MEDÎNE’YE…

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Yesrib’di ismi, sıtması meşhurdu önceden, Gönderdi Can Tabîbi’ni, Mevlâ, Medîne’ye… Kardeş çekişmesindeki mağdurdu önceden, Gönderdi Gül Habîbi’ni Mevlâ Medîne’ye… Birden değişti tâlihi, nur yağdı her yere, Artık bir ismi Taybe’dir, unvan münevvere… Cân Ahmed’in mekânıdır, elbet, mutahhara… Yağmakta nûr yağmuru hâlâ Medîne’ye… Her zerresiyle aşk ile Kur’ân’ı dinledi, Ev ev, sokak sokak yüce vahyin müşâhidi. Sıddîk […]

Continue reading »

EY GÖNÜL!

Zahit GENÇ Âşık olan düşer dile. Bilmez misin sen ey gönül! Bülbül niçin âşık güle, Bilmez misin sen ey gönül! Gaflet sarsa iki koldan, Nefse uyup çıkma yoldan, Hayır gelmez âsî kuldan, Bilmez misin sen ey gönül! Ne güzeldir Hakk’a hizmet! Bize düşen biraz gayret, Çalışmadan olmaz himmet, Bilmez misin sen ey gönül! Kalbi temiz, yüzleri ak, Mü’minleri seviyor Hak, […]

Continue reading »

GÜLLE GELEN-DALLA GİDEN

Yusuf DURSUN Bâzen şaha kalkmış doru bir tayla gelir Bâzen tepesinden çıkan ok-yayla gelir Solmuşsa gülistandaki son güllerimiz Bâzen de menekşeyle manolyayla gelir Bâzen susuz ırmaklara bir salla gider Bâzen deli deryalara sandalla gider Dünyâda çeker bir zaman âheste kürek Son çağrıya yalnız kuru bir dalla gider Vezni: mef’ûlü/mefâîlü/mefâîlü/feûlün

Continue reading »

Şeyhülislâm Çelebizâde Âsım Efendi

Şeyhülislâm Çelebizâde Âsım Efendi ‘nin Medîne-i Münevvere’ye molla tayin olunup mahall-i maksûda giderken sarvan yani kafileyi çekip götüren deve sürücüsüne hitaben söylediği; GAZEL Ey sârbân zimâmı çek semt-i kûy-ı yâre… Vîrâne dilde zîrâ yer kalmadı karâre!.. “Ey kafilemizi götüren sarvan, bineklerimizin yularını çek de Sevgili’nin yurduna doğru yola koyulalım artık! Çünkü harap olan gönülde karar/beklemeye tahammül kalmadı.” Bîm-i zalâm-ı şebden […]

Continue reading »

RÂST KÂR-I NÂTIK GÜFTE

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) Âşığın maksûdu ey dil vuslat-ı cânân olur… Terk edersen râst râhın korkarım hicrân olur… Bir rehâvî bestedir Mecnûn’unun meşk ettiği, Duysa Leylâ gözyaşından subha-i mercân olur… Can yakar feryâd u zârın çıksa Nikriz’den yola, Mest eder her cânı ammâ dîdeler giryân olur… Sîne tambûrunda her tel zülf-i cânandır gönül, İnleyen her nağmesinden penc-gâh vîrân olur… Bir […]

Continue reading »

SEN OLMASAYDIN

Servet YÜKSEL Hak rahmet saçmazdı Sen olmasaydın. Sırrını açmazdı Sen olmasaydın. … Açışı, gülüşün; şebnemi, terin, Güller Sen kokmazdı Sen olmasaydın. Dicle-Fırat Sen’sizlikten buz keser, Cömert Nil akmazdı Sen olmasaydın. Ebediyyen ateşlerde yanardık, Bize af çıkmazdı Sen olmasaydın. Sînesine yaslandığın Nur Dağı, Mekke’ye bakmazdı Sen olmasaydın. Kölelikten sultanlığa Yûsuf’u, Kuyu bırakmazdı Sen olmasaydın. … Sohbetinde melekleşti vahşiler, Putlar kırılmazdı Sen […]

Continue reading »

NERDE KUŞLAR?..

Sadettin KAPLAN (Hasta bir çocuğun başucunda…) Yaşlarda mı eridiler Gözlerine dolan kuşlar? Uçtular mı birer birer Avucunda solan kuşlar?.. Sen ki, ey ilâhî beste, Bir sen mi kaldın kafeste? Gittiler mi her nefeste Yüreğini bulan kuşlar?.. Daha bitmedi ki savaş, Neden solukların yavaş? Nerde senin ile sırdaş Ve arkadaş olan kuşlar?.. Bakma öyle güzel peri, Korkma, dönemezler geri, Gözlerinden ümitleri, […]

Continue reading »

BENİ SEN’SİZ KOYMA RABBİM!

NİYAZKÂR (Köksal CENGİZ) Gönül mahzun, ruh bîçare, Beni âsî sayma Rabbim, Beni Sen’siz koyma Rabbim… Sen’sin tabip, Sen’sin çare, Beni âsî sayma Rabbim, Beni Sen’siz koyma Rabbim… Îmanım tam, elbet varsın, Sevilecek gerçek yârsın, Her hâlimden haberdarsın, Beni âsî sayma Rabbim, Beni Sen’siz koyma Rabbim… Çağır geleyim evine, Kul et de bu kul sevine, Ümmet eyle Rasûlüne, Beni âsî sayma […]

Continue reading »

AHMED MUHAMMED MUSTAFÂ

Mustafa Necati BURSALI -aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm- Ey gönül, Şâh-ı Levlâk’tır, Ahmed Muhammed Mustafâ! Âlemlere dâd-ı Hak’tır, Ahmed Muhammed Mustafâ! Tâ ezel bezminden beri, Yok misli, yok bir benzeri, Peygamberler Peygamber’i, Ahmed Muhammed Mustafâ! Güneşe, aya fezâdır, Her türlü medhe sezâdır, Şefî-‘i rûz-i cezâdır, Ahmed Muhammed Mustafâ! Tek aşk, tek bu saha güzel, Başka var mı daha güzel? Hep kul, hep Allâh’a […]

Continue reading »

MEDET YÂ RASÛL!

M. Faik GÜNGÖR Aczimi bilerek düştüm yollara. Huzuruna geldim medet yâ Rasûl! Veda ettim artık çürük kollara. Huzuruna geldim medet yâ Rasûl! Akılla okuyup, dilde susmadım. Bulduğum mürşide kulak asmadım. Doğru yolda, doğru yere basmadım. Huzuruna geldim medet yâ Rasûl! Hayatı çileyle ördür, dediler. Son nefese kadar sürdür, dediler. Ârife yansıdım kördür dediler. Huzuruna geldim medet yâ Rasûl! Kuru bir […]

Continue reading »
1 871 872 873 874 875 1.015