Mezarlıkta Bir Kedi

Mehmet İsa HAKŞİNAS

Siyah ve beyaz renkli.
Sanki gündüz ve gecenin rengi, üzerinde bir araya gelmiş.
Sanki ölüm ve hayatın iç içeliğini anlatıyor.

Gündüz beyaz, gece siyah fakat, acaba hayatla ölümün hangisi beyaz hangisi siyah? Kedi bundan habersiz. Bunu, kedinin oturduğu kabrin içindeki daha güzel bilir. Acaba bu bilgiye yaşarken ulaşmak ne kadar mümkün? Mezar taşı bir cevap verebilir mi? Kim bilir? Aslında cevap bizim anlayışımıza bağlı. Anlayabilsek, kedi de çok şeyler anlatıyor. Bilerek olmasa da.

Kedi, evet nerede oturduğundan belki habersiz. Ama bizi haberdar ediyor. Belki hâlinde gaflet var, ama dikkatli bakıldığında ibret var.

İnce bir ibret…

Düşündürüyor; oturduğu yerden habersiz olan, sadece kedi mi? Yığınla insan da belki aynı durumda. Yoksa M. Âkif, İstiklâl Marşı’nda:

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı… der miydi?

Düşünmeli. Hem de çok.

O zaman insan görüyor ki, bu fânî dünya, baştanbaşa bir mezarlık. Bütün insanlar da, aslında bir ömür mezarlığın üstünde yaşıyor. Fakat kimi kedi gibi habersiz. Gafleti diğerlerine ibret. Kimi de haberli. Hayatın sırrı bu; haberli olmak. Ölüm muammâsının çözümü de bu. Haberli olan, hazırlıklı olmaya çalışan demek. Hazırlık denen basiret ise, ölüm sonrası için bir bâb-ı cennet.

Bu noktada nasıl bir hazırlık gerektiğini Hazret-i Ömer, pek mânidar ifade etmiş. Birisi ona gelip:

“–Yâ Ömer, kabrimi nasıl hazırlayayım?” diye sorar.

O basiret sahibi Faruk da, şu cevabı verir:

“–Dışını değil, içini mâmur etmeye bak!”

Çünkü içini mâmur etmeyenlerin hâli, kabir ahvâlinden habersiz bir kedi gibi gaflet içindedir. Attığı son adım, onu azap dolu bir çukurun içine yuvarlar. Dolayısıyla bir mezaristan olan şu toprakta son adımı göklerin yedi kat üzerine atabilecek bir idrak ve intibah içinde yaşamak gerek. Hâsılı geceyi ve gündüzü, siyahı ve beyazı, ölümü ve hayatı her an doğru bir idrak ile inceden inceye okuyabilmeli, düşünmeli ve ona göre hayat adımlarını atmalıdır:

Dalmış derin hayâle mezarlıkta bir kedi,
Dikkatle dinleyince duyarsın neler dedi;
Zâten yazar mezar taşı, ahvâli âşikâr,
Ey can, yaşarken anla, bu toprak neler yedi…
[Seyrî]