Deve mi Domuz mu?-2 (Manzum Tarihî Tiyatro)

Dr. Harun ÖĞMÜŞ

[Endülüs’te Emevî Hilâfeti çökmüş, her il müstakil bir devlet hâline gelmiştir. Hâdise, 466/1074-488/1095 yılları arasında İşbîliye’de (Sevilla) geçmektedir.]

İKİNCİ SAHNE

Şahıslar:

MÛTEMİD: Âlim ve sanatkârları seven şair ruhlu cömert bir emir. İşbîliye emiri.

ÎTİMAD: Mu’temid’in eşi.

(Sahnedekiler: Mûtemid, Îtimad ve hizmetçi. Harem dairesinde yalnızdırlar.)

(Sahne romantik bir keman taksimiyle başlar.)

MÛTEMİD

(Bir kenarda dalgın bir şekilde oturan eşine):

Îtimâd’ım, bu ne hâl, durgunsun,
Ne için böyle cemâlin solgun?

Seni keyfinden eden böyle nedir?
Hâlleder şimdi kocan, söyle nedir?

Keşke mecliste olaydın bu gece,
Sâz u söz ehline gün oldu gece!..

İbn-i Ammâr…

ÎTİMAD (Atılarak): Onu sen böyle şımart!

Göğe ersin başı, hiç durma abart!

MÛTEMİD:

Ne için şimdi fakat böyle cevap?
Bana en başta o, bir dost, ahbap.

Şelb’e gittim pederin devrinde,
Vâlilik ettim o uç şehrinde…

Orda can dostu ve yâr oldu bana,
Okudum yazdığım ilk şi’ri ona.

ÎTİMAD (Alaylı):

Sonra vaktâki sen oldun sultân;
Şelb’e yaptın onu vâlî bir an…

Lâkin ettin getirip sonra vezîr,
Ne vezîr amma o gûyâ bir emîr!

MÛTEMİD

(Sâkin olmaya gayret ederek):

Ama lütfen, bu hakaret oluyor!
Zât-ı şâhâneme cür’et oluyor!

Bana âittir o unvân ancak,
Benim, ülkemde hükümrân ancak!

Hoş görülmez bu lâkırdın aslâ!
Duymadım farz et, ağız açma daha!

Kim imiş tahtıma ortak olacak?
Bana hükmetmek için yol bulacak?

(Sesine artık tamamen hâkim olmuş olarak devam eder):

İbn-i Ammâr iyi bir şâirdir.
Diplomatlıkta da pek mâhirdir.

Tutacaksan şuarâ zümresini;
Hoş görüp çekmelisin kaprisini!

Büyük olmak bunu îcâbeyler,
Böyle davranmalı dâim beyler!

Olur olmaz şey için harcarsam;
Kalmaz ülkemde mahâretli adam!

Üstelik bahsi edilmekte olan,
Diplomatlıkta dehâ bir insan.

Katoliklerle olan dertlere
İbn-i Ammâr oluyor tek çâre.

Şânı tüm yurda yayılmış gidiyor,
Onu Alfonso da takdîr ediyor.

ÎTİMÂD:

Kötü örnek fakat evlâtlarıma!

MÛTEMİD (şefkatle ve gülerek ):

Bebek, evlâtları hâlâ karıma!

Oldular her biri artık bir adam,
Kimi bir beldeye vermekte nizâm!

Baş vezîr onlara örnek mi olur?
Yoksa şâirce rekâbet mi?

ÎTİMAD (tepki ve telâşla): Buyur?

MÛTEMİD: Şaka yaptım!

ÎTİMAD:

Ama pek tatsız, pek!

Düşemem öyle rekabet ederek!

MÛTEMİD (samimî):

Bilirim şâirem elbette seni!
Hiç unutmam onu alt ettiğini:

İbn-i Ammâr ile çıkmıştım tek,
İrticâlen şiir inşâd ederek…

Yapıyorduk yine bir sağ bir sol,
Düştü Vâdî-i Kebîr üstüne yol…

Nehrin üstünde sabânın oyunu,
İrticâlen bana söyletti şunu:

“Rüzgâr estikçe su, bir zırha bürünmüş gûyâ” 1

İbn-i Ammâr’a dedim: İkmâl et!
Görelim, sendedir artık nevbet.

Sana olsun diye rûhum nâil,
Sanki ilhâmına girmiş hâil,

Koca şâir kalakalmış idi lâl.
Beyte bir ses o zaman verdi kemâl:

“Donsa lâkin su, olur gördüğümüz bir hülyâ” 2

Gönlüm aksiyle tamâmen taşkın,
Aranırken sesi şaşkın şaşkın,

Körpe bir kızla mülâkî oldum…

ÎTİMAD:

De, de: Bir câriye hâtun buldum!

MÛTEMİD:

Lütfen, ömrümce hiç andım mı bunu?
Sakladım hep halayık olduğunu!

Sanıyordum ki unuttun sen de,
Var bu akşam yine bir şey sende!

Andığım, en sevilen hâtıramız!
Çünkü harlandı o gün sevdâmız!

Ve de hiç sönmedi aslâ bir ömür!
Yanıyor şimdi de ilk gün gibi gür!

Haremim içre salındın tek sen!
Oldu şehzâdelerim hep senden!

ÎTİMÂD:

Lûtf u ihsânını inkâr edemem!

MÛTEMİD:

Lûtf u ihsan da nasıl söz melikem!

Var muhakkak ama bir şey sende!
Etmedin çünkü henüz bir hande!

Her zaman ilk alevin düştüğü gün;
Bahse geldikçe gülümserdi yüzün!

ÎTİMAD:

Bunu bir tür şımarıklık addet!

(Pencereden birini göstererek sözü değiştirir):

Bak!

MÛTEMİD: Çamurlarda bir âvâre!

ÎTİMAD: Evet!

Ne kayıtsız, ne kadar âzâde!
Yaşıyor hiç tasasız dünyâda!

Böyle balçıkta gezinmek ne güzel!
Çığlık atmak ve tepinmek ne güzel!

MÛTEMİD (Elini çırpıp içeri giren hizmetçiye):

Gül suyundan karılıp şimdi çamur,
Mezcedilsin ona her türlü buhur!

Niye bakmaktasın aptal aptal?
Hadi davran, hazır olsun derhâl!

(Sonra şaşkınlıkla kendine bakmakta olan Îtimâd’a):

Melikem! Haydi çamur banyosuna!
Alırım bir öpücük amma buna!*

(Öper. Kahkaha atarlar…)
(Devam edecek…)