HAZRET-İ TULEYB -1-

YAZAR : Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr İslâm güneşi, en kuytu yerlere kadar sirâyet ederek nasiplileri aydınlatıyordu… Aydınlanma süreci başlamıştı. Ama herkes kendi yapısına göre bir tavır takınıyordu. İslâm güneşine karşı ilgisiz olanlar olduğu gibi, kör ve idraksiz olanlar da vardı. Kimisi ayaklarına kadar gelen bu büyük ihsânın farkında değildi. Kimileri ise nelerin olup bittiğini görüp anladıkları halde, inâdî bir küfür ile […]

Continue reading »

“BOZDUNUZ GENÇLİĞİN PSİKOLOJİSİNİ!”

YAZAR : Nurlan MEMMEDZADE nmemmedzade@gmail.com Ellili, altmışlı yaşlardaki bir adam; şehrin merkezinde bulunan ve genellikle genç kuşağın takıldığı büyük bir lokantaya giriyordu. Uzun zaman olmuştu başkente gelmeyeli. Televizyonda seyrederken başka bir dünya gibi gördüğü cafcaflı sokaklardan geçerken kendini sanki uzaydan gelmiş biri gibi hissetmişti. Çok acıkmış, eskiden üniversite yıllarında sınıf arkadaşlarıyla takıldığı küçük, mütevâzı yemekhaneleri aramışsa da bulamamıştı. Gençlik yıllarının […]

Continue reading »

Rahmânî ve Nebevî Beyanlarla; ALLAH TEÂLÂ HANGİ KULLARINI SEVMEZ? -1-

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi KEYFİYETLİ BİR KULLUK Cenâb-ı Hakk’ın muhabbetine, ancak kulluk ile nâil olabiliriz. Ancak ihlâslı, takvâlı ve keyfiyetli bir kulluk ile… Kulluk vazifeleri iki türlü: Zâhirî vazifeler, bâtınî vazifeler… Namaz, oruç, hac ve zekât gibi İslâm umdeleri; zâhirî ve müşahhas vazifelerimiz. Ancak kâmil bir ibâdet, yani Hakk’ın istediği bir kulluk, bunlardan ibâret değil. Bir de bütün […]

Continue reading »

NEFİS ÇİLE ÇEKMEDEN, RÛHA BAYRAM YOK!

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi   ESRARENGİZ EMÎR “Bir emîr, atıyla bir yoldan geçiyordu. Bir ağacın altında uyuyan bir adam gördü. O sırada kara bir yılan, uyuyan adamın ağzından girmeye başladı. Emîr, atını üzerine sürüp ürkütmeye çalıştıysa da muvaffak olamadı. Yılan adamın vücuduna girmişti. Emîr; dirâyetli, zekî, hikmet dolu bir insandı. Hızlıca düşündü. Uyuyan adamı fecî ve hazin âkıbet­ten […]

Continue reading »

DAHA RAHATLIK VE MUTLULUK MU, NASIL?

YAZAR : M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Sorumsuz bir kimseye soruldu: ‒Niye bu sorumsuzluk? ‒Benimkisi sorumsuzluk değil. ‒Nasıl değil? Ta kendisi! ‒Öyle görünüyor da, benim durumum farklı. ‒Anlayamadım. ‒Anlayamazsınız, çünkü hâlimi bilmiyorsunuz! ‒Eee? ‒Bu sebeple mazurum! ‒Nasıl olur, senin mes’ûliyet ve vazifene karşı ihmalkâr ve umursamaz oluşunun mazereti mi olur? ‒Olur elbette. Olması da gerekli zaten. ‒Nedenmiş o? ‒Çünkü kendimi […]

Continue reading »

ŞİMDİ ŞÜKÜR ZAMANI

YAZAR : Sami GÖKSÜN Bayramlar, ne güzel bir şükür fırsatıdır. Evlerimize, hayatımıza, gönüllerimize huzur ve bereket getiren Ramazân-ı şerif için bir teşekkür fırsatı… Yüce Rabbimiz’in nasip ettiği nice maddî ve mânevî ikram için şükür fırsatı… Ramazan sayesinde hatalardan, kötülüklerden, müslümana yakışmayan her türlü davranışlardan; nefsimizi terbiye ederek uzak kalma lutfuna teşekkür fırsatı. Kadir Gecesi gibi, bin aydan daha fazîletli bir […]

Continue reading »

ZİNÂYA GÖTÜREN MODERN YOLLAR

YAZAR : Sami BÜYÜKKAYNAK skaynak48@hotmail.com Zinâ çukuruna düşen nice genç var ülkemizde. Göz zinâsı, ayak zinâsı, el zinâsı, adına zinâ denilecek bütün zinâlar, gençliğin fikrini, aklını, fiiliyâtını bürümekte hattâ her yaştan müslüman da bu cendere içerisine girmektedir. Zinâ bütün dinler tarafından yasaklandığı gibi bizim dînimiz İslâm; bırakın zinâyı, zinâya götürecek her türlü davranış ve tavrı da yasaklamıştır. Nitekim yüce Mevlâmız, […]

Continue reading »

BİR MÜSTEHZÎDEN BİR ÂŞIK ÇIKARMAK

YAZAR : Halid Yılmaz ERALP Mekke fethini takip eden günlerdi. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashâbıyla Tâif Muhasarası’ndan Cîrâne’ye dönmüştü. Orada birlikte bir vakit namazına hazırlanıyorlardı. O sırada bir grup müşrik çıkageldiler. Grubun elebaşısı o zamanlar müşrik olan Ebû Mahzûra idi. O anlatıyor: Biz on iki arkadaşla beraberdik. Allah Rasûlü’nün cemaatine rastladık, namaz kılacakları anlaşılıyordu. O anda ezan okunmaya […]

Continue reading »

ALAYCILARIN ALAYI

YAZAR : Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr Peygamberimiz -aleyhisselâm-; çevresinde kenetlenen ashâb-ı kiram ile beraber, her geçen gün genişleyen halkasıyla çalışmalarını sürdürüyordu. Her gün bu nurlu halkaya yenileri katılıyor; İslâm, bütün aydınlığı ile aydınlatmaya devam ediyordu. Kur’ân nûru ile aydınlanan her sahâbî de, hemen bir başkasına ulaşmanın yollarını arıyordu. Öyle ki; bu aydınlanma ve aydınlatma sürecinde, Mekke ve çevresi ciddî bir şekilde […]

Continue reading »

Rahmânî ve Nebevî Beyanlarla; ALLAH TEÂLÂ HANGİ KULLARINI SEVER? -2-

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Cenâb-ı Hak, bizleri yaratmasının sebeb-i hikmetini âyet-i kerîmede şöyle beyan buyurur: وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ “Ben cinleri ve insanları, ancak Bana ibâdet (kulluk) etsinler diye yarattım.” (ez-Zâriyât, 56) Varlığımızın gayesi olan kulluk vazifelerini edâ edişte kullar, derece derecedir. Mü’min ve müslüman olarak İslâm dairesine girdikten sonra kullukta derinleştikçe dereceler hâsıl olur. Cenâb-ı […]

Continue reading »
1 97 98 99 100 101 158