İÇTİMÂÎ DAYANIŞMANIN ESASI PAYLAŞMAK

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Bütün canlılardaki müşterek hususiyet; aynı türdekilerin birlikte, beraber yaşama ihtiyacında olmalarıdır. Hususiyle de, en mütekâmil canlı olan insan; fıtrat olarak, bu hususiyeti sevk-i tabiî ile değil, şuurla icrâ eder. Bu hususa işaretle, Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “İyi işler ve takvâ konusunda yardımlaşın; günah ve düşmanlık hususunda yardımlaşmayın…” (el-Mâide, 2) Her insanın bedenî ve rûhî hususiyetleri bakımından […]

Continue reading »

Toprak Nimetine Şükür: ÖŞÜR

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM Cenâb-ı Allah, insanı Zâtına kulluk için yarattı. Kulluk yani ibâdetin çeşitleri var: Bedenî ibâdetler, mâlî ibâdetler, hem mâlî hem bedenî ibâdetler… Mâlî ibâdetler içinde, farz olan, İslâm’ın rükünlerinden, temel direklerinden biri de zekât. Zekâtın da çeşitleri var: Madenlerin zekâtı ayrı, besiciliği yapılan hayvanların zekâtı ayrı, toprak mahsullerinin zekâtı ayrı… Bu yazımızda toprak mahsullerinin zekâtından yani öşürden […]

Continue reading »

Göğün Rahmeti ve Toprağın Bereketi CÖMERTLİK İLE!

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Göklerin rahmetine ve toprağın bereketine muhtaç olmayan var mı? Rahmet ne ile, bereket ne ile? Bunun tefekkürü için ibretler de çok hikmetler de. Allah açıklıyor: “Sizden biriniz arzu eder mi ki, •Hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, •İçinden sular akan ve •Kendisi için orada •Her çeşit meyveden (bir miktar) bulunan •Bir bahçesi olsun da, ◆ Bakıma […]

Continue reading »

YERİN ve GÖĞÜN AĞLADIĞI YİĞİTLERDEN OLMAK

Ali ÖZBEK aliozbek1997@outlook.com İnsan; ister müslim isterse gayr-ı müslim olsun, yaşadığı hayat boyunca da öldükten sonra da hayırla yâd edilmek ister. Bunu sağlamak, sanıldığı gibi kolay değildir. Zira bu, öncelikle yaşanan hayatın «güzel» denilecek bir hayat olmasını gerektirmektedir. Bir hayatın «güzel» olması da ancak «kim için yaşandığı» ile alâkalıdır. Eğer bir hayat Allah için yaşanıyorsa, O’nun emirleri ve nehiyleri istikametinde […]

Continue reading »

Mü’minlerin Annesi ÜMMÜ HABÎBE REMLE BİNT-İ EBÎ SÜFYÂN SAHR BİN HARB EL-ÜMEVİYYE -radıyallâhu anhâ-

Nüseybe AKSOY Ümmü Habîbe Vâlidemiz, İslâmiyet’ten on yedi yıl önce Mekke’de doğdu. Benî Ümeyye kabîlesindendir. Babası, Kureyş kabîlesinin reisi Ebû Süfyân Sahr bin Harb’dir. Annesi ise Safiyye bint-i Ebu’l-Âs’tır. Ümmü Habîbe Vâlidemiz’în nesebi, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübârek nesebiyle, Abdimenâf’ta birleşir. Ümmü Habîbe Vâlidemiz, Hazret-i Osman -radıyallâhu anh-’ın halasının kızı, Muâviye -radıyallâhu anh-’ın kız kardeşidir. Asıl ismi Remle’dir. İlk […]

Continue reading »

SÜKÛTA MEFTÛN OLMAK

Ayşegül AKYÜZ YAHŞİ akyuzaysegul50@gmail.com Bir gül bahçesinde bir bülbül, hâl diliyle şahine sormuştur: “–Sen ve ben ikimiz de bir kuş olduğumuz hâlde, neden senin yerin sultanın eli de benimki dikenli gül “bahçesidir? Ve neden sen güzel kekliğin yürek ve böbreğini yer, her kuşu avlar, her istediğine kavuşur, sultanın yanında kadir ve kıymetin olur, kuşların sultanı olursun da ben ta sabahlara […]

Continue reading »

Düşmanların Düşmanlıkları

YAZAR : Âdem SARAÇ vardisarac@yahoo.com.tr İmtihanlar, musîbetler, acılar ve sıkıntılar; ne kadar dayanılmaz olsa da hayat devam ediyordu. Peygamberimiz -aleyhisselâm-; öncelikli olarak kavminin, sonra da bütün insanlığın hidâyete yönelmesi için, en zor zamanlarında bile davete devam ediyordu. İşte böyle çok zor bir zamanda yine halkı İslâm’a davet ederken; Kureyş müşriklerinin beyinsizlerinden bir beyinsiz çıkıp, Rasûlullah -aleyhisselâm-’ın önünü kesti! Sıradan bir […]

Continue reading »

Şânlı Mazimizden Seçme Nükteler – EFENDİMİZ’İN CİĞERPÂRESİ

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Hazret-i Hüseyin -radıyallâhu anh-, 10 Ocak 626’da Medine’de doğdu. Ağabeyi Hasan ile birlikte tâbiînden Ebû Abdurrahman es-Sülemî’den kıraat öğrendi. Hazret-i Osman ve babası Hazret-i Ali -radıyallâhu anhümâ- zamanında yapılan seferlere ağabeyi ile birlikte iştirak etti. Muâviye’nin vefatından sonra Şamlılar Muâviye’nin oğlu Yezid’e bey‘at ettiler. Yezid’in iktidarı ele almasından sonra Kûfeliler Hazret-i Hüseyin -radıyallahu anh-’a […]

Continue reading »

“DOSTUMU BANA GETİR!”

YAZAR : Ahmet BEKLİ Geçtiğimiz ay, Medîne-i Münevvere’den bir Rasûlullah âşığının vefat haberini aldık: Sudanlı Tayfur Efendi… Tayfur Efendi; Sudan’da yaşarken, Mekke-i Mükerreme’ye âşık olduğu için gönlüne Harameyn’e gitme arzusu düşer. Fakat yol masrafı için hiçbir imkânı olmadığından, gemicilere yalvara yalvara kendisini ve hanımını Cidde’ye götürecek bir gemi bulur. Cidde’den Mekke’ye yetmiş kilometre yolu hanımıyla yürüyerek kat eder. Yedi ay […]

Continue reading »

Şânlı Mazimizden Seçme Nükteler – GÖĞE DEĞECEKTİM

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-, 600 yılında Mekke-i Mükerreme’de doğdu. Peygamber Efendimiz -sâllâllâhu aleyhi ve sellem-’in amcasının oğlu, damadı ve dördüncü halîfesidir. Çocukluğunda hiç puta tapmadığı için «Kerremallâhu vechehû» yani «Allah yüzünü mükerrem kılsın, şereflendirsin.» duâsıyla anıldı. 10 yaşlarındayken İslâm ile şereflenen Ali -radıyallâhu anh-, hicrî 2. senenin son ayında Hazret-i Fâtıma ile evlendi. Hazret-i […]

Continue reading »
1 2