BİR KİTABIN MACERASI

Dursun GÜRLEK dursun.gurlek@mynet.com Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi gibi, İbn-i Battuta Seyahatnâmesi de klâsik gezi kitaplarının en önemlilerinden kabul ediliyor. Mağripli seyyahın bu şâheseri, Türk kültür tarihi için de büyük bir hazine teşkil ediyor. Bu kitapta yer alan ve Türk misafirperverliğini canlı bir tablo hâlinde yansıtan bir bölümü, müsaadenizle kısaca şöyle özetleyeyim: İbn-i Battuta yanındakilerle beraber şehre girdiği zaman garip bir manzarayla […]

Continue reading »

MİMAR SİNAN VE KIRKÇEŞME SULARI

Can ALPGÜVENÇ Mimar Sinan’ın doğum tarihi kesin olarak belli değildir. Sultan II. Bâyezid döneminde, -1495 yılları civarında- Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğduğunu söylemek isabetli olur. 1512 tarihinde, henüz 17 yaşlarında iken ailesinden devşirilerek İstanbul’a getirildi. Sonraki yıllarda, kardeşinin hidayetine vesile olduğundan söz etmesi, onun Hıristiyan bir ailenin çocuğu olduğunu gösterir. İstanbul’a getirilen Sinan, burada ciddî bir süre tahsil ve terbiye gördükten […]

Continue reading »

GAZNELİLER DEVLETİ -2-(963-1187)

Ahmet MERAL ahmetmeral@yuzaki.com BÎRÛNÎ Gazneli Mahmud, İslâm dünyasının ve insanlığın gelmiş geçmiş sayılı büyük bilim adamlarından biri olan Bîrûnî’ye büyük hürmet göstermiş, onu himaye etmiş ve; “Bîrûnî sarayımızın en değerli hazinesidir!” diyerek kendisine iltifat etmiştir. Ayrıca Hazine’nin başında görevlendirerek ona en üst seviyede güvendiğini ortaya koymuştur. Yaşadığı çağa damgasını vurarak; «Bîrûnî Asrı» denmesine sebep olan zekâ hârikası bilgin, hayatının bu […]

Continue reading »

YANDI GÖNLÜM KÜLE DÖNDÜ!

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) 2008/1429 hac vakti. Kurban Bayramı’nın son demleri. Medine’den bir Peygamber âşığı aradı. Hicaz semâlarından yanık bir selâm esti. Bu selâmla gönlümün yangını daha bir alevlendi. Rûhum, Medine iklimine uçabilmek için çırpınmaya başladı. Seyran arzusuyla çırpındı, çırpındı. Uzak düşmüş ten kafesinden kurtulup da gidemeyen gönlümün hâli, diğer gidemeyenlerdeki gibi fokur fokur bir hasret çağlayanına dönüştü. Aktı, aktı, […]

Continue reading »

FAHR-İ KÂİNAT EFENDİMİZ

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Âlemlerin Efendisi! «Levlâke» mazharı! Sâyende indi insana cennet anahtarı! Mîraçla açtın ümmete ulvî semâları, Sen’dendir insanoğluna Cebrâilî kanat; Sonsuz salât-selâm Sana ey Fahr-i Kâinat! Cehlin avuçlarındaki taşlar selâmlıyor, Mazlumların gözündeki yaşlar selâmlıyor, Hicrette Sevr önündeki kuşlar selâmlıyor, Kurdun gönüller içre, muhabbetle saltanat, Sonsuz salât-selâm Sana ey Fahr-i Kâinat! Her çağ Sen’inle asr-ı saâdet yudumlasın, Her kul […]

Continue reading »

ŞÜKÜR

VAROĞLU (Mehmet Ali VAR) Beşeri topraktan var eden Rahmân’a şükür… Kur’ân’ına muhatap gören Yezdân’a şükür… Akıl, gönül, ruh ile kulunu ikmâl edip, Mahlûkata halîfe kılan, Deyyân’a şükür… Tabiatı emrine her dem mutî kılarak, Kullarına bahşeden, ulu Mennân’a şükür… Rasûlü’nü kendine en yakın dost ederek, Ümmetine verdiği, rehber Kur’ân’a şükür… Cehâletin karanlık sokağında kalmışken, Kalbimize nurlarla, dolan irfâna şükür… Susamış gönüllere, […]

Continue reading »

AŞK İNCİSİ

Yusuf DURSUN -İşitin ey yârenler Aşk bir güneşe benzer- Anladım ey yâren Yûnus, Aşk güneşe benzer imiş. Âşık olan, ateşlerde Yalın ayak gezer imiş. Esirgemez nimetini, Hak, dağıtır rahmetini; Âşıkların kısmetini, Âşıklara yazar imiş. Aşkmış, «her dem yeni doğan»; Bütün âlemlere sığan, Âşık gönüllere yağan, Mevlâ’dan bir nazar imiş. Kısmet eyleyince Hâlık, Aşk, yağarmış ılık ılık; Suyu fark eyleyen balık, […]

Continue reading »

EY NEBÎ!

Zahit GENÇ Şu ömrümde bir defa, görsem rüyada Sen’i, Gönül bahçem şenlenir, solmaz çiçekler açar. Bütün mü’minler kutlar Sen’i candan seveni, Sen’i seven gönüller, mutluluktan uçarlar. Dünya Sen’le nurlandı, hayat değer kazandı, «Âlemlere rahmetsin!» Ne güzelsin ey Nebî! Söylediğin her söze tüm ümmetin inandı, Sen’sin tüm âlemlerin yaratılış sebebi. İnsanlığa rehbersin ey Rabbimin Habîbi. Sen’i seven bahtiyar, sevmeyenler nasipsiz. Derdimize […]

Continue reading »

GEÇER

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) Her cemâlin isteyen giryân olur candan geçer… İstemez dünyâ vü ukbâ türlü imkândan geçer… Sanmayın âşık olanlar derbeder bîçâredir. Bî-Sütun’dan yol açar çölden ummandan geçer… Vahdetin sırrın çözen der: «Neyleyim ben kesreti?» Âh çekerken gözlerinden yaş döker kandan geçer… Cânı cânandan emânet vermez aslā kimseye, Terk eder fersûde cismin mülk-i sultandan geçer… Kûy-ı cânan menzil olmuş […]

Continue reading »

«GÜL» OLSUN

Servet YÜKSEL Bir hayalden ibaretmiş bu cihan, Öteleri hatırlatsın râyihan, Ey gönül sahibi özün gül olsun. Haddi aşanları zelil ederler, Sâdıkları sever, halil ederler, Ateşe atsalar közün gül olsun. Sükût meclisleri kurmuş erenler, Hâlden hâle girer kulak verenler, Sen bir şey söylersen sözün gül olsun. Ömür bitip sefer günü gelende, O îman nûrunu görsünler sende, Mezarda toprağın, tozun gül solsun. […]

Continue reading »
1 855 856 857 858 859 1.028