ERZURUM GÖZELLEMESİ

Mehmed ASLAN

Görüm bakım görmüş her yeri Hak’tan
Dünyanın incisi, gözü Erzurum!
Türlü ıtır saçar taştan-topraktan;
Cennet-i Âlâ’nın özü Erzurum!

Zirveler bekçidir solu-sağına;
Emniyet hâkimdir her bucağına;
Döndürdü düşmanı çakıl çığına;
Palandöken gibi gazi Erzurum!

Türlü cümbüş verir her manzaraya;
Renk renk atlas biçer dağa-dereye.
Nurlu nakış vurur Hak’tan yöreye:
Semâlardan inmiş terzi Erzurum!

Erzurum’da gelir damağım tada,
Nimeti şirindir hadden ziyade!
Tekçe gönül mülkü varmış dünyada;
Tersi Erzurum’dur düzü Erzurum!

Her taşı hünerin canlı tarihi!
Vatan sevdasının şanlı tarihi!
Her karış toprağın kanlı tarihi!
Tarihle yoğrulan yazı Erzurum!

Amuddur, şeşperdir, ılgazdır dağlar!
Kuşkonmaz kaledir, sal-buzdur dağlar!..
Kılıçtır, kalkandır, topuzdur dağlar,
Yiğitlerin yenilmezi Erzurum!

Bu kutlu mekâna Türk’ün çok borcu!
Yüce zirveleri, göklerin burcu!
Gönüller mîracı, sultanlar tâcı!
Omuzunda taşır arzı Erzurum!

Olur deresine pervane menem!
Her çiçeği melek, her gülü sanem!
Her yâda geldikçe tutuşur sînem;
Bağrımın sönmeyen közü Erzurum!

Erzurum başa baş dünyanın görkü!
Hemen gerçekleşir arzusu, erki!..
Muhabbetle çınlar her dağı türkü:
Tohum gibi eker sözü Erzurum!

Bakma ki; yıl boyu kurtulmaz kıştan,
Ne hüner dilersen, dile dadaştan!
Taş sıkıp çıkarır ekmeğin taştan!
Yiğitçe hayatın tarzı Erzurum!

Yeraltı şehirdi her tabya burda:
Göz-kulak olurdu yer alttan yurda!
Demedi intikam kalsın gâvurda;
Korudu namusu, ırzı Erzurum!

Toprak şiirleşir, taş şiirleşir!
Kartal, kanadıyla gökleri eşir!
Topraktan daha çok gökte yerleşir:
Semâvî sanatın feyzi Erzurum!

Bir cennet âlemi yaşanır burda;
Melek kanatlıdır yâren de, yâr da!
Kevserin menbaı Dumlupınar’da!
Arş’a kürsü bir yeryüzü Erzurum!

Prof. Dr. Alpaslan CEYLAN Beyin, şair Memmed ASLAN’ın şiiri vesilesiyle kaleme aldığı, şiire dair görüşleridir:
Aziz Memmed ASLAN Ağabeyim,
Salih Bey aracılığı ile «Erzurum Güzellemesi»ni aldık… Çok teşekkür ederiz. Bu güzel şiirin, bütün Erzurumluların gönlünde yer edeceğinden eminim, yüreğinize sağlık.
Modernite, hayat gibi şiirde de kayıtları berhavâ etti. Hâlbuki mehâbet, varlığının çoğunu kāidelere medyun. Her devletin protokolü var, çünkü saygı doğururlar. Şiir dünyası eskiden kendine has protokolleriyle bir mehâbet sahibiydi. Girmek isteyenler, ellerini-kollarını sallayarak giremezlerdi. Ellerinde ilim, kabiliyet ve irfan gibi bir davetiye olmalıydı. Öyle bir muradı olan hafif bir çekingenlik duyardı. Korkardı. Bir saray gibiydi o.
Ulu bir hakanın diyarı gibi. Modernite, hayatın mehâbetini öldürdüğü gibi şiirin de mehâbetini bizde yerle bir etti. Sınırlarını kaldırarak onu avâma açtı ve avamlaştırdı. Eskiden seçkindi ama sınıfçı değildi. Aristokratlar doğuştan onda bir hakka mâlik değillerdi ama avamdan biri ona dâhil olmak istedi mi, cehdiyle kendini havaslaştırmalıydı.
Serbestlikle şiir umuma açıldı. Yani niteliklerini kaybetti. Altyapısını yitiren, gümrah pınarlarından olan ve onu ayakta tutan vezin ve kafiye gibi ziynetlerinden olan şiir bugün yara-bere içerisinde. İdeoloji baltası modernite canavarının eliyle şiirin canına okudu ve okuyor. Gür çıkan ses, haklı olduğunu sanıyor. Hiçbir itiraza tahammül etmek istemiyor. Her cümleye dudak büküyor. Deryadaki nazarlarını başka yöne çevirmiyor.
Hüküm bugün onun. Kadîmi devirmesi onda bir kibir de oluşturmuş. Mülkün eski sahibi ise, işgal altındaki bir kaleyi andırıyor. Gedikler açılmış her tarafında. Veya avcılardan kaçan bir hayvan gibi… Kanlar akıyor vücudundan. Hülâsâ şiirimiz hayatımız gibi; yaralı.
Tekrar teşekkür eder… Ellerinizden öperim. Erzurum’dan bâkî selâmlar sunarım.
Prof. Dr. Alpaslan CEYLAN
Erzurum Güneş Vakfı
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Tarih Bölümü Başkanı
Memmed ASLAN