HER HÂLÜKÂRDA NAMAZ

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM Namaz, îmânın kardeşi… Ferdî ibâdetlerin zirvesi… Âhirette hesap sorulacak ilk amel… Namaz, huzûr-i kalp ve huşû ile kılındıkça kötülüklerden, çirkinliklerden bizi alıkoyacak bir kalkan aynı zamanda. Beş vakit namaz; mevkût, yani vakte bağlı bir farz. Namaz; farz beş vaktin dışında nâfilelerle de Allâh’a yaklaşma, O’ndan yardım isteme vesilesidir. Cenâb-ı Allah ile mülâkat, münâcât, husûsî bir buluşmadır. […]

Continue reading »

KIŞ MÜ’MİNİN BAHARIDIR

Raif KOÇAK raifkocak@gmail.com Kâinatta her şey, belli bir nizam ve intizam içerisinde deverân edip duruyor. Mevcûdat; ilâhî bir program ile birbirine bağlı olarak, muazzam bir sistem içerisinde vazifesini îfâ ediyor. Gözümüzü nereye çevirsek, zerrece bir eksiğin ve boşluğun olmadığı bu nizamda, sâbit olan hiçbir şey yok. Yaratılmış mevcûdat sürekli bir hareket hâlinde; kendisine takdir edilen mecrâda, kendisine verilen vazife için […]

Continue reading »

Şer‘î Kaidelerle Tasavvuf -13- MÜKEMMELİNİ ARARKEN…

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM (Şâzelî meşâyıhından Ahmed Zerrûk [v. 899/1494] Hazretleri’nin; tasavvufu, usûl ve fıkıh kaideleriyle anlattığı Kavâidü’t-Tasavvuf ve Şevâhidü’t-Taarruf adlı eserinin tercüme ve şerhine devam ediyoruz.) KEMAL ŞARTI, SIHHAT ŞARTI Yirminci Kaide: “Asılda / kökte ortaklık, hükümde de ortaklığı gerektirir.” Meselâ bir baba öldüğünde iki oğlu var ise ikisi de aynı derecede vâris olur. Çünkü asılda / kökte, oğul […]

Continue reading »

BAKIŞ AÇISI

Zahit GENÇ genczahit@gmail.com İnsanlar; gördüğü, duyduğu, yaşadığı hâdiseler karşısında farklı düşünebilir. Herkes kendi ilmine, irfanına ve anlayışına göre değerlendirmeler yapar. Kimi görüşünde isabet eder kimi de yanılabilir. Kimi insan ibretli, anlamlı büyük bir hâdiseden bir şey anlamaz bakıp geçer; kimi de basit gibi görünen bir hâdiseden derin mânâlar çıkarır. Bu konuya örnek olarak, şâhit olduğum bir hâdisede farklı düşünen iki […]

Continue reading »

HIZIR (A.S.)’DAN ÖĞRENDİ

Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com İslâm âlimi ve mutasavvıf Abdülkerim Kuşeyrî, 986 yılında Horasan’da doğdu. İlme kabiliyetliydi. Doğduğu yer olan Üstüvâ’da Arapça ve edebiyat öğrendi. İlerleyen yıllarda Nişâbur’a giderek ilim tahsiline devam etti. Fıkıh, kelâm ve hadis okudu. Ebû Ali Dekkāk’a intisâb etti. Tasavvuf yolunda ilerledi. En meşhur eseri «er-Risâle»dir. İmam Kuşeyrî, 30 Aralık 1072’de Nîşâbur’da vefat etti. Kabri, mürşidi ve […]

Continue reading »

HAZAN ve HÜZÜN

Ali AĞIR aliagir70@gmail.com Kasım ayının bitmesine birkaç gün kalmıştı. Ömer Ali ve eşi Hacer kahvaltıya oturmuşlardı. On bir aylık oğulları Fatih, hâlâ mışıl mışıl uyuyordu. Ömer Ali sükûta bürünmüş hiç konuşmuyordu. Hacer, eşini dikkatle izliyor, niçin bu kadar dalgın olduğunu yüzünden anlamaya çalışıyordu. Altı yıllık evliydiler. Onu hiç bu kadar dalgın görmemişti. Ömer Ali, çayına üçüncü kez şeker atınca dayanamadı; […]

Continue reading »

MÜFLİS

Hakkı ŞENER sairimam01@hotmail.com   Rasûlullah bir gün sordu ashâba; “Müflis kime denir, söyleyin bana!” Dediler: “Tükenmiş, bitmiş hesaba, İflâs etti, deriz işte biz ona!” Dedi: “Gerçek müflis kimmiş bir görün: İlk hesapta çokça bulunan kârın, Nasıl bittiğinin farkına varın, Siz mahkûm olmayın böyle bir âna! Kul çok oruç tutmuş, hem vermiş zekât, Namazlar da kılmış binlerce rekât, Getirmiş yanında hayırlar […]

Continue reading »

ZEKÂT KALBİ ve MALI TEMİZLER

Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com BİR HADİS: عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمَا، قَالَ : فَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : «إِنَّ اللّٰهَ لَمْ يَفْرِضِ الزَّكَاةَ، إِلَّا لِيُطَيِّبَ مَا بَقِيَ مِنْ أَمْوَالِكُم…» İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ-’dan rivâyet edildiğine göre Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Allah, zekâtı ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek için farz kıldı…” […]

Continue reading »

CENNET BEDELİ: ALTI ESAS

Sami GÖKSÜN Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, zaman zaman ashâbına çok güzel tavsiyelerde bulunurdu. Bu güzel günlerden bir gün idi ki, ashâbına şöyle seslendi: “Muhakkak ki mü’min iki korku arasında bulunur. Birincisi; ömrün geride kalan kısmıdır ki; kul, Allâh’ın nasıl bir hüküm verdiğini bilemez. İkincisi de ömrün yaşanacak olan kısmıdır ki; kul, gelecekte Allâh’ın kendisine ne göstereceğini bilemez. Öyle […]

Continue reading »

KUR’ÂNÎ TÂLİMATLAR -31- İSLÂM’DA KEYFİYETLİ NESİL

Yazar: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi MÜ’MİNİN SEVİNCİ Âyet-i kerîmede buyurulur: وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَامًا “Ve o kullar; «Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!» derler.” (el-Furkān, 74) Hasan-ı Basrî Hazretleri’ne sordular: “–Bu âyet-i kerîmedeki talep, dünyada mı âhirette midir? Hazret dedi ki: “–Dünyadadır.” “–Bu […]

Continue reading »
1 2 3 13