OLRİC*

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr Senai Bey ile konuşmalar: “–Hocam, bir mâruzâtım olacak…” “–Estağfirullah buyurun Senai Bey!” “–Hocam, çok sıkıntıda olduğunu düşündüğüm bir arkadaş var, tutunamayanlardan; onu sohbetlerimizden istifade etmesi için çağırmama ne dersiniz?” “–Tabiî buyursun Senai Bey, siz öyle uygun gördüyseniz… Kim bu arkadaş?” “–Benim üst katımda oturan bir öğrenci; adı Ömer, hukuk fakültesinde okuyor. Sessiz, sakin ama terbiyeli, […]

Continue reading »

YARALI AĞAÇ

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr Trenle İstanbul-Ankara arası gidip gelmelerimden biriydi. Gündüz yolculuk yapıyordum. Biraz ayaklarımı açmak ve bir şeyler içmek için trenin yemek vagonuna yöneldim. Vagonda boş masa yok gibiydi ama bir masada dört kişilik yer olmasına rağmen tek kişi oturuyordu. İzin isteyip karşısına oturdum, çayımı yudumlarken hızla giden trenin penceresinden ağaçları seyretmeye başladım. Muhabbet açmak için; “–Sanki hareket […]

Continue reading »

SAATÇİ

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden önce açar, Ne güneş vaktinden erken doğar. Bekle senin olan sana gelecektir… (Hazret-i Mevlânâ) Küçük bir Anadolu kasabasının tek saat tamircisiydi. Bu meslek ona dedesinden, babasından yâdigâr kalmıştı. Tıpkı dedesi gibi, babası gibi kasabalının getirdiği her türlü saati tamir eder, aynı zamanda dükkânına çok yakın olan tahminen 170 […]

Continue reading »

HAYDAR AĞA’NIN KEDİSİ

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr Arka hamalı olan Haydar Ağa; Eminönü Yemiş İskelesi’nden aldığı yükü, Kapalı Çarşı’ya taşımak üzere yola koyulmuş. Her zaman yaptığı gibi soluklanmak için, Sağır Han’ın önündeki «arka taşı» dedikleri yüksek taşa arkalığını koyup oturmuş. O sırada hanın çay ocağında iş bekleyen kimi arkadaşları bir taraftan çay içiyor bir taraftan da içeride sohbet eden Çakmakçılar hamal birliğinin […]

Continue reading »

SALİH REİS

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr Dümen doğrultup İspanya denen bî-dîn-i mel‘ûna, Yine şevk eyleyip girdik donanmâ-yı hümâyûna. Yine baştardalar baştan atıp baş topların güm güm! Salındı sayhalar birle zelâzil rub‘-ı meskûna. Donanmaya delîl olup yine fânûs-ı Hayrüddîn, Şu deñlü garba azmettik ki şarka düştü Ankona. Elinde ceng-cû gāzîlerüñ şemşîr-i uryânı, Kara kâfirleri koydu serâser kırmızı dona. Yetîm emvâc ile her […]

Continue reading »

TAHTA BEBEK

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr Kafesli evlerde ağlar çocuklar, Odalarda akşam olurken henüz. O zaman gözümün önünde parlar, Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz. Ne vakit karanlık kaplasa yeri, Başlar çocukların büyük kederi; Bakınır, korkuyla dolu gözleri: Ya artık bir daha olmazsa gündüz? Gittikçe kesilir derken sedâlar, Gece; bir siyah el gözümü bağlar; Duyarım, içime sığınmış, ağlar, Bir ufacık çocuk, bir […]

Continue reading »

AYAZ’IN MÂRİFETİ

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr “Ehil olmayanlarla, bir an bile eğleşme; çünkü (demir) aynayı suda bırakırsan elbet paslanır.” (Mevlânâ)   Senai Bey ile sohbetimizden… “–Hocam; gemide bir çavuşum vardı, adı Cengiz, hiç yanımdan ayırmazdım onu. Gemiye gelen komutanlar sorarlardı; «–Neden sağ kolun bir rütbeli değil de bir erbaş?» diye.” “–Neden ayırmazdınız Senai Bey?” “–Anlatayım hocam; Bir gün açık denizde seyrediyoruz, […]

Continue reading »

PAMUK BABA

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr Banladı ol müezzin, durdu kāmet eyledi. Hazret’e tuttu yüzün, döndü niyyet eyledi. Duyunca ehl-i îman, hürmet ile dinledi. Sonra namaza durup, Rabbe kulluk eyledi. Hazret’e bağlı elim, Fâtiha okur dilim. Hakk’a büküldü belim, hoş rükûât eyledi. Şu benim hâcet-gâhım, Tûr dağı oldu meğer, Mûsî’leyin bu gönlüm, hoş münâcât eyledi. Bir sûret gördü gözüm, secdeye vardı […]

Continue reading »

GÖZÜM YOLDA GÖNLÜM DARDA

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr Kara tren gecikir belki hiç gelmez… Dağlarda salınır da derdimi bilmez… Dumanın savurur hâlimi görmez… Kan dolar yüreğim gözyaşım dinmez… Ankara-İstanbul arasında tren ile çok sık seyahat ettiğim zamanlardı. Daha evvelki yazılarımda bahsetmiştim, Akşam Anadolu Ekspresi’ne biner ertesi sabah İstanbul’a varırdım yahut İstanbul’dan biner sabah Ankara’ya varırdım. Bu seyahatlerden biriydi, Ankara’dan İstanbul’a gitmek üzere akşam […]

Continue reading »

LÂ EDRÎ

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr “Ey Muâviye; divitine lîka koy, kalemini eğri kes, «bâ»yı uzat, «sîn»i fark ettir, «mîm»i köreltme, Lâfzatullâh’ı güzel yaz, er-Rahmân’ı uzat, er-Rahîm’i güzel yaz, kalemini sol kulağına koy ki, kolay hatırlayıp alasın.”2 Eyüp Dayıdan bahsetmiştim. Söz Eyüp Dayıdan açılmışken; hatırladığım, dayının antikacı olan arkadaşı Allâhu a‘lem büyük bir zât idi. Sohbet için her uğradığımızda; üç kişi […]

Continue reading »
1 2 3 4 5 11