MÜLKÜN TEMELİ

Sami GÖKSÜN   Mülkün sahibi ve adâlet gününün tek hâkimi olan yüce Rabbimiz’in, insanlığa gönderdiği en mükemmel din İslâm’dır.   İslâm, ilâhî bir hayat nizamıdır. Bu nizamın temel esaslarından biri de; İslâm’ın olmadığı yerde adâletten, adâletin olmadığı yerde İslâm’dan bahsedilemeyeceğidir.   Adâlet; Allâh’ın emrettiği, sevdiği ve övdüğü yüce bir vasıftır. Adâlet, peygamber mesleğidir. Adâlet, Hak ölçüsüdür. Adâlet; çalışanla çalışmayanın, dürüst ile sahtekârın eşit […]

Continue reading »

Mesnevî’den Beyitler -28- HER CİNS, KENDİ CİNSİNE MEYLEDER

Z. Özlem ABAY o.abay@hotmail.com   “Konuştuğu dilden ayrı olan kimse, / Yüzlerce dil ve nağme bilse bile yine susar.”   Her cins kendi cinsini çeker. Yaratılmış her cinsin anlaşma şekli de farklıdır. İnsanın konuşmasından murad da, derdini muhataba anlatabilme iştiyakıdır. Muhatabımızda bizi anlayabilme çabası ne kadar varsa, biz de meselemizi o kadar kolay ve derinliğine anlatabiliriz. Dinleyende böyle bir kabiliyet yoksa, […]

Continue reading »

KUR’ÂNÎ TÂLİMATLAR -53- Duyguları Tahrip Eden MEDYANIN ÇİRKİN YÜZÜ

Osman Nûri TOPBAŞ       ŞEYTANIN HİLELERİ   Hazret-i Mevlânâ şöyle buyurur:   “Ey Hak yolcusu! Sen müstakîm yolda yürü! Îmansızlara karşı boyun eğme! Yabancılardan yüz çevir!   Din düşmanı olanların başına kılıç ol; sakın tilki gibi yaltaklanmaya kalkışma; arslan ol arslan!”   “İblis sana;    «–Babasının canı!», yani; «Sevgili evlâdım.» der. Böylece o lânetlenmiş şeytan, sözü ile seni kandırmak ister. […]

Continue reading »

TOPLUMDAN MES’ÛLİYETLERİMİZ

Osman Nûri TOPBAŞ   BİR HIRSIZ GELSE!   Hazret-i Ömer, hilâfeti zamanında bir devlet vazifesine bir şahsı mes’ul olarak gönderiyordu. Onu uğurlarken;   “–Sana bir hırsız gelirse ne yaparsın?” diye sordu.   O vazifeli, İslâm’ın hükmünü ifade ederek;   ­“–Onun elini keserim!” dedi.    Hazret-i Ömer, bu şer‘î cezanın zemininde;    •Evvelâ açları doyurmak,    •Fakirlerin zarûrî ihtiyaçlarını gidermek ve    […]

Continue reading »

Şer‘î Kaidelerle Tasavvuf -27- TAKLİT ve İKTİDÂ

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM    (Şâzelî meşâyıhından Ahmed Zerrûk [v. 899/1494] Hazretleri’nin; tasavvufu, usûl ve fıkıh kaideleriyle anlattığı Kavâidü’t-Tasavvuf ve Şevâhidü’t-Taarruf adlı eserinin tercüme ve şerhine devam ediyoruz.)   SÖYLEYENİN KİMLİĞİ   Müellifimiz, sadece tasavvuf değil bütün ilim dallarını alâkadar eden mühim esasları bildirmeye devam ediyor.    Kırkıncı Kaide:   “Aklî olan bir şeyin delili kendi içindedir (yine aklîdir). Bu aklî […]

Continue reading »

İRADE ve İDARE

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM    Memleketimizde seçim var, aynı zamanda mayıs ayı İstanbul’un fethinin sene-i devriyesi…   Oy vermenin fıkhî boyutu ve İslâm’da cihad hususunda akıllara takılan bazı suallere cevap vermeye çalışalım.    OY VERMEK   Oy vermek demek, bir tercihte bulunmak demektir. Eskiden rey denilirdi. O da «görüş» demektir.   Bir insan, her gün binlerce tercihte bulunmak durumunda kalır.   Biz bir müslüman […]

Continue reading »

Medine’de İLK İCRAATLAR -1-

Âdem SARAÇ vardisarac@yahoo.com.tr      Peygamberler Peygamberi, Medine’deydi artık…   Mekkeli muhâcir sahâbîler; Mekke dönemi boyunca hep O’nunla beraber oldukları için, O’nu hem çok iyi tanıyorlar ve hem de çok seviyorlardı.   Medineli ensar sahâbîlerden bir kısmı epeyce tanıdığı hâlde, büyük bir kısmı ise O’nu ilk defa görmüş ve hepsi bir anda çok sevmişlerdi.   Muhâcir olsun ensar olsun, İslâm’ın nûruyla nurlanan […]

Continue reading »

ALLAH KORKUSU

Sami GÖKSÜN   Adâleti ve merhameti iki cihanı kuşatan, insanı insana kulluk / kölelik etmekten meneden, mü’minleri îman ve ibâdet nûruyla aydınlatan yüce Rabbimiz; ilâhî bir çağlayan hâlinde bizlere lutfettiği Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurur:   “Ey îmân edenler! Allâh’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.” (Âl-i İmrân, 102)   “Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten […]

Continue reading »

Mesnevî’den Beyitler -27- KÜPTE NE VARSA O SIZAR

Z. Özlem ABAY o.abay@hotmail.com   “Eğer kendi dem-sâzımın dudağıyla eş olsaydım, / Ben, söylemeye lâyık olan her şeyi söylerdim.”   Dem-saz Farsça bir kelime olup, sözlükte; arkadaş, refik, hemdem, sırdaş, dost anlamlarına gelmektedir. Dudak; neyle sırdaş olmuş, nağmelerle gönüllere dokunmuştur. Mevlânâ Hazretleri de böyle bir dost, sırdaş istemektedir. «Eğer böyle bir dost bulsaydım daha neler neler anlatırdım…» diyor bize bu beyitte.   Bilindiği […]

Continue reading »

MES’ÛLÜZ…

Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com   BİR HADİS:   عَنْ عَبْدِ اللّٰهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللّٰهِ صلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ :    » كُلُّكُمْ رَاعٍ وَ كُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِه۪…«   Abdullah bin Ömer -radıyallâhu anhümâ-’nın Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den işittiğine göre, O şöyle buyurmuştur:    “Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz…” (Buhârî, İstikrâz, 20)   […]

Continue reading »
1 8 9 10 11 12 159