Bağışıklık Sistemimiz -13- DEMİR GİBİ SIHHATLİ

Uzm. Dr. Abdurrahman SARMIŞ asarmis@gmail.com DEMİR İnsan bedeninin hayâtiyetini devam ettirebilmesi için olmazsa olmaz en önemli gıdâ elemanlarından birisi de demirdir. Demir insan için o kadar önemlidir ki; demirin insana lutfedilmesi hakkında âyet-i kerîme indirilmiş olup, bu âyetin bulunduğu sûreye Arapçada demir mânâsına gelen Hadîd ismi verilmiştir. Âdemoğlu demirden; bina, makine vb. gibi birçok ihtiyacı için istifade ederken, bedenimiz için […]

Continue reading »

MESNEVÎ -10-

Z. Özlem ABAY o.abay@hotmail.com MUHABBETLE YARATILDI Neye düşen aşk ateşidir. / Meyi de coşturan aşk ateşidir. Mevlânâ Hazretleri ilk defa bu beyitte aşk kelimesini kullanmaktadır. Neyin yakıcı nefesi aşktır. İnsân-ı kâmilin kalbine düşen aşktan murad da aşk-ı ilâhîdir. Kâinâtı bu aşk ateşi kaplamıştır. Bu kadar önemli olan aşk nedir? Aşk; Arapça aslı «ışk» olup sözlükte; «Şiddetli ve aşırı sevgi; bir […]

Continue reading »

İBÂDETTEN ZEVK ALAMAMAK

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM Soruluyor: “Kıldığım namazdan zevk alamıyorum? Zoraki kılıyormuşum gibi bir his geliyor. Böyle namaz kabul olur mu? Namazı bu şekilde de olsa kılmalı mıyım?” İlk olarak şu cevabı vermeliyiz: Biz, Allâh’ın emrettiğini yapmakla mükellefiz. Allah bize; «Namaz kıl!» diye emretmişse zorlanacak olsak da nefsimiz istemese de içimizde fırtınalar kopsa da bu namazı kılacağız. “–Zorla kılıyorum.” diyor ya, […]

Continue reading »

YÛNUS’UN TÜRKÇESİ

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Lisanda sadelik meselesi; ifrat ve tefritten uzak durarak, îtidal ile ele alınması gereken bir mevzu. Dilimizin geçmişte haddinden fazla Arapça, Farsça kelime ve bilhassa terkiplerle doldurulduğu zamanlar olmuş. Hattâ lügatlerden kelime bulup kullanacak derecede işi ifrâta götürenler de olmuş. Buna karşılık sadeleştirme adı altında; işin tasfiyeciliğe götürülmesi, yaşayan kelimeleri budayıp yerlerine uydurma yahut mezardan kaldırma kelimelerin […]

Continue reading »

KUR’ÂN’I ANLAMAK

Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com Deniyor ya hani: Kur’ân’ı yorumlayabilmek için 15 ilim sayıyorlar: Lügat, sarf, nahiv, iştikak, meânî, beyan, bedî‘, kıraat, hadis, esbâb-ı nüzûl, ahbâr, nesih, usûl-i fıkıh, kelâm, mevâhib… Ne gerek var bunlara? Sahâbe-i kiram hangisini biliyordu bunların? Onların kimi Medine pazarında ticaretle, kimi de hurma bahçelerinde ziraatla meşguldü. Bununla birlikte bu sayılan ilimleri bilen müfessirlerden daha iyi […]

Continue reading »

LİSÂNA DAİR NOTLAR

YAZAR : Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com   “Kitap tavsiye eder misin?” talepleriyle muhatap olduğumda, yakın tarihler için, lisan bakımından tavsiyeye şâyan pek fazla eser bulamamanın ızdırabını yaşıyorum. Hâlbuki 80 öncesine baksak, hissiyat ve fikriyâtı tam olarak gönlümüze göre olmayan birçok kişinin dahî, lisânının temiz ve faydalı olduğunu görüyorduk. 20. asrın başına, yani Osmanlı’nın son devresindeki kalem erbabına bakarsak ise; hemen […]

Continue reading »

ESKİ(MEZ) YAZI

YAZAR : Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ ogmusharun@yahoo.com Türkçeyi ilk defa, doğup büyüdüğüm köyde kullanılan mahallî ağızla tanıdım. Rahmetli dedemin anlattığı Keloğlan masallarını, arkadaşlarıyla oturduğu meclislerde birbirlerine anlattıkları askerlik hâtıralarını ve çobanlık hikâyelerini o ağzın verdiği sesle dinledim. Yine dedemin zaman zaman kendine has bir nağmeyle okuduğu yarı manzum Arzu ile Kanber macerasını, tamamı manzum olan Muhammed Hanefî Cengi gibi kitapları […]

Continue reading »

HAK NEFESLİ HALK LİSÂNI

YAZAR : Asım UÇAROK Atalar ne güzel söylemiş: “İnsanlar konuşa konuşa anlaşır.” Bir lisânın kelime hazinesini, söz varlığını oluşturan mühim bir madde, kalıp sözlerdir. Kalıp sözler; o lisânı konuşan milletin örfünden, geleneğinden ve bilhassa inançlarından doğar. Bizim dilimiz, âdeta dînimizle yoğrulmuş, onunla yeniden var olmuştur. Lisan araştırmacıları, Türkçemizde beşerî münasebetlerde kullanılan sözlerde; «Allah» lâfzının çok sayıda kalıplaşmış sözde tâc edildiğini […]

Continue reading »

Şânlı Mazimizden Seçme Nükteler – BİR KÜFE İNCİR…

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh-, Selmân el-Hayr, Selmân-ı Pâk veya Selmân el-Hakîm diye de anıldı. Zengin ve itibarlı bir aileye mensuptu. Babası Mecûsî idi. İçindeki mânevî boşluğu doldurmak için yeni bir din arayışına girdi. Hıristiyan bir papazla tanıştı. O kimse kendisine Arap Yarımadası’nda İbrahim Peygamber’in Hanif dîni üzere gönderilecek son peygamberin geleceğini haber verdi. Bir […]

Continue reading »

Şânlı Mâzimizden Seçme Nükteler – AFFEDİCİSİN!

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Âişe bint-i Ebûbekir -radıyallâhu anhümâ-, Mekke’de doğdu. Rasûl-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile hicretin 2. senesinde evlendi. Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-; zekâsı, anlayışı, kuvvetli hâfızası, güzel konuşması, Kur’ân-ı Kerîm’i ve Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i iyi şekilde anlaması gibi vasıflarıyla öne çıktı. Arap dilinde ve şiirde mahir olmasının yanında, Kur’ân’ın ve hadîs-i şeriflerin […]

Continue reading »
1 2