Tokatlı Mehmet*

Ümit Fehmi SORGUNLU Batı istikametinden gelen soğuk bir rüzgâr Akdağ’ın yamaçlarına çarparak bir anda köyün çevresini kuşattı ve insanların yüzlerinde birer kamçı gibi şakladı.  Mehmet, üzerindeki cekete biraz daha sarındı. Gözünü yoldan ayırmıyor, sürekli aynı istikamete bakıyordu. Birazdan düğün alayı gözükür diye geçirdi içinden. Nihayet iki yıldır yolunu gözlediği, gizli gizli buluştuğu Ayşe’ye kavuşacaktı bugün. Saatler geçme bilmiyor, zaman tıkanıp […]

Continue reading »

Hoşgörü Özlemi

Doç. Dr. Emin IŞIK Adâlet, hürriyet, hürmet, merhamet, sadâkat, vefâ, dostluk ve hoşgörü! İşte bunlar, insanı öbür canlılardan farklı kılan, insana insan olma özelliği kazandıran değerlerdir. Bu nitelikler, kimin anlayışında ve yaşayışında daha çok yer tutuyorsa, o daha iyi insandır. Herkesin insanlıktan eşit pay almadığı bir gerçektir. Soyu, insan olup da, huyu insan olmayanların sayısı az değildir. Her şey, kıtlığında […]

Continue reading »

İstiklâl Marşı Hakkında

Ahmet Ünal BAĞBAŞLIOĞLU İstiklâl Marşı hakkında çok yazıldı, çok söylendi.  Bu şiir, yazıldığı devrin özellikleri göz önünde bulundurulmak sûretiyle değerlendirilmelidir. Artık bugün herkes İstiklâl Marşı’nın millî mücadelenin en ümitsiz günlerinde, istikbâlde doğacağına inanılan hürriyet ve istiklâl güneşini müjdelemek için yazıldığını; İstiklâl Marşı yazılması hususunda yapılan ilk yarışmaya Mehmed Âkif’in maddî mükâfat vaat edilmesi sebebiyle katılmadığını; devrin Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin […]

Continue reading »

Mutluluğun Sırrı

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ ahsevgi@selcuk.edu.tr Her insan mutlu olmak ister. Rahat ve huzur içinde hayat sürmeyi kim istemez ki? Esasen Allah insanları mutlu olsunlar diye yaratmıştır. Lâkin herkes mutlu olamıyor. Peki, neden? Bedbahtlar niye bedbaht oluyorlar? Mutluluğun bir sırrı var mıdır?.. Bendeniz bu soruların cevabını Nâbî’nin bir beytinde bulur gibi oldum. Beyit şöyle: Senden ednâyı görüp şükr ile demsâz olmak […]

Continue reading »

Mahlâs Nükteleri 3

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK NOKTANIN ETTİKLERİNE BAK Nokta, sözlüklerde “çok küçük boyutlarda işaret, benek” olarak tarif edilir. Matematikte ondan, “hiç bir boyutu olmayan işaret” olarak söz edilir. İnsanların değersizliğini ifade etmek için nokta kadar yeri olmamak, nokta bile olmamak, nokta kadar cismi olmamaktan dem vurulur. Ancak onun boyuna posuna aldanmamak gerektiğini aşağıda anlatacağımız nüktelerden anlayacak ve cisminden büyük nice işlere […]

Continue reading »

Oyun

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Doktorların, hemşirelerin yaralara, akan kanlara, hattâ ölüme alıştıkları gibi bir avukat olarak o da insanların acı anlarındaki beddualarına, hattâ hakaretlerine alışmıştı. Ona göre haciz, insanların gururuyla oynamak demekti. Avukat bu oyunu seviyordu “–Dan! Dan! Ölsene baba!” Üç yaşlarındaki çocuk, eve yeni gelen ve gazetesine dalan babasını oyununa katmaya çalışıyordu. Yorgun baba gönülsüzce karşılık verdi. Ellerini iki […]

Continue reading »

Ölümlere Çare

Muhammed Ali EŞMELİ Acılar ve dertler, belâ ve musîbetler arttıkça, insanlar, hayatın çekilmezliğinden dem vurmaya başlarlar. Oysa bunlar hayatın tadı ve tuzu. Şayet kışın cefâsı olmasaydı, baharın safâsı nasıl anlaşılırdı? Aslında çekilmez olan şey, hayatın değil, çürümüş ruhların mikroplu nefesleridir. Zaten asıl ölüm de, can kuşunun ten kafesinden çıkması değil, asil ve ebedî olan rûhun iki günlük bedende sefîlâne bir […]

Continue reading »

Çocuk ve İhtiyar

H. Kübra ERGİN Ömür gemisi, ecel iskelesine varana kadar nelerle engellenmiş, nelerle oyalanmıştı. İhtiyar adam, vapurun salonuna girince önce pencere kenarında bir yer aradı. Ama maalesef kalmamıştı; eh gençler kendisinden daha çeviktiler elbette. “Aman ne olacak; yirmi beş dakikalık bir yolculuk alt tarafı!” diye düşündü ihtiyar adam. Boş bulduğu bir yere doğru yöneldi, selâm vererek oturdu. Sonra kimsenin beğenip almadığı […]

Continue reading »

Mezarlıkta Bir Kedi

Mehmet İsa HAKŞİNAS Siyah ve beyaz renkli. Sanki gündüz ve gecenin rengi, üzerinde bir araya gelmiş. Sanki ölüm ve hayatın iç içeliğini anlatıyor. Gündüz beyaz, gece siyah fakat, acaba hayatla ölümün hangisi beyaz hangisi siyah? Kedi bundan habersiz. Bunu, kedinin oturduğu kabrin içindeki daha güzel bilir. Acaba bu bilgiye yaşarken ulaşmak ne kadar mümkün? Mezar taşı bir cevap verebilir mi? […]

Continue reading »

Bir Gönül Dili: Yesevîce

Hikmet ATAN Ahmed Yesevî’nin sırrı, şiirlerini de aşan, lâfızlara sığmayan bir dili kullanmasında saklıdır. İşte o dilin adı: «Yesevîce»dir. Şerefu’l-mekân bi’l-mekîn: Bir yer, orada bulunanlarla şeref kazanır.» darb-ı meseli meşhurdur. Meselâ Mekke Kâbe ile, Medine Hazret-i Peygamber’in Mescidi ve kabr-i şerîfi ile değer kazanmıştır. Nice çorak yerler vardır ki bir büyük zâtın sadece hayatında değil, vefatından sonra da onun sayesinde […]

Continue reading »
1 49 50 51 52 53 58