Bir Hayat Tarzı: Hizmet

NURETTİN KORKUT Bu gün dünyanın neresine gidersek gidelim büyük bir hizmet ihtiyacı ve talebiyle karşı karşıya kalmaktayız. Hizmet alanları muhtelif olduğu gibi hizmet çeşitleri de muhtelif. Çünkü batı tarzı medeniyet çarkının zehirli dişleri, tüm dünyaya yayılmış durumda. Fıtrata ters olan bu hayat tarzı, bütün dünyada samimî bir yüreğe, uzanacak şefkatli bir ele, içten parıldayan bir tebessüme ve tatlı bir bakışa […]

Continue reading »

Bülbülün Aşkı

NACİ ÖZTÜRK İbrahim -aleyhisselâm- ile ateşe atılmayı göze alan tek mahlûkat bülbüldür. Onun için en değerli bülbüller, kül renginde olanlardır denilir. Rivayete göre İbrahim -aleyhisselâm-’ı ateşe attıkları zaman bütün melekler, vahşî hayvanlar ve kuşlar ağlaşırlar ve etrafında toplanıp, Hazret-i İbrahim’e yardım edebilmenin çaresini ararlar. Bunların arasındaki zayıf bir bülbül yavrusu ise gidip kendini o harlı ateşe atmaya azmeder. Tam kendini […]

Continue reading »

Bulmak Aramayı Gerektirir; Ama Aramak Bulmayı Gerektirmez!

MEHMET NİŞANCI Vahdetten kesretin zuhuru ile başladı vuslat yolculuğu. Bir köz vardı insanın içinde; sinsiden sinsiye tüten. Kendinden parça vermemiş miydi insana Hak? İşte o parça, bütününe/aslına büyük bir kavuşma hevesindeydi. Yandı kavruldu insandaki o emanet. Kimi zaman: “Ene’l-Hak” diye, kimi zaman “Ah mine’l-aşk” diye, kimi zaman da gözlerden süzülen hicran gözyaşlarıyla vurdu kendini dışa. Bu firkat, içten gelen Allah […]

Continue reading »

İki Günlük Yevmiye

İRFAN ÖZTÜRK Tâbiîn zamanı idi. Müslüman bir beldede yaşayan iki ateşperest kardeş, birbirleri ile şöyle konuştular: “–Bizim babalarımız, atalarımız ateşe tapagelmiş. Biz ateşe ibadet ediyoruz. Şu taptığımız ateşe elimizi sokalım. Elimizi yakarsa, ona ibadetten vazgeçip son zuhur eden İslâm dinini sorup soruşturalım. Eğer Hak din o ise, o dine girelim.” diyerek ellerini ateşe soktular. Elleri yandı. “Ey ateş! Eğer gerçek […]

Continue reading »

“Benim Anam-Babam Türkiye!”

BÜNYAMİN ÇİL Bir hâdiseyi duymak veya okumakla, onu bizzat görmek arasında dağlar kadar fark var. İnsan okuduğu veya duyduğu bir şeyi yerinde görünce bu farkı daha iyi anlıyor. Çünkü yakînen görmek, gönüldeki mahmur duyguları uyandırıyor ve uzaktan görmeniz mümkün olmayan nice vâkıaları görmeye başlıyorsunuz. Geçen ay IBS’nin Endonezya Açe’de yapmış olduğu muhteşem çalışmaları yerinde görmek nasip oldu. Gördüklerim, Açe hakkındaki […]

Continue reading »

Nasipliler ve Nasipsizler

ADEM SARAÇ Gönüller Sultanı, gönül alıyordu. Ve yine Gönüller Sultanı, gönül veriyordu… Bu, bir gönül işiydi. Sadece gönül işi değil, bir de gönüllü işiydi bu… Gönüllerini şer güçlere işgal ettirmeyenler, bunun farkındaydılar. Gönüller Sultanı’nın gönlünü kazanabilmek, ne büyük saadet. Gönüller Sultanı’nın gönlüne girebilmek, saadet üstü bir saadet… Bütün bunlar da nasip işiydi… Fakat oturup beklemeyle olmuyordu bu. Çalışıp çabalamayla oluyordu. […]

Continue reading »

GÖNÜL HAZİNEMİZ

HAYRETTİN DURMUŞ Gönüller sultanı, söz ustası, Türkmen kocası Yunus’la başlayalım söze. Yunus’un sözleri benzer harlı bir köze: İşitin ey yârenler aşk bir güneşe benzer, Aşkı olmayan gönül, misâl-i taşa benzer, Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter, Nice yumşak söylese sözü savaşa benzer. Yaşadığımız dünyayı cennete çevirip gül bahçelerinde gezmek de, kendi evimizi başımıza dar edip cehennem çukurunda debelenmek de […]

Continue reading »

Gıdalardaki Katkı Maddeleri 11

Prof. Dr. Hasan DOĞRUYOL Katkı maddelerinin büyük bir bölümü maalesef insan sağlığı için zararlıdır. Bu zarar, çoğu kere alınan maddenin miktarına bağlıdır. Bazı özel durumlarda, çok küçük miktarlarda bile olsa maddenin ortamda bulunması zararlı olabilmektedir. Geçen yazılarımızda bir kısmından bahsettiğimiz zararlı etkileri anlatmaya devam edelim. KATKI MADDELERİNİN KALP VE DAMAR HASTALIKLARINA ETKİLERİ Sağlıklı bir yapıya sahip damarların içleri pürüzsüzdür ve […]

Continue reading »

İnsan Olmak İçin, Önce İnsanı Sevmek Gerek

HADİ ÖNAL Çekip çıkarın insanı, bakın bakalım o zaman anlamı kalıyor mu dünyanın? Dünya; insanla anlamlı, insanla güzel. Yaratan’ın bütün dünyayı, içerisindeki nimetleri ile birlikte insanın emrine vermesi; onu eşref-i mahlûkat olarak nitelendirmesi de bunu açıkça göstermiyor mu? O yüzdendir ki hangi tende, hangi dinde hangi milliyette veya cinsiyette olursa olsun insan kutsaldır. Türk tarihini incelediğiniz zaman her başarı ve […]

Continue reading »

Fidan Suyu

Ç. KÜBRA GÖÇER Şimşek çaktı, gök gürüldedi. Uzaktaki bir ağaca yıldırım düştü. Etraf aydınlandı, alevin rengine döndü. Yatağında hafifçe doğruldu Elif Öğretmen. Zifirî karanlık odası bir aydınlanıyor, bir kararıyordu. Dayanamadı, ayağa kalktı. Pencereye yaklaşmaya korkuyordu. Yağmur damlaları hızla penceresine vururken üşüdüğünü hissetti. Yapacak bir şeyi yoktu, yatağına girmekten başka. Korkusunu bir nebze olsun azaltabilmek için ışıkları yaktı. Yatağına girdi. Soğuk […]

Continue reading »
1 898 899 900 901 902 958