41. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız,

“Mâbedinde bir mü’min, sudaki balık gibidir.”

Kâinatın Fahri’nden sözün özü, ölümsüz bir tespit…

Mevlânâ Hazretleri de; inanan insanın kendi özünde, kendi irfan dünyasında bulduğu huzur ve sükûneti, içinde bulunduğu mâneviyat deniziyle kānî olmanın sırrını şöyle fısıldıyor:

Bıksa herkes, bir balık bıkmaz sudan
Gün uzar şâyet nasipsiz kalsa can… (Nazmen Trc: Seyrî)

Evet, hayatımızı bir umman gibi bütünüyle saran medeniyetimiz içinde, müspet mânâda aradığımız, ihtiyaç duyacağımız her şey var.

Fakat böylesine bir zenginlik içindeyken nasipsiz mi kaldık ki; o huzur deryasının içinde, bu her yanı saran nimetten habersiz çırpınmaktayız? Çırpındıkça her taraftan bizi boğulmaktan kurtarma heveslisi «eller» uzanmakta…

Hâlbuki boğulmuyoruz biz;

Aksine; biz ancak «bu derya içre» yaşayabiliriz.

Bu ay; uzaklardan gelen ve insanımıza mutluluk vaat eden, huzur vaat eden, başarı vaat eden tuzakları aldık gündemimize…

Çağdaş Tuzaklar…

Uzak Doğulardan, tuzak batılardan gelen tuzaklar…

Spor, felsefe, teknik süsü verilmiş inanç tuzakları…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ «Çağdaş Tuzaklar» başlıklı yazısında çağdaş tuzakların, tarihtekilerle benzer ve farklı yönlerini ortaya koyuyor:

“Beşeriyetin imtihanı olan çeşit çeşit tuzaklar, her zaman var. Evvelki gün vardı, dün de vardı, bugün de var. Değişen sadece, zamana göre bu tuzakların yeni yeni elbiseler, kaportalar, kılıflar, ambalâjlar ve vitrinler kullanması.”

Uzak Doğunun çağdaş tuzaklarını; Din Psikolojisi sahasındaki eserleriyle tanınan Prof. Dr. Ali Murat DARYAL ile konuştuk. Röportajda küreselleşme, batıdaki Uzak Doğu merakının siyasî arka plânı ve bedenî hareketlerin dili üzerine mühim tespitler yer aldı.

H. Kübra ERGİN, Sadettin KAPLAN, Aynur TUTKUN’un yazılarıyla dosya geniş bir şekilde ele alındı.

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI ve Dr. Harun ÖĞMÜŞ bizim medeniyetimizin birer hususiyetini dile getirdiler.

Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Hak Yolunda Fedakârlık; Ne Büyük Kazanç!» başlıklı yazılarıyla, emanet sermaye olan mal, can ve evlât nimetleri üzerinde fedakârlık ederek, çok büyük bir uhrevî kâra, en büyük kazanca erişenlerin hasletlerini yazdılar.

Şiirlerimiz de kıymetlerimize dikkat çekerken, tuzaklara karşı ikaz ışığı olmakta. Değerlerimizden haberdar olmanın, onların farkına varmanın en etkili ve en mühim vasıtası edebiyat değil mi?

Çağdaş tuzaklara aldanmamanın, zehirli zokaları yutmamanın yolu, mensubu olduğumuz medeniyeti, evlâdı olduğumuz vatanı, müntesibi olduğumuz dini daha iyi tanımaktan geçiyor.

Yüzakıyla…