Edep ve Terbiyede Zirve BAKIŞTAN ANLAMAK

Şems’in Peşinde Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Ziya Paşa’nın beyti meşhurdur: Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötekdir! Yola gelmek, sırât-ı müstakîmi bulmak için aslında ceza, tekdir / azarlama ve nasihatten de önce bir merhale var: Bakış… Bakıştan anlayan kişi ne nasihate ne azara muhtaçtır. Bakışların dilinden anlayanlar için dillerin dahî ifadeden âciz kalacağı mânâlar saklar gözler. […]

Continue reading »

Bilgi ve Uygulama Olması İtibarıyla ÎMAN VE AMEL

Gülşen-i Efkâr Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@yuzaki.com Öğrenme, birçok eğitimci ve psikolog tarafından «davranışta meydana gelen değişme» olarak tarif edilmektedir. Gerçekten de teorik bile olsa öğrenilen her yeni şey; kişinin ufkunu açar, muhâkemesini artırır, daha teferruatlı ve sağlam değerlendirmeler yapmasını sağlar, yani önceki durumuna göre onda değişiklikler meydana getirir. Öğrenilen bilgi, pratiğe yansıması mümkün bir şey ise uygulama esnasında […]

Continue reading »

DEHÂ VE MÂNEVİYAT

H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com Dillere pelesenk olmuş, yeni tabirle klişeleşmiş; yani üzerinde doğru-düzgün düşünülmeden tekrarlanan bir söz var: “Her şeyin başı eğitim.” Esasen çok mühim bir hakikatin ifadesi olan bu sözü, her kesimden insan kendi maksadı için söylüyor. Hattâ öyle ki bazen «eğitim» kelimesi, esas maksadının tam aksi mânâda; yani ilim, irfan, edep ve terbiye ile irtibatlı olan «maârif» kelimesinin […]

Continue reading »

55. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız, Yaratıcımız, mâbûdumuz Rahmân, Rahîm, Erhamu’r-Râhimîn… Peygamberimiz Rahmet Peygamberi… Âlemlere Rahmet… Dînimiz rahmet ve merhamet dîni… Ya bizler, ya cemiyetimiz? Atalarımız gibi bir merhamet toplumu teşkil edebildik mi? Semâ ehlinden merhamet ve ihsan dilenen bizler, arz ehline merhamet ve rahmet arz edebildik mi? Yoksa merhamet ve rahmet nedir, onu dahî unutmaya mı başladık? Rahmet Mevsimi Ramazân-ı şerif ve ancak […]

Continue reading »

MERHAMETİNİZİ AKTİFLEŞTİRDİNİZ Mİ?

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Bir grup arkadaş, minibüs tarzı bir araçla yolculuk yapmaktadır. Trafiğin yoğun olduğu bir dört yol ağzında, kırmızı ışıkta beklerlerken direksiyondakinin gözüne kaldırımın kenarında hareket eden bir şey takılır: –Şuraya bakın! Minicik bir yavru kedi! Yorumlar başlar: –Ah yazık! Ezilir bu hayvancağız! ­­–Senin de gözlerin iyi keskinmiş, nasıl da gördün. Zor seçiliyor vallâhi… ­–Ya gerçekten, hayvancağız geri […]

Continue reading »

RAHMETİ DİLİMİZDEN DÜŞÜRMEYELİM!

Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@yuzaki.com Rahmet, rahmet edilene ihsanda bulunmayı gerektiren rikkat ve acıma duygusu demektir. 1 Türkçemizde rahmetin mukâbili olarak «esirgeme, acıma, bağışlama» gibi kelimeler kullanılır. Ancak bunlar içerisinde «esirgeme»; yerine göre «sakınmak, engellemek, hattâ cimrilik etmek» mânâsına gelir. Meselâ; “Falanca gözünü budaktan esirgemez.” deriz, “Rabbim! Rahmetini bizden esirgeme!” diye duâ ederiz. «Acıma» kelimesi de buna yakın bir […]

Continue reading »

Mânâsı ve Telâkkîsindeki Değişimle… MERHAMET VE GÜNÜMÜZ İNSANI

H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com Birisi; “Allah rahmet eylesin!” diye söze başlasa ölmüş birinden söz edeceğini düşünürüz. Türkçemizde «rahmetli» sıfatını da hayat yolculuğunu noktalamış olanlar için kullanıyoruz. Belki rahmet kelimesinin dilimizdeki mânâ daralması yüzünden olacak; rahmet deryası içinde yüzdüğümüzü idrak edemiyoruz da sadece ölümden sonra «rahmetlik» olacağımızı zannediyoruz. Oysa kendisini en çok Rahmân ve Rahîm isimleriyle zikretmemizi tavsiye eden; «Merhametlilerin en […]

Continue reading »

Marazî Merhamet “ACIYACAĞINIZ TUTMASIN!”

Asım UÇAROK Her hususta olduğu gibi insan, merhamet hissinde de ifrat ve tefrit, yani artı ve eksi yönlerde aşırılıklara düşmek ihtimaliyle karşı karşıyadır. Her hususta insana lâzım gelen itidal ölçüsünü, insana şahdamarından yakın olan ve ona nefsinin neler fısıldadığını çok iyi bilen Rabbi vermiştir (K?f, 16). İnsanoğlu, merhamette de Rabbinden öteye geçemez. Cenâb-ı Hakk’ın insanoğluna itidal ölçüsü, bir fiilî kıstas, […]

Continue reading »

54. Sayı Takdim

Gelecek… Er geç gelecek. İstikbal, bizi istesek de istemesek de karşılayacak. Aslında gelecek gelmiyor; biz, ona gidiyoruz. Bizi ona götüren zamanı durdurmaya imkânımız yok. Fakat gittiğimiz yolu değiştirerek, bizi bekleyen istikbâli, varacağımız son durağı değiştirmek elimizde… Tercihlerimiz; «Nasıl bir bugün?» yerine; «Nasıl bir gelecek?» hesabı üzerine kurulmalı. Yolun konforu, rahatı değil, varılacak adresin huzuru lâzım bize… Neticeye bakan, âkıbeti düşünen […]

Continue reading »

ÂKIBET MUTTAKÎLERİN!

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI Duraklama devrinin padişahlarından biri, hocası ile konuşurken sormuş: –Bu avam millet konuşurken, «yemek memek» diye bir lâf ederler. Yemeği bildik de memek ne demekmiş? Güngörmüş padişah hocası nezaketle cevaplamış: –Padişahım, «yemek» sizin yediğiniz, «memek» ise bizim yediğimizdir. –Yahu her şeyin sonuna getiriyorlar. «Hayat mayat» da diyorlar o ne ola? –Efendim «hayat» sizin yaşadığınızdır, «mayat» ise bizimkisi… –İyi […]

Continue reading »
1 108 109 110 111 112 127