Bülbülün Aşkı

NACİ ÖZTÜRK İbrahim -aleyhisselâm- ile ateşe atılmayı göze alan tek mahlûkat bülbüldür. Onun için en değerli bülbüller, kül renginde olanlardır denilir. Rivayete göre İbrahim -aleyhisselâm-’ı ateşe attıkları zaman bütün melekler, vahşî hayvanlar ve kuşlar ağlaşırlar ve etrafında toplanıp, Hazret-i İbrahim’e yardım edebilmenin çaresini ararlar. Bunların arasındaki zayıf bir bülbül yavrusu ise gidip kendini o harlı ateşe atmaya azmeder. Tam kendini […]

Continue reading »

Bulmak Aramayı Gerektirir; Ama Aramak Bulmayı Gerektirmez!

MEHMET NİŞANCI Vahdetten kesretin zuhuru ile başladı vuslat yolculuğu. Bir köz vardı insanın içinde; sinsiden sinsiye tüten. Kendinden parça vermemiş miydi insana Hak? İşte o parça, bütününe/aslına büyük bir kavuşma hevesindeydi. Yandı kavruldu insandaki o emanet. Kimi zaman: “Ene’l-Hak” diye, kimi zaman “Ah mine’l-aşk” diye, kimi zaman da gözlerden süzülen hicran gözyaşlarıyla vurdu kendini dışa. Bu firkat, içten gelen Allah […]

Continue reading »

İki Günlük Yevmiye

İRFAN ÖZTÜRK Tâbiîn zamanı idi. Müslüman bir beldede yaşayan iki ateşperest kardeş, birbirleri ile şöyle konuştular: “–Bizim babalarımız, atalarımız ateşe tapagelmiş. Biz ateşe ibadet ediyoruz. Şu taptığımız ateşe elimizi sokalım. Elimizi yakarsa, ona ibadetten vazgeçip son zuhur eden İslâm dinini sorup soruşturalım. Eğer Hak din o ise, o dine girelim.” diyerek ellerini ateşe soktular. Elleri yandı. “Ey ateş! Eğer gerçek […]

Continue reading »

“Benim Anam-Babam Türkiye!”

BÜNYAMİN ÇİL Bir hâdiseyi duymak veya okumakla, onu bizzat görmek arasında dağlar kadar fark var. İnsan okuduğu veya duyduğu bir şeyi yerinde görünce bu farkı daha iyi anlıyor. Çünkü yakînen görmek, gönüldeki mahmur duyguları uyandırıyor ve uzaktan görmeniz mümkün olmayan nice vâkıaları görmeye başlıyorsunuz. Geçen ay IBS’nin Endonezya Açe’de yapmış olduğu muhteşem çalışmaları yerinde görmek nasip oldu. Gördüklerim, Açe hakkındaki […]

Continue reading »

Nasipliler ve Nasipsizler

ADEM SARAÇ Gönüller Sultanı, gönül alıyordu. Ve yine Gönüller Sultanı, gönül veriyordu… Bu, bir gönül işiydi. Sadece gönül işi değil, bir de gönüllü işiydi bu… Gönüllerini şer güçlere işgal ettirmeyenler, bunun farkındaydılar. Gönüller Sultanı’nın gönlünü kazanabilmek, ne büyük saadet. Gönüller Sultanı’nın gönlüne girebilmek, saadet üstü bir saadet… Bütün bunlar da nasip işiydi… Fakat oturup beklemeyle olmuyordu bu. Çalışıp çabalamayla oluyordu. […]

Continue reading »

ONLAR BÖYLE SEVİYORLARDI…2

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Hayatın her safhasında kalbimiz, Allah Rasûlü’nü seyretmeli ve O’ndan aldığı akislerle huzur, feyiz ve istikamet kazanmalıdır. Ashâb-ı kiram, bu huzuru elde edebilmek için her şeyini feda ederek sînesinden: «Yâ Rasûlâllah! Canım, malım, her şeyim Sana feda olsun!» dedi. O’na muhabbet duyan âşıkların ömürleri, fânî cesetleri toprak olduktan sonra da, yüreklerindeki coşkun muhabbetlerinin ebedîliği içerisinde […]

Continue reading »

Muhyİddîn-İ Arabî’den VASİYETLER

Dr. Âdem AKIN – Muhammed YETİM VASİYET VE HİKMETLER Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri, öncelikle Kur’ân ve sünnetten süzdüğü bilgilerin, sonra da kendisinden önce yaşayan ulemâ ve evliyânın eserlerinin ve başta Fütûhât-ı Mekkiyye’si olmak üzere bütün kendi kitaplarının özünü 201 vasiyette toplamıştır. VASİYET 15-F Fitne ve imtihan binasının dördüncü sütunu evlât sevgisidir. Evlât, babasının sırrı, ciğerparesi ve varlıklar içinde ona en yakını […]

Continue reading »

GERİSİ HEP ANGARYA

Naci ÖZTÜRK Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i sevmek deyince şöyle bir durmalı. Çünkü bu bambaşka bir sevgi. Bir muhabbet zirvesi. Çünkü Cenâb-ı Hak: “Habîbim, sen olmasaydın bu kâinatı yaratmazdım.” buyuruyor. Bu sebeple O, bütün varlıkların sevgilisi olmuştur. Ağaçlar, taşlar, kuşlar, ırmaklar, deryalar, bütün nebâtat, cemâdat, hâsılı bütün âlemler O’nu sevmekte. Melekler sevmekte. Çünkü O’nu Allah çok ayrı bir muhabbet […]

Continue reading »

KRALIN KARŞISINDA

İrfan ÖZTÜRK Ömer bin Abdülaziz zamanında Müslümanlar, Bizans ile mücadeleye devam ediyorlardı. Bu muharebelerden birinde, Müslümanlardan yirmi kişi düşmanın eline esir düşmüştü. Bizans Kralı, Müslüman askerlerini görmeyi çok arzu ediyordu. Zira bu yaman askerlerin harp edişleri arslanlar gibiydi. Merak ediyordu, bunlar nasıl insandı? Nasıl oluyor da ateşe atılan pervaneler gibi ölüme atılıyorlardı? Bu kahraman İslâm arslanlarını görmek için sabırsızlanıyordu. Tutulan […]

Continue reading »

KOŞTURURKEN UNUTMAMAMIZ GEREKEN

Bünyamin ÇİL   İnsan ömrü, hayatın telâşları içinde çırpınışlarla geçer. Bu noktada adımların doğruluğu ve eğriliğini ayarlamak, güzel işler ve hizmetler yapmak kadar onları hayırlı neticelere göre gerçekleştirebilmek de son derecede önemlidir. Çünkü pek çok güzel işler olur ki, koşuşturmalar esnasında düşülen gafletler yüzünden hayırla neticelenmeyebilir. Zira namaz gibi yüksek bir ibadet bile içine riya ve gaflet karışınca nasıl birinci […]

Continue reading »
1 160 161 162 163 164 170