Çiftçi ve Çobanın Alt Ettiği KÜFRÜN ELEBAŞI

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK Azılı din ve Peygamber düşmanı Ebû Cehil bir gün hempâları içinde bağırdı: “–Eğer O’nu namaz kılarken görürsem, kafasına basacağım!” Müteakip günlerden birinde Harem-i Şerif’te Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i namaz kılarken gördü. Sözünü yerine getirmek için hemen o Fahr-i Âlem Efendimiz’in üzerine çullanacaktı fakat, bir anda beti-benzi sarardı, büyük bir korkuya kapıldı. Geri dönüp kaçmaya […]

Continue reading »

SAHÂBEDEKİ İNCELİK ve DERİNLİK

YAZAR : Aydın TALAY aydintalay@gmail.com Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “Benim ashâbım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidâyeti bulursunuz.” (Beyhakî, el-Medhal, s. 162-3, No: 152) Evlâdın babasına güvenemediği, akıl ve dimağı durduran menfur hâdiselerin işlendiği, maddî menfaat ve para uğruna her şeyin tepetaklak edilerek müslüman kalem ve nefeslerin birbirine saldırdığı; genci, ihtiyarı, kızı, kızanı ile; «Kimi örnek […]

Continue reading »

HAZRET-İ TULEYB -7-

YAZAR : Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr İslâm, bütün insanlık için Allâh’ın gönderdiği ilâhî nizamdır. Müslüman da, bu ilâhî nizamı Allah ve Rasûlü’nün istediği şekilde yaşayan insandır. Müslüman, mükellef biridir, yani sorumludur… Aslî mânâsıyla «mes‘ûliyet şuuru» şeklinde ifade edilen, şimdilerde de “sorumluluk bilinci” denen bir şuur ve bilinç sahibi olan müslüman; kendisini her geçen gün daha da geliştiren, ileriyi gören ufku açık […]

Continue reading »

İLÂHÎ RAHMETE KOŞUN!

YAZAR : M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Her yerde ve her şeyde bir koşturmaca. Trafik yoğun. Çünkü hayat, ihtiyaçlar ve hedefler ekseninde devamlı bir koşmaya bağlı. Kâinatta mola yok. Bir saniye bile… Ne varsa, hareket ve gayret hâlinde. Bilâ-istisnâ, yürür değil, koşar vaziyette. Koşan, çünkü hedeften kopmaz; gayeden ayrılmaz; maksada paralel bir gidişâtın bereketli neticesine mazhar olur. Koşmayan ise; durgunlaşır, […]

Continue reading »

EVLÂT KOKUSU -2-

YAZAR : Fatih GARCAN fatihgarcan@hotmail.com Hasan, bahçe kapısından usulca süzüldü içeri. Bahçedeki geniş gövdeli ağacın arkasına saklandı ve annesini takip etmeye başladı. Az sonra annesi kapıdan çıktı. Kahvaltı hazırlığı için bahçedeki kilere yöneldi. Hasan, bir hafiye misali kilerin kapısına vardı ve yüksek sesle tekmil verdi: –Süleyman oğlu Hasan! Emir ve görüşlerinize hazırdır efendim! Annesi heyecandan az kalsın yığılıp kalacaktı. Başparmağını […]

Continue reading »

İhlâslı Bir İnfak Şuuruyla İKİ BÜYÜK NİMET

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Ümmet-i Muhammed olarak bizler, Allâh’ın en büyük iki nimetine hiçbir bedel ödemeden nâil olduk: ◆ Fahr-i Kâinât Efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ -sallâllâhu aleyhi ve sellem-. ◆ Cenâb-ı Hakk’ın ezelî kelâmı, ebedî kurtuluş reçetesi Kur’ân-ı Kerim. Bu iki nimet birbirinin şerhidir. Biri Cenâb-ı Hakk’ın kelâmdaki, diğeri insân-ı kâmil zarfı içerisindeki sanatıdır. Her ikisi de; okuyan, […]

Continue reading »

HAKİKÎNİN ASÂLETİ SAHTENİN GARÂBETİ!..

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi SAĞIRIN HASTA ZİYARETİNDEN İBRETLER Anlayışlı, hâl hatır, yol yordam bilen birisi; gaflet içinde bulunan bir sağır ahbabına; “Komşun hastalanmış, haberin yok mu?” dedi. Gafil sağır, kendi kendine ziyaretinin muhasebesini yapmaya başladı: «Tut ki komşumu ziyarete gittim. Bu sağır kulakla, o hasta gencin ne dediğini ben nasıl anlarım?» Sonra; «Hem insan hasta olunca, sesi de […]

Continue reading »

ÖMRÜ DEĞERLENDİRME YARIŞI

YAZAR : Sami GÖKSÜN Zaman çok kıymetlidir. Bir âlim şöyle bir temennîde bulunur: “Yeme, içme ve uyku ihtiyacı olmasaydı da bu zamanlarımızı ilimle, hizmetle ve ibâdetle geçirseydik.” Vaktin kıymetini bilenler, böyle zarurî ihtiyaçları bile israf kabîlinden görmüşken, mevcut imkânlarını hiçe sayarak, hep elinde olmayan şeylerin temennîsiyle vakitlerini öldürenler de az değildir. Bunun için mü’min; elinde olmayan, hattâ mümkün görülmeyen şeylerin […]

Continue reading »

«İşte Mü’min Böyle Olur!»

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK AHDE VEFÂ Hazret-i Ömer’in hilâfeti zamanıydı. Halîfenin huzûruna birkaç kişi arz-ı hâl etmek için girdiler. İki delikanlı, bir başka genci kollarından derdest etmiş, aralarında tutuyorlardı. Belli ki, ondan şikâyetçiydiler. Halîfe mâruzatlarını sordu. Önce iki delikanlı derdini anlattı: “–Biz, iki kardeşiz. Bu getirdiğimiz kişi; babamızı, katletti. Babamız, kavmi ve kabîlesi arasında sevilen ve sayılan temiz ahlâklı bir […]

Continue reading »

HAZRET-İ TULEYB -6-

YAZAR : Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr Hazret-i Tuleyb -radıyallâhu anh-; her geçen gün kendini daha iyi yetiştiriyor, sevgili annesi ile beraber sürekli yeni şeyler öğrenmeye çalışıyordu. Rasûlullah -aleyhisselâm-’dan duyup öğrendiklerini sevgili annesine de anlatarak sürdürdükleri bu çalışma ile evleri bir okul hâline gelmişti. Çok ciddî olumlu gelişmelerin yanında, çok vahim gelişmeler de oluyordu. Hazret-i Tuleyb’in şansından mıdır nedir, sürekli hareketli ortamlarda […]

Continue reading »
1 94 95 96 97 98 159