Îman ve İsyan Şairi MEHMED ÂKİF

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ

ahsevgi@selcuk.edu.tr

Mithat Cemal, Âkif’i «îman ve isyan» şairi olarak niteler. «SAFAHAT» incelendiğinde bunun yerinde bir tespit olduğu görülecektir. Mehmed Âkif bir taraftan milletin mâkus talihine isyan ederken diğer taraftan da onun bir gün muhakkak kurtulacağına yürekten inanıyordu.

Âkif’in hayatı, felâketlerin üst üste yaşandığı bir döneme rastlar. Koca bir imparatorluğun çöküşü… Ecdat kanıyla yoğrulan toprakların bir bir elden çıkışı… Siyasî çekişmeler yüzünden memleketin içine düştüğü kargaşa… Ve nihayet cehalet ve ümitsizlik… İşte Âkif böyle bir ortamda devreye girerek camide, sokakta, meydanlarda, gazete ve dergi sayfalarında bu kötü gidişata isyan etmiş çözüm yolları bulabilmek için çırpınmıştır.

Mithat Cemal, Âkif için:

“Hayatının fârikası isyandır.” dedikten sonra şunları ilâve eder. “Yalnız, dediğim gibi, çocukken kendisine «haksızlığa katlanmak» temrinleri yaptırılmamış olacak ki haksızlığı bir türlü havsalası almıyordu. Bu fena terbiyeden âsî bir şair çıktı.”

İyi ki Âkif’e küçükken «haksızlığa katlanma» egzersizi yaptırılmamış. Aksi hâlde o, aşağıdaki isyankâr ifadeleri söyleyebilir miydi?

Zulmü alkışlayamam, zâlimi aslâ sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle.
Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum?
Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım?
Çiğnerim, çiğnenirim, Hakk’ı tutar kaldırırım.

Bu arada hemen şunu belirtelim ki Âkif’in isyanı herhangi bir anarşist yahut devlet düşmanının isyanından farklıdır. Âkif’in isyanı îmanının eseridir ve «iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak» prensibine dayanır. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değil midir?..

Bunun içindir ki Âkif, bir taraftan yapılan yanlışlıklara karşı çıkarken diğer taraftan da yapılması gerekenleri ortaya koyuyordu. Yani o, hastalığı teşhisle yetinmiyor, tedavî yollarını da gösteriyordu. Hattâ hastalığın iyileşeceğine dair inancını da her vesile ile dile getiriyordu. O, en buhranlı dönemimizde çıkıp da:

Ey benim her taşı bir mâbed-i îmân yurdum,
Seni er-geç bana bir gün verecek mâbûdum.

diye haykırmamış olsaydı Mehmetçik gözünü kırpmadan ölüme nasıl koşabilirdi?..

Îman büyük bir güçtür. Hiçbir kuvvet ona karşı koyamaz. İnsan bir şeyi başaracağına inandı mı bütün engelleri aşar, onu yolundan alıkoyamazsınız. Yani kişinin en büyük enerji kaynağıdır îman… Zaten îmanın olmadığı yerde insan yoktur.

Nitekim Âkif de;

Îmândır o cevher ki, İlâhî, ne büyüktür!
Îmansız olan paslı yürek sînede yüktür.

der.

Evet, Mehmed Âkif «Îmân ve isyan» şairidir.

O, en sıkıntılı günlerimizde haksızlıklara isyan ederek;

Mâdâm ki Hakk’ın bize vâdettiği haktır;
Şarkın ezelî fecri yakındır, doğacaktır!

inancını halkımıza aşılamamış olsaydı emperyalist güçlere karşı verdiğimiz «istiklâl mücadelesi»ni kazanmamız sanırım biraz zor olurdu… Mehmed Âkif’i, ölümünün 72. yıldönümünde rahmetle anıyoruz. Rûhu şâd olsun!..