Çocuk Eğitiminde «ÖDÜL» MÜ?!.

Aynur TUTKUN aytutkun@gmail.com Yetmişli, seksenli yıllarda çocuk olanlara hitap edecek bu yazım. Zira benim de çocukluğum o yıllara rastlar. Olabildiğince çocuktuk o zamanlar, fakat bir o kadar da sorumluluklarımızın farkındaydık değil mi? Paket taşlı sokaklarda oynadığımız tingolarla, sekseklerle, saklambaçlarla, yakalamaçlarla, ip atlamacalarla çocukluğumuzu doyasıya yaşadık. Babalarımız; «Nasıl kazanacağız?», annelerimiz; «Ne pişireceğiz?» diye düşünseler de, memleket terör belâsıyla, yoklukla yanıp kavrulsa […]

Continue reading »

TOPAL TİLKİ AVLANIYOR!

Handenur YÜKSEL İran’ın millî destanı Şeh-name’nin müellifi Firdevsî, 940 yılları civarında İran’ın Tus şehrine bağlı Taberan’da doğdu. Kaynaklarda asıl adının Ahmed yahut Hasan olduğu belirtilir. 980’li yıllarda ünlü Şehname’sini yazmaya başlayan Firdevsî’yi, bu işe kimin teşvik ettiği bilinmemektedir. 15-20 yıl süren uzun bir çalışmanın sonunda bu destanı tamamlayan Firdevsî, eserini zamanın kudretli hükümdarı Gazneli Mahmud’a takdim etti. Ancak, ünlü hükümdar […]

Continue reading »

Uhrevî Belde EYÜP VE YAHYA KEMAL BEYATLI

Dursun GÜRLEK Eski İstanbul dersiâmlarından ve kürsî vaizlerinden merhum Cemal ÖĞÜT Hocaefendinin «Meşhur Eyyûb Sultan» isimli kıymetli eserinde yer alan bir anekdottan öğrendiğimize göre; İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe Hazretlerinin bir gün ayağı ağrıyor. Kendisine tedavi için getirilen doktor: “–Ayağını uzat da bir muayene edelim, bakalım.” diyor. Mezhep imamımız olan o büyük zat, hemen yan tarafa dönerek ve arkasını doktora çevirerek: […]

Continue reading »

Sütçü İmam DİRENİŞİN FİTİLİNİ NASIL ATEŞLEDİ?

Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com Maraş’ın işgali sırasında milletin namusuna uzanan kirli eli, çelik bileğiyle kıran; îmanından kaynaklanan cesur yüreğiyle düşmana ilk kurşunu atan; bu kahramanca davranışla direnişin fitilini ateşleyen Sütçü İmam, 1878 yılında Maraş’ın Fevzi Paşa Mahallesi’nde doğdu. Asıl adı Ali olan bu yiğit vatan evlâdı bir yandan Uzunoluk Semti’nde süt satarak geçimini sağlarken, diğer yandan fahrî olarak eski adı Bektûtiye […]

Continue reading »

Ecdadın Eskiyi ve Yeniyi MEZCEDİCİ RÛH VE ANLAYIŞI

Aydın TALAY aydintalay@gmail.com Hiç dikkat ettiniz mi? Özellikle son çeyrek asırdır çok menfî bir uygulama var. Bir evlât babasının kurduğu işletmenin başına geçtiği veya yüksek idarî makamlara yeni biri tayin edildiği zaman her şey sil baştan edilir. Mobilyadan halıya, odanın boyasından tarihî hâtıralara kadar her şey değiştirilir ve bundan çalışanlar da nasibini alır. İster sivil, ister askerî kesimde bu fakir […]

Continue reading »

TÜRKLERİN İSLÂMİYET’E GİRİŞİ

Ahmet MERAL ahmetmeral@yuzaki.com Araştırmalar Türklerin İs-lâmiyet’ten önceki dinlerinde kalan grupların tarih sahnesinden silindiklerini veya asimile olduklarını göstermektedir. Türklerin İslâmiyet ile tanışmaları Emevî ordularının Mâverâünnehir’e girmesinden sonra olmuştur. Kısacası VIII. ve X. yüzyıllar arasında kalan zaman dilimi, Türklerin İslâmiyet’e giriş yıllarıdır. Halîfe Ömer bin Abdülaziz, Emevî kumandanı Kuteybe bin Müslim’in askerî hâkimiyet kurduğu Türk yurtlarında İslâm fidanının yetişmesi için çok büyük […]

Continue reading »

MAHCÛBUM YÂ RASÛLÂLLAH!

Evvelden mübarek topraklara gidiş aylarca sürerdi. Aşk kervanları yolda yana yana pişer ve huzûr-i Rasûlullâh’a öyle çıkarlardı. Bizler ise, uçakla çok kısa bir zamanda kendimizi O’nun eşiğinde buluyoruz. Hasretiyle bütün bütün yanamadan, pişemeden… O’nun bizden beklediklerini hazırlayamadan… Bu seneki Ramazân-ı şerifte bu gerçeği derinden hissederek O’nun mübarek eşiğinde ancak itiraf-ı acz edebildim. SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Görenle görüştüğün mübârek eşiğine, […]

Continue reading »

GELİR…

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Baş eğmeziz edâniye dünyâ-yı dûn için Allâh’adır tevekkülümüz, îtimâdımız. (Bâkî) Haç saplanan şu toprağa gökten hilâl gelir… Dâvûd’u susturanlara bin bir Bilâl gelir… Bambaşka bir geliş ki bu, simyâyı andırır, Toprak vatan olur, göğe bir başka hâl gelir. Hakkāniyet ki şöyle dedirtir Bizanslıya; «Türk gelsin aksi hâlde haşin kardinal gelir!» Efsâne sanma ey çocuk! Ah sen […]

Continue reading »

ANADOLU İKİ CİHAN DÂVÂSI

Yusuf DURSUN I Mor dağların doruğunu süsleyen, Çayır benim, çimen benim, çiy benim… Dost içende cemrelerce yücelen, Ocak benim, demlik benim, çay benim… Rûhumdan beslenir aşkın gözesi, Bu sevdalar bana gönül rızâsı, Yüzyıllar boyunca tarih yazası, Düğün benim, dernek benim, toy benim… Yel olmuşum al yanağa değmişim, Gonca olmuş bal dudağa sığmışım, Gül şafakla yarınlara doğmuşum, Güneş benim, yıldız benim, […]

Continue reading »

OLMAK GEREK

VAROĞLU (Mehmet Ali VAR) Hayatta her olaydan; bir, ibret almak gerek, Meyveli ağaç gibi, «baş önde» olmak gerek. Sakınıp kem tamahtan, malına şükrederek, Fakirin yardımına, rikkatle dalmak gerek. Maske olur yüzlerde, içte durur alaca, İnsanın içi-dışı, hep aynı kalmak gerek. Kavil edince bir kez, kesin uymalı vâde, Buluşma mekânına, sevgiyle gelmek gerek. Hata ederse kişi, şayet bir kez yanılıp, Gözyaşıyla […]

Continue reading »
1 853 854 855 856 857 1.002