Sultan Hamid’in Mazlum Yetîmi ÂH FİLİSTİN…

MECNUN (İbrahim Hakkı UZUN)

Âh Filistin, kanayan bağrına suskun kalınır,
Mazlumun hakkı alınmaz mı ki, elbet alınır!

Akıyor gözyaşımız, dinmedi mazlûma zulüm,
Haftalardır sürüyor, kol geziyor orda ölüm!

Yapılan zulmü ne vicdan ne de idrâk alıyor?
Nasıl anlatmalı bilmem, bunu nakletmesi zor!

Önce bir gerçeği serdetmeli insaflı göze,
Gazze, Sultan Hamid’in nazlı yetîmiydi bize…

O Yahûdî ise tehcîr edilir, hor bakılır,
O Yahûdî, Katolikler tarafından yakılır!*

Şanlı ecdat, yakılırken o Yahûdî nâçâr,
Kurtarır merhametinden, ona dünyâyı açar.

Lâkin onlarda bulunmaz ki vefâ hissi biraz,
Bu sebepten o, yetim Gazze kanından doymaz!

Vurulur câmi, okul, ev, küçücük yavru bile!
Gözü dönmüşlüğe ibret bu olur, hâli ile!

Nerde vicdan? Yakıyor her yeri Nemrutça her an!
Bu rezil vahşeti, aslā yapamaz insan olan!

Öldüren, zırha bürünmüş; ölü, kundakta bebek,
Son verin zulmete artık, daha kaç can sönecek!

Müslüman kardeşimin ülkesi kor kor yanıyor!
Sahte yüzler ise mazlûmu zulümkâr sanıyor!

Gecenin üstüne zulmün yağıyor bombaları,
Yaşıyor son demi alçak, yaşıyor sonbaharı!

Dengesiz güç ne için, kim seni tahrîk etti?
Geçtin iblîsi ki, şeytan seni tebrîk etti!

Sen ki, «hakkım» diyerek yakmadasın bir yurdu,
Sen ki geçtin düpedüz yırtıcılıktan, kurdu!

Buna âlem bile isyân ederek etti nidâ!
Üstte biz, toprağın altında da ağlar şühedâ!

Kimi elsiz ve ayaksız, kimi insan gözsüz,
Yaptığın «soykırım» elbet, sorulur ey yüzsüz!

Bir karış toprağı kalbûra çevirdin yakarak,
Çok görüp râhatı sen, korku salarsın, ancak!

Şunu bil, Müslüman insanda şeref, cânı fedâ,
Sen ne zaman fitneye dalsan, onu söndürdü Hudâ!

Döktüğün kan dile gelmez boğulursun bir gün!
İki dünyâda da «zâlim» tanınırsın her gün!

Kim demiş, güçsüzü dâim yenecek güçlü olan,
Öyle olsaydı Bedir, târihe geçmezdi o an!

Ulu Allâh’a açılmış nice el var yakaran,
Hepsi birden şu niyâz içre ki; «Bitsin hüsran!»

Müslümanlar üzülür sâde, gönüller mahzûn,
Yüce Allâh’a sığınmış, şunu söyler Mecnûn:

Yâ Mucîb, sevgilinin hatrı için zulmü bitir,
Şu gönüllerde yanan mâtemi artık dindir!..

Vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün
(fâilâtün) (fa’lün)

*İspanyada, Katolikler tarafından zulmedilen ve sonuçta ateşe atılarak yakılan Yahudiler, Velî Bâyezid Han idaresindeki Osmanlı’nın himayesini istemiş ve 1492 senesinde on binlercesi İstanbul’a getirilmiştir.
Osmanlı’daki halk ise zulme uğrayan bu kimselere Müslümanlığının bir göstergesi olarak şefkatle kucak açmış ve kendilerine yardımcı olmuştur.