Canlı Bedene Ameliyat Yaptırmam!

Handenur YÜKSEL “Bir karış dahî olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu toprakları kanlarını dökerek kazanmış ve yine kanlarıyla mahsuldâr kılmıştır.” Sultan II. Abdülhamid, 21 Eylül 1842’de doğdu. Babası Sultan Abdülmecid’dir. Annesini 11 yaşında kaybeden sultan, zeki, fakat fikir ve kanaatlerini dışa vurmayan bir karaktere sahipti. 23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyeti ilân etti. 33 yıllık […]

Continue reading »

“Yangın Olur, Biz Yangına Gideriz!”1

Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com Beyazıt Kulesi’ne asılan yeşil fenerden, yangının Üsküdar’da olduğu anlaşılırdı: Kule Ağası2 mutlaka bekâr olur, her zaman kulede yatardı. Gece yangınlarında nöbetteki gözcü, ateşi görür görmez, önce ağayı uyandırır; bekârlığını îmâ eden alışılmış bir seslenişle: «Ağa kalk, bir çocuğun oldu!» derdi. Uyanan ağa da: «Kız mı, oğlan mı?» diye sorardı. Nöbetçi «kız» derse yangın Üsküdar, Boğaziçi veya Beyoğlu’nda; […]

Continue reading »

Râşid Halîfeler Dönemi (Hulefâ-i Râşidîn) Bölüm 2

Ahmet MERAL Hazret-i Ömer Dönemi 1 (634-644)   Sert kişiliği, hasbî tavırları, şefkat dolu yüreği, alçakgönüllülüğü ve adâlet prensibine bağlılığı, Hazret-i Ömer’in, yüzyılları aşarak günümüze ulaşan sembol kişiliğinin tezahürleridir. Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer’den onu! Mehmed Âkif ERSOY FETİH ÖNCE GÖNÜLLERDE GERÇEKLEŞTİ. Hazret-i Ebûbekir’in ölmek üzereyken yaptığı tavsiye üzerine Müslümanların ikinci halîfesi […]

Continue reading »

Nijeryalı Ömer Ağa’nın Osmanlı’ya Sadâkati

Doç. Dr. Ahmet KAVAS akavas@istanbul.edu.tr   Ömer Ağa, İngilizlere, kendisinin Osmanlı tebaasından olduğunu ve Trablusgarp idarecilerine danışmadan hiç bir şey yapamayacağını ifade etti. Almanya’nın Berlin şehrinde 1885 yılında toplanan Afrika Konferansı’nda Avrupalı sömürgeci ülkeler, kıtayı kâğıt üzerinde paylaştılar ve alınan kararlarını derhâl uygulamaya geçirmek için de kıyasıya bir mücadeleye giriştiler. Sömürgeciliğin Afrika’yı tamamen sardığı 1890’lı yıllarda 30 milyon km2’lik devâsâ […]

Continue reading »

Ölüm Bir Hayat; Vuslat İse Hayat…

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Şu ölümden gece gündüz niye herkes ürker? Oysa dünyâda ölüm, belki de en tatlı kader… Can yakan ayrı nefesler bitiyor, gün bitiyor, Ey gönül, böylece gurbetteki sürgün bitiyor. Mârifet; ten kafesinden uçuvermek, yalınız, Eskiyen elbiseden kurtulacak ruhlarımız. Bize fânîde ölüm, vuslata rehber hediye, Can verenden yana hiç sorma niçin öldü diye. Yaşamak sırrı ölümdür, ölümün sırrı […]

Continue reading »

Hiçbir Şey!

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Ne üfler kalbe pis şeytan? Hevâdan başka hiçbir şey! Nedir dünyâ, konuş insan? Cefâdan başka hiçbir şey! Ömür takvim, uçar yelde, Emekler kaybolur selde, Nedir bâkî kalan elde? Fenâdan başka hiçbir şey! Nefis tatmîn olur sanma, Peşinden koşturup yanma, Doyurmaz nefsi, aldanma, Bekādan başka hiçbir şey! Çekenler dert, tabîb ister, Yanan âşık, habîb ister, Şu yoldaşsız […]

Continue reading »

Can Çiçeği

Yusuf DURSUN Sen benim canımda açan çiçeğim, Renginle, kokunla rûhumu sardın. Biricik hayalim, bir tek gerçeğim, Tâ ezelden kaderimde sen vardın; Bana «aşk» adında bir dünya verdin. Aşkımı elimden içti gözlerin, Doldu can evime demet demet gül. Aşkın kapısını açtı gözlerin, Önümde semâlar açıldı tül tül; Aşk önünde ey gök, eğil ve bükül! Sen Leylâ değilsin, Şirin değilsin, Leylâ’dan Leylâ’sın, […]

Continue reading »

Bir Mezar Taşı Kitâbesi

Tâhiru’l-Mevlevî Doğum esnasında bir anne, ikizleri ile beraber vefat eder. Mesnevî şârihi Tâhiru’l-Mevlevî, bu hâdiseden çok duygulanır. Ölen kadının akrabalarını araştırır, bulur: “–Ben bu üç mevtâya tâziye olarak bir kabir taşı yazdırmak istiyorum!” der ve annenin dilinden şu dörtlüğü yazar: Bir Kitâbe-i Seng-i Mezar (Bir Mezar Taşı Kitâbesi) Dünyâda der-âğûşa ecel vermedi imkân, Etti beni hem-makber iki yavrucuğumla. Artık tutarak […]

Continue reading »

Zeynep

Şükran IŞIK Dikenler gül açtı sevgimle gülüm, İpek ellerinle derilmek ister. Seninle doludur seninle gönlüm, Varlığım yoluna serilmek ister. Öl, dese Zeynep’in dudağındayım. Ben olsam o gülün yanağındayım. Leylî’yim, gözünün tuzağındayım, Yıldızlı saçların örülmek ister.

Continue reading »

Gazel

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) Derlerdi ki gül bülbüle bülbül güle muhtâç Gördüm ki bugün gerçeği gül bülbüle muhtâç Her gönlü çelen sahte güzellikleri gördüm Yüzlerdeki çirkinliği örten tüle muhtâç Bitmez sanılan zevk u safâ bezmini seyret Sâkîleri yok sâgarı sınmış müle muhtâç Güller kurumuş lâlesi yok bülbülü susmuş Artık bu gönül bahçesi bir sümbüle muhtâç Uşşâkı neden anlamıyor sevgili çözdüm […]

Continue reading »
1 958 959 960 961 962 1.002