ZAMAN VE İNSAN

Hadi ÖNAL hadional@mynet.com İnsanoğlu için nedir zaman? Kimilerine göre uzun, kimilerine göre kısa; dönüşü ve tekrarı imkânsız hayat yolu. Tabiî bu başsız ve sonsuz mücerret kavramın, bilinen boyutu… Eşref-i mahlûkat olarak yaratılan, akıl ile donatılan insan; kendine göre yorumlamış, dilimlemiş, adlandırmış bu mücerret kavramı. «Milât» demiş, «asır» demiş, «yıl» demiş; sonra dönmüş yılın gösterdiği değişikliklere bakarak «mevsim» demiş. Yetmemiş mevsimleri […]

Continue reading »

ZAMAN VE MEKÂN

Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ ogmusharun@yahoo.com “Hey gidi eski günler, hey!” diye hayıflandığımız az mıdır? Ya; “Bundan on sene kadar önce falanca yerde falanca arkadaşlarla ne kadar güzel günler geçirmiştik” dediğimiz? Yahut; “Yirmi yıl önce falanca yer böyle miydi canım? Her yer park ve bahçeydi. Cıvıl cıvıl çocuk sesleriyle doluydu!” diye tepki verdiğimiz?.. Kurduğumuz bu cümlelerle özlediğimiz şeyin mekânlar olduğunu […]

Continue reading »

GİBİ

Ayla AĞABEGÜM aylaagabegum@hotmail.com Eğitimde reform, Fatih projesi, akıllı tahtalar, tablet bilgisayarlar tartışılırken, Ârif Nihat ASYA Hoca’nın «Gibi» başlıklı yazısını yeniden okuyorum. “Yoluna girmiş nice işler, şimdi soğuk su katılmış aş gibidir. «Hız» derken, «haydi» derken, «marş» derken; yürüyüşümüz yine kaplumbağa kadar yavaş gibidir. Kumpanyada, şirkette, sofrada ortaklar hâlâ omuzdaş gibidir. «Barış… Barış…» diye bayraklar astık, bayramlar yaptık. Nihayet anlayabildik ki, […]

Continue reading »

Hayat; kundak ile mezar arasında, med-cezirlerle dolu bir koridor… BİR DAKİKA…

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com “Efendim, bir dakikanızı rica edeceğim!” “Lütfen! Bir dakika!” “Sadece bir dakika!” Vaktin fazla olmadığı nazik anlarda, mühim meselelerin alâka dışı kalmaması için bu cümleler çok kullanılır. Bir de ikaz için; “Bir dakika kardeşim!” Ya da halk ağzıyla; «Hele bi dakka!» denir. Denir, çünkü; Bazen sadece «bir dakika»nın tesiri; nice günlerden, aylardan, hattâ yıllardan bile daha […]

Continue reading »

AĞACA MI, AYRIĞA MI?

Fatih GARCAN fatihgarcan@hotmail.com Sabahın ilk dakikalarında çıktılar yola. Dedesi için bu vakit çok önemliydi. O; özellikle her sabah, bu vakitte yola düşerdi. Eğer yaz ayları ise antika pikabına atlar; önce tarlaya gider, su vanalarını açardı. Sabah ezanları bitmeden de ilçenin merkez camisine yetişir namazını edâ ederdi. Ömer, her fırsatta dedesinin yanına gelirdi. Köyde dedesiyle vakit geçirmek, onun o mütevâzı toprak […]

Continue reading »

EĞİL DAĞLAR EĞİL

Halil GÖKKAYA halilgokkaya@gmail.com Kadîm dostum İsa KOCAKAPLAN’dan aldığım bir e-postayla düştüm peşine bu türkünün… Yahya Kemal’in bir yazısına daha sonra bir kitabına isim olmuş bir isimdi, Eğil Dağlar… Bu türkü takribî, 1897 Yunan Harbi yıllarında yakılmıştı. Halk arasında asker türküsü, Yunan türküsü, talim türküsü diye meşhur olmuştu. Defalarca dinledim, içten içe inledim… Bu türküde beni çeken bir başka şey olmalıydı. […]

Continue reading »

MAKSAT GERÇEKTEN KADIN HAKLARI MI?

H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com New York şehri; 1857 yılının Mart ayına, dokuma fabrikalarında çalışan kadın işçilerin grevleriyle girer. Kadınlar; maddiyatçı düzenin ucuz iş gücü kaynağı olarak görülmekten usanmış, dertlerine bir çare aramaktadır. Polis ise grevi zorla dağıtmak ister ve sert davranır. Tertip komitesinin öncülüğünde kendilerini fabrikaya kilitleyen kadın işçiler, bu sırada çıkan yangında hayatını kaybeder. Sosyalistler tarafından bayraklaştırıldığı için, ilk […]

Continue reading »

HOR GÖRME, HOŞ GÖR!..

Ahmet ZİYLAN Bir avuç topraktan, bir damla sudan geliyoruz… Âkıbetimiz yine bir avuç toprak olmak… İnsan bu hakikati unutmamalı… Hazret-i Ebûbekir -radıyallâhu anh- Efendimiz de buyuruyor: “Övünmeyiniz! Topraktan yaratılmış ve toprağa dönünce kendisini kurtların ve böceklerin yiyeceği insanın övünmesi neye yarar!” Bu gerçek karşısında; Büyüklenmek ne ifade eder? Benliğe kapılmak ne kadar mânâsız!.. Böbürlenmek ne kadar kof bir davranış!.. İster […]

Continue reading »

ZAMAN NİMETİNDEN NASIL FAYDALANMALI?

Aynur TUTKUN aytutkun@gmail.com İlk nefesle son nefes arasında sınırlanmış, durdurulamayan, geri döndürülemeyen, tekrar kullanılamayan tek ve en önemli kaynak, insana bahşedilen zaman nimetidir. Sağlık, para, mal-mülk, makam-mevki gibileri değişkenlik gösterirken; zaman, sabit ve değişmez bir şekilde ardına bakmadan akıp gitmektedir. Aklını kullanan insan, bu kıymetli nimetin farkında ve ondan âzamî ölçüde faydalanma gayretindedir. Verimli ve etkili olabilmek için zamanı da […]

Continue reading »

ÜZÜLME, ANNEN İYİLEŞECEK!

Handenur YÜKSEL Seyyid Abdülhay (ÖZTOPRAK) Hazretleri 1886 yılında İstanbul’da doğdu. Babası, Kaygusuz Baba Dergâhı postnişîni Seyyid Mehmed Sürûrî Efendi’ydi. On bir yaşında hâfız-ı Kur’ân olan Abdülhay Efendi, 21 yaşında Zeyrek’teki Ümmü Gülsüm Camii’ne imam tayin edildi. Şer‘î ilimler tahsilinden sonra Nakşî meşâyıhından Gümüşhânevî Dergâhı Şeyhi İsmail Necati Hazretleri’ne intisab etti, seyr u sülûkünün ardından icâzet aldı, halîfesi oldu. Arapçası mükemmeldi, […]

Continue reading »
1 2 3 4 5