GÖZÜM YOLDA GÖNLÜM DARDA

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr

Kara tren gecikir belki hiç gelmez…
Dağlarda salınır da derdimi bilmez…
Dumanın savurur hâlimi görmez…
Kan dolar yüreğim gözyaşım dinmez…

Ankara-İstanbul arasında tren ile çok sık seyahat ettiğim zamanlardı.

Daha evvelki yazılarımda bahsetmiştim, Akşam Anadolu Ekspresi’ne biner ertesi sabah İstanbul’a varırdım yahut İstanbul’dan biner sabah Ankara’ya varırdım.

Bu seyahatlerden biriydi, Ankara’dan İstanbul’a gitmek üzere akşam treniyle yola çıkmıştım.

Bilen bilir İzmit’in pişmaniyesi meşhurdur; bu sebeple pişmaniyeciler İzmit’e bir durak kala trene binerler, hediyelik pişmaniye satışlarını yapar İzmit’te trenden inerler.

Pişmaniye satıcılarının seslerine artık âşinâ olmuştum; fakat o akşam farklı bir ses işittim, bu bir çocuk sesiydi.

Çocuk pişmaniye satıyordu, şaşırmış ve üzülmüştüm. Bu saatte bu çocuğun burada ne işi vardı!?.

İzmit’e gelince çocuk trenden indi, pencereden onu takip ettim. Baktım peronda tekerlekli sandalyede birisi bekliyor; çocuk onun yanına gitti, tren gardan ayrılırken onlar da perondan uzaklaştılar.

İstanbul’dan Ankara’ya dönerken, İzmit’ten bir istasyon önce diğer pişmaniye satıcıları ile birlikte yine o çocuk pişmaniyeci trene bindi. Yanıma çağırdım, elindeki dört-beş paket pişmaniyenin hepsini aldım, maksadım çocukla biraz konuşmaktı.

“–Bu saatte senin evde olman gerekmiyor muydu?”

“–Evet, ama mecburuz çünkü babam artık çalışamıyor.”

“–Neden?”

“–Aslında satışı o yapıyordu, üç ay evvel trene binerken ayağı takılıp trenden düştü, ameliyat oldu ama ayaklarını kaybetti. Şimdi tekerlekli sandalye ile dolaşıyor ama trene binemiyor; bu yüzden satışı ben yapıyorum, İzmit’te iniyorum beraber eve gidiyoruz.” dedi.

Çok üzülmüştüm. Çocuğunu beklerken, babasının hâlet-i rûhiyesi beni çok etkilemişti.

Çocuk trenden inince koltuğumu biraz yatırıp uyumaya çalıştım. Fakat arkamdaki koltuktan mırıl mırıl sesler geliyordu.

“Din kardeşine yardım edenin yardımcısı, Allah Teâlâ’dır.” (Müslim)

“Allah Teâlâ’nın farzlardan sonra en çok sevdiği iş, bir mü’mini sevindirmektir.” (Taberânî)

“Her iyilik sadakadır.” (Tirmizî)

Arka koltukta oturan yaşlı bir zât torununa hadîs-i şerifleri okuyor, torunu da onları tekrar ediyordu.

Çok hoşuma gitmişti. Onları dinlemeye başladım.

“Kim, bir müslümanın sıkıntısını giderip onu sevindirse; Allah Teâlâ, kıyâmette en sıkıntılı anlarda, onu sıkıntılardan kurtarır.” (Buhârî)

“Din kardeşinin rahata kavuşması veya sıkıntıdan kurtulması için, idarecilere gidip onun için uğraşan kimseye; Allah Teâlâ, Sırat köprüsünden herkesin ayağı kaydığında yardım eder.” (Taberânî)

Son hadîs-i şerîfi dinleyince kafamda şimşekler çaktı. Hemen kararımı verdim.

Sonra uyumuş kalmışım.

Sabah Ankara’ya varınca dede ile torununu selâmlayıp hemen garın bitişiğindeki «Ulaştırma Bakanlığı»na girdim. Kapıdaki vazifeliye merâmımı anlattım; beni «Halkla İlişkiler» birimine yönlendirdi, oradaki hanıma da durumu anlattım; «engelli vatandaşların trene yardımsız binebilmeleri için, engelli rampalarına ihtiyaç duyduklarını» dile getirdim.

Oradaki hanım beni dinledi ve hassâsiyetim sebebiyle beni kutladı. Bu konuda tren görevlilerinin engelli vatandaşlara yardım ettiklerini, ancak elbette yardıma gerek duymadan kendi başlarına rampa vasıtasıyla binmelerinin daha medenîce olacağını söyledi ve bu ricamı Bakan beye ileteceklerini söyledi.

Teşekkür edip çıktım. İçimden trendeki dedenin torununa okuduğu hadîs-i şerîfi tekrarlıyordum:

“Bir müslümanın sıkıntısını giderene, Allah Teâlâ iki nur verir. Bu iki nurla Sırat’ta o kadar çok kimse aydınlanır ki, sayısını ancak Allah Teâlâ bilir.” (Taberânî)

Bir-iki seneyi bulmadı, gazeteden Anadolu Ekspresi’ne engelli rampaları konulduğu haberini okudum.

Sanırım yıllardan 2006 idi; sanki ben yaptırmış gibi çok sevinmiştim, ama belli ki bu bakanlığın plânında olan bir projeydi yoksa benim söylememle hemen yapılacağı yoktu.

Yine de bir vazifeyi yerine getirmenin verdiği mutlulukla, keyifle gazeteyi okurken; beni harekete geçirecek işareti veren Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hadîs-i şeriflerinin ne kadar yol gösterici olduğunu bir kere daha görmüş oldum.