178. Sayı TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız, Tasavvuf, Allah Rasûlü ve sahâbenin yaşadığı mâneviyat ve rûhâniyet dolu İslâm. Fakat o İslâm ile yaşanan İslâm vâkıaları (fenomenleri) farklılaşmaya başlayınca, tarihî bir hareket olarak tasavvufun ilk görünüş şekli «zühd» ile oldu. Hep söylenmiştir: Yokluklara karşı sabır imtihanını üst seviyede verebilen müslümanlar, varlıklar karşısında şükür imtihanından aynı muvaffakiyetle çıkamadılar. Zorluklarda daima ruhsatlara sığınmak nasıl kaybettirici ise, genişliklerde mubahların […]

Continue reading »

DÜNYA-ÂHİRET İÇ İÇE

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Son asırlarda gündemimizden hiç düşmeyen dînî ve îmânî meselelerimiz, siyâsî ve içtimâî dertlerimizden ayrı değildir. Onların perde arkasında birbirleriyle ciddî irtibatlarının bulunduğunu söyleyebiliriz. Dünya ve âhiret dengesi mevzuu; sadece nasslar, öğütler ve hayat tarzı çizgisi içinde tartışılmaz. Mevzu hakkında konuşan veya yazanlar, müslümanların son asırlarda yaşadıkları «geri kalmışlık» psikolojisinin tesiri altındadırlar. Bu sebeple; âhiret lehine dünya […]

Continue reading »

ZÜHD ANLAYIŞI ve DÜNYEVÎLEŞME

Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com Bu ay birbirine zıt iki anlayışı gündeme getirmektir niyetimiz. Bugün artık hastalık hâline gelmiş olan «dünyevîleşme» ancak «zühd» anlayışına sahip olma ile giderilebileceği için başlığımızı da ona göre attık. Bilindiği üzere «zühd» tasavvufî bir mefhumdur. Hakikî mânâda «zühd»; kişinin eşyaya sahip olmaması değil, eşyanın kişiye sahip olmamasıdır. Yani dünya sevgisinin; kişinin gönlüne girip, ona Allah Teâlâ’yı, […]

Continue reading »

İNSANIN DÜNYA İLE İMTİHANI

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com İnsana, hikmetine binâen; hem dünya, hem de âhiret mekân olarak tahsis buyurulmuştur. Ancak ikāmet müddetleri birisinde ebedî, diğerinde ise onun yanında bir hiç mesâbesinde, bir anlık zaman müddetincedir. İnsana lutfedilen aklın îcâbı odur ki; her birine lâyık olduğu kadar kıymet verile. Buna işaret bâbında, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz; “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve […]

Continue reading »

ECDÂDIN «DÜNYA»SI

H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- zamanında, fetihlerle birlikte müslümanların eline geniş imkânlar geçmişti. Nil Nehri’nin taşmasıyla sulanan geniş Mısır arazilerinden, Dımaşk çarşılarından, tarihî ipek ve baharat yollarından bolca vergi geliyordu. Mü’minlerin Emîri; ele geçen bu imkânlardan Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ezvâc-ı tâhirâtına da pay ayırdı. Hazret-i Âişe Annemiz’in payına da on bin altın düşmüştü. Âişe […]

Continue reading »

SAYISIZ NİMETE, SONSUZ ŞÜKÜR…

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com – seyri@yuzaki.com Nice insan şu çalkantılı hayat çarşısında ne yana baksa; Yığınla şikâyet edeceği mevzuların ortasında debelenip duruyor. Başlıyor onları tekrar tekrar sayıp dökmeye. Bunaldıkça sayıyor, saydıkça bunalıyor. Eğer çatlayacak olmasa, mayın gibi şikâyetleri o kadar dolduruyor ki kalbine, aman yâ Rabbî! Bazen çatlıyor da. Bu hususta bazen de kuvvetli girdaplara kapılıyor. Bazen kupkuru çöllerde kum […]

Continue reading »

KİTÂBULLÂH’IN DERİN TESİRİ

Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Hanefî Mezhebi’nin kurucusu Ebû Hanîfe Nu‘mân bin Sâbit Hazretleri, 699 yılında Kûfe’de doğdu. Bir tanıdığının yönlendirmesiyle ticaret kervanından çıkıp ilim yoluna girdi. Kur’ân-ı Kerîm’i hıfzetti; sarf, nahiv, edebiyat ve kelâm öğrendi. Hadis ve fıkıh ilminde derinleşti. İçtihadlarının mâhiyetini ve çerçevesini şöyle ifade ederdi: “Bu bizim re’yimizle vardığımız bir sonuçtur. Kimseyi re’yimize zorlamaz, kimseye; «Bunu kabul etmeniz […]

Continue reading »

HELÂL ve TEMİZ RIZKI ARAMAK

Halil KAŞIKÇI Bugünkü gençliğin en büyük problemlerinden biri az emekle çok kazanç sağlamak, bir nevî hazıra konmak; sonra da tembellik ve atâlet. Çünkü fıtratta, dünya ve ânı yaşama var. Bir iş tutma gayreti, öğrenme çabası, başından başlayıp kendini ispat ede ede ilerleme; yani çıraklık, kalfalık devresinde sabır gösterme, dolayısıyla ustalığı bi-hakkın elde etme… Bütün bunlar maalesef şimdilerde rastlanan şeylerden değil. […]

Continue reading »

ASIL HÜNER

Yunus Sami EŞMELİ yunussamiesmeli@hotmail.com Dünden bugüne insanoğlunun yeryüzünde varlığını sürdürdüğü her devir ve dönem, nefisleri dünyaya rapteden çeşitli câzip bağlarla dolu. İsimleri, markaları, şekilleri her günün şartına göre değişmiş de olsa bu bağların; perde arkasında saklanan gaye hep aynı: Unutturmak! Ölümü, hesabı, âhireti unutturmak! Allâh’ı unutturmak! Öte yandan bu unutkanlıklar sadece dünyayı biraz daha fazla sevmeyi sağlayacak kadar masum ve […]

Continue reading »

DALGALAR GEMİYE GİRERSE

Raif KOÇAK raifkocak@gmail.com Bizden önceki nesiller, dünya malına çok fazla rağbet etmediler. Kendi ihtiyaçlarını giderecek kadar bir varlığa sahip olmuşlarsa ona kanaat ettiler, bundan daha fazlasına sahip olmaktan ve onun hesabını verememekten korktular. Sahip olduklarına ve ihtiyaçlarını karşıladıkları miktarlara titiz davranarak, helâl ve haram çizgisine riâyet ettiler. Bu hassâsiyet hem sahip olduklarına bereket olarak hem de içtimâî hayata sulh, sükûn […]

Continue reading »
1 2 3 53