41. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız, “Mâbedinde bir mü’min, sudaki balık gibidir.” Kâinatın Fahri’nden sözün özü, ölümsüz bir tespit… Mevlânâ Hazretleri de; inanan insanın kendi özünde, kendi irfan dünyasında bulduğu huzur ve sükûneti, içinde bulunduğu mâneviyat deniziyle kānî olmanın sırrını şöyle fısıldıyor: Bıksa herkes, bir balık bıkmaz sudan Gün uzar şâyet nasipsiz kalsa can… (Nazmen Trc: Seyrî) Evet, hayatımızı bir umman gibi bütünüyle saran […]

Continue reading »

Hayatı Yaşanmaz Hâle Getirmeyelim İNANMAK İHTİYACI

Sadettin KAPLAN sadettinkaplan@gmail.com İnanmak ve ihtiyaç… Bu iki kelime, normal bir cümle içinde pek de bir araya gelmezler. İnanmak; hiçbir tereddüt göstermeksizin, bir fiil ya da sözü kabullenip özümsemektir. İhtiyaç; vücudun ya da rûhun bir mecburiyetle, bir «şey»e erişmek, ona sahip olmak, onu edinmek, onunla birleşmek arzusu ve sâikıdır… İnanmak kavramını teolojik (ilâhiyat) açıdan ele alacak olursak; bu kavramın her […]

Continue reading »

RÖPORTAJ – Prof. Dr. Ali Murat DARYAL ile Mülâkat-

Prof. Dr. Ali Murat DARYAL Kimdir? 1931’de İstanbul’da doğdu. 1950’de Taksim Erkek Lisesini, 1959’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Filolojisi Bölümünü bitirdi. Aynı üniversitenin Psikoloji Bölümünden de mezun oldu. İslâmî ilimler üzerine özel dersler aldı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İslâm Araştırmaları Bölümünde asistanlık ve orta dereceli okullarda din bilgisi öğretmenliği yaptıktan sonra, 1966’da İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsüne öğretim görevlisi olarak […]

Continue reading »

Maddiyatla Mâneviyat Arasında UZAK DOĞUDAN YAKIN TEHLİKE

H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com Genç, güzel bir hanım; gözleri yumulu, yüzünde sakin bir ifade, avuçları yukarı bakar vaziyette ellerini dizlerinin üzerine koymuş, bağdaş kurup oturmuş. Bu resmi görünce; «Bu kadın ne yapıyor acaba?» diye merak eden yoktur zannederim. Son zamanlarda Uzak Doğu dinlerinin pratikleri basın-yayın kuruluşlarında o kadar çok yer buluyor ki; her ne kadar tam mânâsını ve maksadını pek […]

Continue reading »

Manzum Tarihî Tiyatro DEVE Mİ, DOMUZ MU? 14 ON BEŞİNCİ SAHNE

Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@yuzaki.com [Endülüs’te Emevî Hilâfeti çökmüş, her il müstakil bir devlet hâline gelmiştir. Hâdise, 466/1074-488/1095 yılları arasında Endülüs ve Mağrip’te geçmektedir. Kuzeydeki Katolik krallıkları tehdit oluşturmaya başlamış, bunun üzerine Kuzey Afrika’daki Murâbıt İmparatorluğu’nun kurucusu Yusuf bin Taşfîn’den yardım istenmiştir. Ancak Yusuf, Endülüs’ü ele geçirerek emirlerini Fas’a sürgün etmiştir.] [Ağmat’ta Mûtemid’in tutulduğu zindan.] Sahnedekiler: Mûtemid, Îtimad, iki kızı, şairler […]

Continue reading »

Tarihtekiyle Aynı ÇAĞDAŞ TUZAKLAR

M. Ali EŞMELİ seyri@yuzaki.com Mevlânâ anlatır: “Bir kuş, bir duvarın üstüne kondu. Konar konmaz tuzaktaki yemi gördü. Böylece onun bir gözü, hakikat ovasına; bir gözü de, dünya hırsından ötürü şeytanın saçtığı yemlere takıldı. Sonra; Şeytanın saçtığı yemlere takılan bakışı ile hakikat sahrasına olan bakışı arasında savaş başladı. Maalesef ki yemlere olan bakışı üstün geldi. Aklı, irfanı ve sağduyusu başından gitti. […]

Continue reading »

Kılı Kırk Yaran BİR KIRK YAZISI

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Nasıl olmuşsa olmuş bir beynamaz ile namazında abdestinde bir derviş yol arkadaşı olmuşlar. Yol boyunca arkadaşının namazsızlığını gören ve üzülen derviş, arkadaşına nasihat edeyim demiş: “–Ah güzel kardeşim, niçin namaz kılmazsın?” Beynamaz baştan savma o bildik cevabı vermiş: “–Kılamıyorum işte, alışamadık bir türlü!..” “–Onun kolayı var!” demiş derviş, “Şöyle kırk gün namaza devam ettin mi bir […]

Continue reading »

Saadetin Sırrı: MADDE VE MÂNÂ DENGESİ

Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@yuzaki.com Her şeyin, maddî ve mânevî olmak üzere iki cephesi olduğu söylenebilir. Varlık, fizik ve metafizik olarak; din, prensipler ve onlarla hedeflediği amaçlar olarak; insan, beden ve ruh olarak; kelimeler, lafız ve mânâ olarak… hep çift cephelidir. “Biz her şeyi çift olarak yarattık.” (Zâriyat, 51/49) âyetindeki «çift» kelimesini buna bir işaret olarak anlamak da mümkündür. Nitekim; “Nefisler […]

Continue reading »

Hak Yolunda Fedakârlık NE BÜYÜK KAZANÇ! CENÂB-I HAK İLE DOSTLUK

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Kulluğun özü Cenâb-ı Hak ile dostluk kurabilmektir. Dostluk, sevenin sevilende kendi hususiyetlerini görmesinden kaynaklanır. Yâkub -aleyhisselâm- kendi hususiyetlerini, on iki evlâdından en farklı olarak Yûsuf’ta gördü ve Yûsuf’a olan teveccühü arttı. Aynı şekilde Cenâb-ı Hakk’ın cemâlî sıfatları kulda tecellî ettiği zaman bâkî ile fânî arasında dostluk başlar. Dostluk, fedakârlık ister. Cenâb-ı Hak bâkî… İnsanoğlu […]

Continue reading »

Servet Hırsına Deva SADAKA VERMEK VASİYET 30/A

Dr. Âdem AKIN – Muhammed YETİM Sana gereken şeylerden birisi de sadaka vermektir. Çünkü Allah Teâlâ sadaka veren erkek ve kadınları (Kur’ân-ı Kerim’de övgüyle) zikretmektedir.* Sadaka, farz ve nafile olmak üzere iki nevidir. Farz olanı zekât, nafile olanı ise tatavvu‘dur. Sadakanın farz olanını îfâ etmekle cimrilik vasfından kurtulmuş olursun; nafile olanını îfâ etmek sûretiyle de (mânevî olarak) yüksek derecelere nâil […]

Continue reading »
1 883 884 885 886 887 1.015