GAZEL

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) Dağınık saçları gördükçe gönül parçalanır… Yanağın rengine baktıkça o gül parçalanır… Çıkıversen salınıp bahçeye bin nâz ile sen; Hasedinden o güzel yüzdeki tül parçalanır!.. Dudağın rengi kızıl korda da yok kanda da yok; Onu bir görse kadehlerdeki mül parçalanır… Seni arzû edenin yolları dağlardan aşar; Bu sebepten yine sırtındaki çul parçalanır… Seferî’nin sana gönderdiği mektuplara bak: […]

Continue reading »

BU SEVDA

Servet YÜKSEL Her cefaya hazır mısın ey âşık? Eline düşeni üzer bu sevda. «Leylâ!» diye yalın ayak, baş açık, Dağlarda, çöllerde gezer bu sevda… Figanını gök kubbeye salsan da, Sevdiğini bazı bazı bulsan da, Taştan taşa çalar, katre olsan da, Dipsiz ummanlarda yüzer bu sevda… Bir cilve ki, zindanlara atarlar, Dîvâneler kervanına katarlar, Köle diye o kapıya satarlar, Cevheri olana […]

Continue reading »

YARATAN, BİLEN O’DUR

Mustafa Necati BURSALI “Gaybın anahtarları, Allâh’ın katındadır. Onları ancak O bilir. Karada, denizde ne varsa hepsini yine O bilir. Bir yaprak düşmez ve yerin karanlıkları içine bir tane girmez ki, O bilmesin. Yaş ve kuru her ne varsa hepsi açık bir kitaptadır.” (En’am, 59) Gizlenemez ne bir sır, ne de bir tuzak Hak’tan, Ancak kalbi mühürlü kimseler uzak Hak’tan!.. Karanlıkları […]

Continue reading »

HASRETİN

Sadettin KAPLAN Tutuştu bu akşam içimde yine, Yıllardır kavuran kordu hasretin… Ne zaman erecek elim eline, Tükendim beni çok yordu hasretin… Sermiştim gönlümü bastığın yere, Yıkıldım yaslandım, yorgun dünlere, Vuslat saatini gelmez günlere, Senin ellerinle kurdu hasretin… Arzular, emeller, hülyalar geçti, Gönlümden Şirinler, Leylâlar geçti, Başımdan bin türlü sevdalar geçti, İçimde dağ gibi durdu hasretin… Aşkın lisanıyla anlattım sana, Gönlümün […]

Continue reading »

PERVÂNEYİM BEN!..

Rıfat ARAZ Aşkın dergâhını var ettin canda; Zamandan el almış zamâneyim ben!.. Aşktan gayri ne var iki cihanda? Yandım aşk elinden pervâneyim ben!.. Bu aşkta himmet var, bu aşkta ikram; Konmuş aşk bağına bal alır ilham!.. Kaderin cilvesi her gün, her akşam; Nefsinde dağ söken merdâneyim ben!.. Gök kubbe rükûda, dağlar kıyamda; Edeple donanmış gül ihtimamda!.. Saf olmuş yüreğim girmiş […]

Continue reading »

KALDIK

NİYAZKÂR (Köksal CENGİZ) Bozuldu dünyada düzen bozuldu, Sonunda âhir-i zamana kaldık… Furkan unutuldu, küfür yazıldı, Galiba en zayıf îmana kaldık… Kardeş kardeş ile birlik olmadı, Şükürsüz kazançtan kese dolmadı, Türkümüz çığıran sazlar çalmadı, Elin gaydasıyla, kemana kaldık… Hanım ayrı hava, kız ayrı hava, Kavganın sebebi havayla cıva, Havada uçuşur tencere-tava, Arsız eşler ile yamana kaldık… Edepten töreden bî-haber gelin, Oğlun […]

Continue reading »

YAHYA KEMAL’İN GAZELİNİ TERBΑ

MÜRİD (Mustafa TAHRALI) Gülsitân-ı aşk nesîmi bûy-i cânandan geçer, Mâh-ı gurbet pâ-be-pâ meh-rûy-i cânandan geçer, Bir hıyâbandır ki hasret kûy-i cânandan geçer, Her geçen cânâna peyvest olmadan candan geçer. Tâ elestten yağdırır bârân-ı mestî ebr-i aşk, Bitmeyen hengâmesin, tâ haşre dek ey devr-i aşk, Cümle lezzetten lezîz iksîrsin ey zehr-i aşk, Zevki derdinden alan her rûh dermandan geçer. Aşk, râhın […]

Continue reading »

İKİ ŞEHİR

M. Faik GÜNGÖR İki şehir adı sordular benden. Biri Mekke biri Medine dedim. Güzel koku aldık dediler senden. Aynayı bir çevir kendine dedim. Onlar ki çilenin sefasındalar. Her türlü dostluğun vefasındalar. Tövbenin bilmem kaç defasındalar. Girmişler yokluğun bendine dedim. Dedikodu, fitne yeli estirir. İftira, günahsız başı kestirir. Nefs, göze haramı helâl gösterir. Düşme tuzağına, fendine dedim. Emîre itaat yorumsuz olsun. […]

Continue reading »

RÛYÂ ŞEHİR

Memduh CUMHUR Ecdâdın eski yurdunu çoktandır özlerim, Çoktan bu özleyişle geçer günlerim, yine Akşam serinliğinde dalıp gitti gözlerim, Rûyâda gittim içli Saraybosna şehrine Yükseldi bir minâreden engin ezan sesi Husrev Bey’in çiçekler içindeydi türbesi, Bir bir göründüler nicedir görmediklerim Her şey dönünce dört asır evvelki hâline. Çepçevre rûhumuzla donanmış mahalleler, Her duygumuzla girmişiz en kuytu semtine. Birden dağıldılar gülüşen nurlu […]

Continue reading »

GÜZ RÜZGÂRI

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Sonbaharın koynunda güneş bile eriyor. Sam yeli vurmuş gibi dökülüyor yapraklar. Kırılan dallar yine acı sesler veriyor, Kara kış gitmeyince yeşermiyor topraklar. Çiçekli bahçeleri nefesiyle kavuran, Gözlerini dikiyor, korkulu gözlerime, Heder olan yılları yüzümüze savuran, Pişmanlıklar dağ gibi çöküyor dizlerime. Güz rüzgârı doluyor göğsümün kafesine, Çamlıca tepeleri topluyor bulutları, Martılar, hüzün dolu dalgaların sesine, Çırpınarak içiyor sulardan […]

Continue reading »
1 854 855 856 857 858 1.002