Mevlânâ Gözüyle Mesnevî

Muhammed Ali EŞMELİ “Mesnevî’den maksadım sensin. Mesnevî; dalları, gövdesi ve kökü ile tamamıyla senindir. Mesnevî’nin sözlerinden maksadım; senin sırrındır. Onu meydana ge­tirmekten maksadım, senin sesini duymaktır.” diyerek Mesnevî’sine başlayan Hazret-i Mevlânâ, bu muhteşem eseri yazmaktaki gayesi etrafında mecaz yoluyla şunları söyler: “Dere derin bir yerde akıyordu. Susamış bir adam da orada bulunan bir ceviz ağacına tırmanmıştı. Ağacı silkeliyordu. Ceviz ağacından […]

Continue reading »

Semâzenler

Yard. Doç. Dr. Emin IŞIK Mevlânâ’nın adı anılınca, hemen gözümüzün önüne kelebekler gibi uçuşan semâzenler gelir. Semâ âyini, bir anda bizi, bu maddî dünyadan bir başka âleme götürür. Hazret-i Mevlânâ, gerçek kişiliği ile Mesnevî ve Dîvân-ı Kebîr’de boy gösterir. İlâhî sırları, aşk ehlinin gönlüne oradan seslenir. Ancak ne hikmetse, Mevlânâ’nın adı anılınca, hemen gözümüzün önüne kelebekler gibi uçuşan semâzenler gelir. […]

Continue reading »

İkiyüzlülük Üzerine

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ Her Ahmed’in bir Ebûcehil’i olması gayet normaldir. Anormal olan dost görünüp düşmanlık yapmaktır. İkiyüzlülükten nefret ettiği bilinen Mehmed Âkif bir gün dostlarına şöyle der: “İkiyüzlüleri sever oldum, çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım.” Bugün artık yirmi yüzlüler de tarihe karıştı ve etrafı yüzsüzler sardı. Böyle bir ortamda ikiyüzlülük konusunu ele almak bir anlam ifade eder […]

Continue reading »

Yine de Gel!

Ayla AĞABEGÜM Vatanını seven, mânevî değerlerine bağlı olan insanlar yetiştiği zaman hoşgörü uğruna, meşhur olma uğruna yazarlar yetişmeyecektir. Elif ŞAFAK gibiler bir Fransız mantığıyla düşünüp eserlerinin kahramanlarına Türk olmanın utancını yaşatamayacaktır. Orhan PAMUK’lara Nobel ödülü verilirken Türk halkı bunun sebebini bilecektir. Yine de gel… Yine de gel, ne olursan yine de gel, Hıristiyan, Mecûsî, putperest olsan yine gel… Bu bizim […]

Continue reading »

Yahyâ Kemâl’de Sonbahar Düşünceleri

Sadettin KAPLAN Sonbahar, şairin gönlünde hâkimiyetini kurmuştur artık. «Mevsimler» onu istediği, özlediği bahara bir türlü erdiremez… Hüzün dolu bir türküdür sonbahar… Rüyâ gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle Her ânını, her rengini, her şi’rini hazdan. Hâlâ doludur bahçeler en tatlı sesinle! Bir gün, bir uzak hâtıra özlersen o yazdan mısralarıyla başlar Yahyâ Kemâl’in «Geçmiş Yaz» adlı şiiri. Ömründe geçmiş yazların sımsıcak […]

Continue reading »

Mahlâs ve Mahlâs Nükteleri

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK Mahlâs, şairin sanat ismidir ve aynı zamanda şiire attığı imzadır. Güçlü şairleri korkutan asıl şey mahlâslarını kullanan güçsüz şairlerin zayıf/kötü şiirlerinin kendilerine mal edilmesidir. Türk edebiyatı geleneğinde hemen her şairin gerçek isminin dışında şiirlerinde kullandığı «mahlâs» diye adlandırılan bir şair adı vardır. Mahlâs, şairin sanat ismidir ve aynı zamanda şiire attığı imzadır. Bu anlayışla Nedim: Ma‘lûmdur […]

Continue reading »

Dâhîler Nasıl Yetişti?

Murat Selim MEHMEDOĞLU İnsanoğlunun terbiyesi kolay değildir. Uzun emek ve çile ister. Ressamdan, şairden veya bir başka sanatkârdan daha mâhirane bir sanat sahibi olmayı gerektirir. Zira eğitilenler arasından, eğitimin kalitesine göre dâhîler de çıkar molozlar da. Her işin kendine göre bir zorluğu vardır. Fakat en zor iş, insan yetiştirmektir. Çünkü hür fikre sahip olan insanoğlunun terbiyesi kolay değildir. Uzun emek […]

Continue reading »

Aah Mürüvvet!

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI Çok sağlam bir bina idi bizim Mürüvvet Apartmanı. Zamanında bu binayı inşa edenler çok muhkem yapmışlardı. Eski, fakat çok sağlam bir bina idi bizim Mürüvvet Apartmanı. Zamanında bu binayı inşa edenler çok muhkem yapmışlar. Temelini her türlü sarsıntıya göğüs gerecek derinlikte kazmış, sağlam payandalara dayanan güçlü bir temel atmışlar. Binanın malzemesinde de hiç hile hurda yapmamışlar. Ne […]

Continue reading »

Anadolu İyi ki Müslüman!

M. Ali EŞMELİ Anadolu eğer Müslüman olmasaydı, Anadolu Türklüğü diye bir gerçek olmazdı. Bulgarların ve Macarların eridiği gibi bu koca millet de erir giderdi. Bu cennet vatan Türk yurdu değil; ya Fransız yurdu, ya İngiliz yurdu, ya da Yunan yurdu olurdu. İnsanlık âlemi, bir ormana benzer. İçinde güzelinden çirkinine her çeşit varlık mevcuttur. Kimi bülbül gibidir, kimi gül gibi. Kimi […]

Continue reading »

Ah Bir Doğrulabilsek!..

Hadi ÖNAL Fikren, zihnen, rûhen öylesine bir çöküntü içerisine girdik ki gittikçe belâgatte anlayışsızlaşıyor, düşüncede fakirleşiyoruz. Hâlimizi, mâzimizle mukâyeseden dahî korkar olduk. Kaderimiz hasretimizi büyüttü. Çırpınıp durdukça çaresizliğimize korkaklaştık. Ürker olduk sevdamızdan. Hakk’ın gazabına çarpılıp da rahmetinden mahrum kalanlarda sık sık rastlanan iç paniklerle yaşar olduk. İnançlarımızın zayıflığından mıdır yoksa îmanımızın noksanlığından mı bilinmez ama fâsit bir korku deryasının azgın […]

Continue reading »
1 51 52 53 54 55 58