24. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız, Geldik 24’üncü sayımıza. Yüzakı’yla iki yıl geçti. Üçüncü yılımıza yepyeni bir format ve dolu bir muhtevâ ile giriyoruz. Bu, bizim için büyük bir mutluluk. Ölümlü dünyada ölümsüz işler yapabilmek kadar güzel bir şey yok. Hayat ve ölümsüzlük, aslında bu noktadan inkişaf ediyor. Yani ölümsüz olanla diri olmaya çalışmak, şüphesiz ki bütün ölümlere yegâne çare. Bu bakış açısından hareketle […]

Continue reading »

IBS Yetkilileriyle Dünyadaki Sahipsiz Yoksulları ve Onlara Yönelik Kurban Faaliyetlerini Konuştuk…

Unutulmuş Yoksullar Çok… IBS olarak dünyanın fakir bölgelerinde yaptığımız yardım faaliyetlerinin bizim için iki hazzı var. Biri o insanları sevindirmenin huzuru, diğeri de Türkiye’mizi tanıtmış olmanın iftiharı. IBS İstanbul Uluslararası Kardeşlik ve Yardımlaşma Derneği, 1994’te kurulmuştur. Kuruluş tüzüğü paralelinde tabiî âfetler; ekonomik, sosyal problemler ve siyasî krizlerden etkilenerek insanî ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma düşmüş kişilere yardımcı olmaya çalışmaktadır. 1999 Marmara ve […]

Continue reading »

Prof. Dr. H. Kâmil YILMAZ ile mülâkat…

  Röportaj Medeniyetimizde Diriliş Kapısını Açan Bir İdrak Hayata Ölüm Terbiyesi Ebedîlik meyli, fânî şeylerle tatmin edilmeye çalışıldı mı bir tezat doğuyor. Bu tezat da bir gerilimi beraberinde getiriyor. İşte ölüm korkusu bundan kaynaklanan bir vâkıa… Hasan Kâmil YILMAZ Kimdir? 1952 İzmit (Karaabdülbaki) doğumlu. 1963’te Akmeşe Bölge İlkokulu’nu, 1970’te Adapazarı İmam-Hatip Lisesi’ni, 1974’te İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nü bitirdi. Önce Bakırköy-Şenlikköy […]

Continue reading »

Mahlâs Nükteleri 3

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK NOKTANIN ETTİKLERİNE BAK Nokta, sözlüklerde “çok küçük boyutlarda işaret, benek” olarak tarif edilir. Matematikte ondan, “hiç bir boyutu olmayan işaret” olarak söz edilir. İnsanların değersizliğini ifade etmek için nokta kadar yeri olmamak, nokta bile olmamak, nokta kadar cismi olmamaktan dem vurulur. Ancak onun boyuna posuna aldanmamak gerektiğini aşağıda anlatacağımız nüktelerden anlayacak ve cisminden büyük nice işlere […]

Continue reading »

Oyun

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Doktorların, hemşirelerin yaralara, akan kanlara, hattâ ölüme alıştıkları gibi bir avukat olarak o da insanların acı anlarındaki beddualarına, hattâ hakaretlerine alışmıştı. Ona göre haciz, insanların gururuyla oynamak demekti. Avukat bu oyunu seviyordu “–Dan! Dan! Ölsene baba!” Üç yaşlarındaki çocuk, eve yeni gelen ve gazetesine dalan babasını oyununa katmaya çalışıyordu. Yorgun baba gönülsüzce karşılık verdi. Ellerini iki […]

Continue reading »

Ölümlere Çare

Muhammed Ali EŞMELİ Acılar ve dertler, belâ ve musîbetler arttıkça, insanlar, hayatın çekilmezliğinden dem vurmaya başlarlar. Oysa bunlar hayatın tadı ve tuzu. Şayet kışın cefâsı olmasaydı, baharın safâsı nasıl anlaşılırdı? Aslında çekilmez olan şey, hayatın değil, çürümüş ruhların mikroplu nefesleridir. Zaten asıl ölüm de, can kuşunun ten kafesinden çıkması değil, asil ve ebedî olan rûhun iki günlük bedende sefîlâne bir […]

Continue reading »

Çocuk ve İhtiyar

H. Kübra ERGİN Ömür gemisi, ecel iskelesine varana kadar nelerle engellenmiş, nelerle oyalanmıştı. İhtiyar adam, vapurun salonuna girince önce pencere kenarında bir yer aradı. Ama maalesef kalmamıştı; eh gençler kendisinden daha çeviktiler elbette. “Aman ne olacak; yirmi beş dakikalık bir yolculuk alt tarafı!” diye düşündü ihtiyar adam. Boş bulduğu bir yere doğru yöneldi, selâm vererek oturdu. Sonra kimsenin beğenip almadığı […]

Continue reading »

Mezarlıkta Bir Kedi

Mehmet İsa HAKŞİNAS Siyah ve beyaz renkli. Sanki gündüz ve gecenin rengi, üzerinde bir araya gelmiş. Sanki ölüm ve hayatın iç içeliğini anlatıyor. Gündüz beyaz, gece siyah fakat, acaba hayatla ölümün hangisi beyaz hangisi siyah? Kedi bundan habersiz. Bunu, kedinin oturduğu kabrin içindeki daha güzel bilir. Acaba bu bilgiye yaşarken ulaşmak ne kadar mümkün? Mezar taşı bir cevap verebilir mi? […]

Continue reading »

Bir Gönül Dili: Yesevîce

Hikmet ATAN Ahmed Yesevî’nin sırrı, şiirlerini de aşan, lâfızlara sığmayan bir dili kullanmasında saklıdır. İşte o dilin adı: «Yesevîce»dir. Şerefu’l-mekân bi’l-mekîn: Bir yer, orada bulunanlarla şeref kazanır.» darb-ı meseli meşhurdur. Meselâ Mekke Kâbe ile, Medine Hazret-i Peygamber’in Mescidi ve kabr-i şerîfi ile değer kazanmıştır. Nice çorak yerler vardır ki bir büyük zâtın sadece hayatında değil, vefatından sonra da onun sayesinde […]

Continue reading »

Gülün Ömrü Az Olur. Lâkin…

Dursun GÜRLEK Aslında ömrümüz, bir saatten ibarettir. Öyleyse saati, tâate, yani ilme ve ibadete sarf edelim, böylece vakit-nakit ilişkisini daha dikkatli bir gözle değerlendirmeye çalışalım. Yaşları elliyi geçtiği çoktan belli olan üç-beş arkadaş, bir yerde sohbet ederken söz ihtiyarlıktan açıldı. Dostlardan birinin: “–Bu konuda sen ne düşünüyorsun?” diye sorması üzerine, ak saçlı, hayli suçlu bir insan olarak söze başladım: “–Size […]

Continue reading »
1 911 912 913 914 915 958