BATAKLIKTA GÜL BİTİRMEK

YAZAR : Fatih GARCAN fatihgarcan@hotmail.com Feyiz ve rahmet dolu bir seher vaktiydi. Teheccüd namazını kıldı. Tesbihi eline aldı. Kocası gittiğinden beri eli hep yüreğinde duâ ve niyazla meşguldü. Boş vakit diye bir şeyi yoktu hayatında. Ev işlerinden arta kalan zamanda Kur’ân-ı Kerim ve hadis okuyor, tefekkür derinliklerinde seyre dalıyordu. Bu zâhirî yalnızlık ona çok şey öğretmişti… Kocası Selman Beyin vazifesi […]

Continue reading »

NA‘T-I YÂ RASÛLÂLLAH

YAZAR : İlyas KAYAOKAY okaykaya_1991@mynet.com «Ne gönderdin?» denir Tâlî; «Bu dünyâdan sen ukbâya…» «Muhabbet»ten ibârettir cevâbım yâ Rasûlâllah!.. (Tâlî) Lügat mânâsıyla Na‘t, Arapçada; «vasfetmek» demektir. Istılah mânâsıyla ise umumiyetle Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in vasıflarını anlatan, O’nu metheden, O’na arz-ı hâl eden şiirlerdir. Başka insanları metheden şiirlere methiye denildiği hâlde; Fahr-i Âlem Efendimiz’in ise, her hâli, her vasfı, her […]

Continue reading »

Her Şeyde Şifâ Şartı; DOZAJ ÖNEMLİ

YAZAR : Ahmet ZİYLAN Bir yemekte oturuyoruz. Söz, mide rahatsızlıklarından açıldı. Kuruyemiş imalâtı ve ihracatı yapan bir dostumuz (Abdülkadir ÇIKMAZ), kendi sahasından bir çözüm teklif etti: “–Yemekten sonra yedi tane kavrulmamış çiğ badem içi yersen, midende hiç hazımsızlık görmezsin.” Tevâfuk bu ya… Aynı sofrada mide sahasında ihtisas yapmış bir doktor, Profesör Mehmet KORUK da var. Ben de doktora dönüp sordum: […]

Continue reading »

KUR’ÂN EĞİTİMİNİN KAZANDIRDIĞI ÂHENK…

YAZAR : H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com O Pazar günü ben de oradaydım. Yeni Çilehâne Camii’nde Yüzakı hâfızlarımız için tertiplenen merasimden bahsediyorum. Anadolu yakasının o Anadolu’yu hatırlatan sakin ve samimî atmosferinde, yeşillikler içinde, ferah ve temiz bir camide bir araya geldik. Önce birbirinden güzel sesli hâfızlardan dinlediğimiz Kur’ân-ı Kerim tilâvetiyle gönlümüzün pasını sildik. Ardından sînelerimizde âhenkli bir şiir terennümü aks-i sadâ […]

Continue reading »

İNSAN «BEN BİLİYORUM» DEDİĞİ AN…

YAZAR : Aynur TUTKUN aytutkun@gmail.com Gerek kişiler arası ilişkilerde gerekse Yaratıcı’yla olan münasebetlerde insan «ben» edâsına, pek çok şeyi biliyor olsa bile; «Ben biliyorum!» edâsına girdiği an tehlike çanları çalmaya başlar. Hele hele «her şeyi/hemen hemen her şeyi biliyorum!» edâsındaysa, o kişinin insanlarla da Yaratıcı’yla da irtibatı kopmuş gibidir! İlişkilerdeki bu sağlıksız tutum «ego/ben»in sağlıksız gelişimiyle alâkalıdır. Ego gelişimi sağlıklı […]

Continue reading »

O, BİZDEN ÜSTÜNDÜR

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@hotmail.com Muhammed Bâkî Billâh, hicrî 971 (miladî 1564) senesinde Kâbil’de dünyaya geldi. Küçük yaşta, hocası Mevlânâ Sâdık Halvâî’den ders okumaya başladı. Tasavvufa ve tasavvufî eserlere büyük ilgisi olan Bâkî Billâh, pek çok tarîkatten icâzet aldı. Hâcegî Muhammed İmkenegî, onun mânen kemâle ermiş olduğunu görünce kendisine icâzet verdi ve Hindistan’a giderek insanlara Hakk’ı tavsiye etmesini istedi. […]

Continue reading »

Ehl-i Sünnet Müdâfii ABDÜLMECİD SİVÂSÎ

YAZAR : Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com Bu ay sizlere; “Padişahımız Hazretleri, eğer devletinin uzun ömürlü olmasını istiyor, dünya ve âhiret saâdetini kazanmayı talep ediyorsa, ulemâ ve meşâyihle meşveret etmeli. Çünkü garazsız olan âlimler, Cenâb-ı Allâh’ın cemal ve kemal sıfatının aynalarıdır.” diyerek, hükümdarların ilim sahipleriyle istişâre etmeleri gerektiğini söyleyen bir Hak dostundan, Abdülmecid Sivasî Hazretleri’nden söz açacağım. 1563 yılında Tokat’ın Zile kazasında […]

Continue reading »

KEŞİFLER VE SÖMÜRGECİLİK -1-

YAZAR : Ahmet MERAL ahmetmeral61@gmail.com İNGİLİZLERİN KANADA SAHİLLERİNE ÇIKMASI VE ORTA AMERİKA’YA YERLEŞMESİ Kolomb’un gezileri, yeterli zenginliği İspanya’ya taşıyamamış ancak girişimleri diğer denizcilere ve maceraperest kişilere örnek teşkil etmişti. Kolomb’un hemşerisi Cenovalı Giovanni Caboto bir denizci olarak kuzeyden Çin’e daha kolay ulaşılacağını düşünmekte ve bu yönde bir sefere çıkma arzusunu taşımaktaydı. Bu maksatla seferine destek olması için İngiltere’ye gitti ve […]

Continue reading »

KİM NE DERSE DESİN; MÛCİZE ZÂHİR!

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) O’nu hiç anlamayanlar; «O, sihirbaz!» dediler, Fark edenler; «Eşi yok, öylesi mümtaz!» dediler. Dış cenahtan, çamur olsun diye «kâhin» dendi, Tertemiz gördü bakan; «Yok O’na dengin» dendi… Vasfa kalkıştı hasudlar, O’na; «şâir» diyerek, O’nu anlattı Kelâm; «Mûcize zâhir!» diyerek… Yaydılar kahpe hasımlar, «delilik» yaftasını, «Görmedik biz» dedi ashab; «Bu akıldan hasını!» Ne demiş bakma […]

Continue reading »

ŞİİR DİLİYLE HADİSLER -8-

ŞAİR : TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) tali@yuzaki.com مَنْ كَذَبَ عَلَىَّ مُتَعَمِّدًا فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ. “Kim bile bile bana yalan isnad ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Buhârî, Enbiyâ, 50; Tirmizî, İlm, 13) Kim ki kasten iftirâ eyler bana; Hâzır olsun kor ateşten bir sona! Vezni: fâilâtün / fâilâtün / fâilün

Continue reading »
1 250 251 252 253 254 274