MEVLÂNÂ’NIN GAZELİNİ TÜRKÇE SÖYLEYİŞ -10- ELİNDE BEN BİR ASÂ!*

Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com   Sen od peşindeki Mûsâ, elinde ben bir asâ! Tutunca bir odunum, attığında ejderhâ! Zaman ve yerle mukayyet değilsin aslā sen, Benimse savrulur ömrüm eserken aşk u hevâ! Fakat değil bir ömür, bende bin ömür olsa, Senin yolunda ederdim inan bir anda fedâ! Duyunca vasfını gözden, gönül göz olmadadır, O anlatışta ne dil var, ne ses, ne […]

Continue reading »

MEVLÂNÂ’NIN GAZELİNİ TÜRKÇE SÖYLEYİŞ -9- OLMAZ DOSTUM!*

Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Bezme dâvet edilip gitmemek olmaz dostum! Gidip ahbâbı suâl etmemek olmaz dostum! Tûr-ı Sînâ benim, üstümdeki Mûsâ sensin; Bir tecellâ-yı cemâl etmemek olmaz dostum! Ahdim olsun ki ne yapsan bana geçmem senden; Ettiğin cevri helâl etmemek olmaz dostum! Sen güneşten daha aydın, daha parlaksın inan; Gönlü nûrunla misâl etmemek olmaz dostum! Derdi derman bilirim, cevri de ihsan […]

Continue reading »

İstikbâli Kazanma Vasıtası; EĞİTİM

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Kâinâtın kendisine âmâde kılındığı ve bu lütufla mütenâsip olarak, mahlûkatın en şereflisi olmakla taltif buyurulan insan, şüphesiz bir hikmet üzere yaratılmıştır ki; bu, yeryüzünü kâinâtın sahibi Allah Teâlâ adına idare etme mükellefiyetidir. Kur’ân-ı Kerim’de, bu hususla alâkalı olarak; “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?” (el-Kıyâme, 36) îkazı yer alır. Bu cümleden olarak; ulvî emânetin hakkını verebilmenin […]

Continue reading »

BU ÖMÜR, ÂHİRET İÇİN…

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Yüce Allah, pek çok âyette; بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ «Allâh’a ve âhiret gününe îmân»ı birlikte zikretmektedir. Çünkü; Akıllar ve gönüller, âhiret ufkuna göz göz açılmadıkça; insanoğlu, gerçek îmânı da, gerçek hayatı da ve kendisini yoktan var eden yüce Allâh’ı da hakkıyla idrâk edemez. Çünkü; Dünya, insanın imtihan yurdu. Âhiret ise o imtihanda yaptıklarının değerlendirilmesi, hesabının görülmesi […]

Continue reading »

BİLİR Mİ?

Zahit GENÇ genczahit@gmail.com   «Bilirim» diyorsun; «Bildiğin nedir?» Musa’yı bilmeyen Tûr’u bilir mi? Ne anlatır söyle; «Gökteki bedir» Zulmeti bilmeyen nûru bilir mi? Gönülle gören mi, gözle gören mi? Gönlünü post edip yere seren mi? Güzel olan gül mü, gülü veren mi? Gül nedir bilmeyen hârı bilir mi? İçinin sesine kulak ver, dinle! İstersen derdine ağlayıp inle! Daha çok işim […]

Continue reading »

CAN SEYRİNE BÎZÂR DÜŞTÜ!..

ŞAİR : Rıfat ARAZ rifat_araz@yahoo.com Gönül, ahde eyle vefâ; Her zerreme ikrar düştü!.. «Âh» ettikçe cevr u cefâ; Yedi nefse, îmar düştü!.. A ahsen-i takvîm olan; Dört kapıda Dost’u bulan; A halvette menzil alan; Kor yüreğe efkâr düştü!.. Hak adıyla titrer özüm; «O’nu» söyler içli sözüm!.. Açıldıkça bu kalp gözüm; Ömre, ince mîyar düştü!.. Secdede duy, yakın ara; Sen, nefhayı […]

Continue reading »

EY YİĞİT!

ŞAİR : Bekir İsmet ÇİÇEK bekirismetcicek@gmail.com Sürüp giden karanlığı bitmez sanma ey yiğit! Her gecenin şafağını müjdeleyen seher var, Kara kışa bakıp asla tasalanma ey yiğit! «Yer ısındı.» demişti pîr; bundan sonra bahar var. Kitabında; «Mü’minseniz üstünsünüz.» diyor Hak, Neticede ehl-i îman galip gelir muhakkak, Hüküm O’nun, Hak’tan gelir halka neyse müstehak, Sünnetinde cârî olan, değişmeyen değer var. Yüce Mevlâ […]

Continue reading »

EVLER TEMİZLENMEDEN MAHALLE TEMİZLENİR Mİ?

YAZAR : Sami BÜYÜKKAYNAK skaynak48@hotmail.com Zaman itibarıyla, savrulmalar yaşanıyor. Geçmişten tevârüs edilen güzellikler, iyilikler umarsızca geri plâna itiliyor. Redd-i mîras yapmak çok kolaylaştı, hattâ hayat görüşü hâline geldi. Selefin dünya görüşü, modern zamanlarla uyuşmadığı için çarçabuk kurtulmak gereken bir yük olarak görülmeye başlandı. Zamanın popüler kültürü; seküler (dünyevî) hayat görüşünü dayattığı andan itibaren, herkes hayatından bir şeyler kaybetti. Aile, mahalle, […]

Continue reading »

Kerküklü Faiz’den Nükteler

Doç. Dr. Nihat ÖZTOPRAK Şair Faiz, hikmetli sözler sandığı gibidir. Kapağı açıldıkça ortaya inciler saçılır. SANTURA GEL Kerküklü genç şairlerden Fâiz (öl. 1897) bir gün bir kahvehanenin önünden geçerken kulağına santur sesi çalınır. Nereye gideceğini ne yapacağını unutmuş bir hâlde gayriihtiyarî oturup dinlemeye başlar. İlmi ve takvâsıyla tanınmış şeyhlerden Halis Efendi’nin oğlu oluşu dolayısıyla onun bu hareketi kulağı paslı, müzikten […]

Continue reading »