BEKLENEN MİSAFİR

Sadettin KAPLAN sadettinkaplan@gmail.com Nicedir bekliyorduk yolunu. Ziyaretlerin hep haberlidir. En az iki ay önceden hanemizi onurlandıracağını biliriz. Ona göre hazırlanırız. Tehirsiz gelirsin; asla gelişini ertelemez, ziyaretini bir gün bile öne almazsın… Seni konuk etmek en yüce onurdur fakirhanemizde… Bizden öncekiler için onurdu, bizim için onurdur, bizden sonrakiler için onurdur… İblisin tahammülümüze çaldığı isyan karasını, ferâsetimizin loş dehlizlerini, merhametin gittikçe daralan […]

Continue reading »

Türk Dilinin Babası ALİ ŞİR NEVÂYÎ’DEN NÜKTELER

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK noztoprak@marmara.edu.tr Türk dilinin büyük şairlerinden biri sayılan Lutfî,1 Nevâyî’nin (öl. 1501) yeni yeni kendini göstermeye başladığı bir sırada yanına gelerek ondan bir gazel okumasını rica etti. Nevâyî de matla‘ beyti; Ârızın yapgaç közümdin saçılur her lâhze yaş Böyle kim peydâ bolur yulduz nihân balgaç kuyaş şeklinde olan gazelini okudu. Gazeli dinleyen Lutfî hayrete düştü ve; “Vallahi […]

Continue reading »

YAZIKLAR OLSUN SANA!

Ayla AĞABEGÜM aylaagabegum@hotmail.com Bir dost; “Sıcaklarda fazla yorulma, Ramazân’a hazırlan!” demişti. Yalnız vücudumu değil, rûhumu da hazırlamalıydım. Mutasavvıfların eserlerini ve onlardan seçilmiş sözleri okurken, üzerinde düşünmeliyim. Eksiklerimi, yanlışlarımı bulmaya çalışmalıyım. Çocukluğumda tanıdığım insanları düşünürken; «Neden onları iyi insanlar olarak hatırlıyorum» diye soruyorum. Sonra devrimize dönüyorum; okudukları kitapları, dergileri, dinledikleri sohbetleri, katıldıkları dersleri hatırlarken dünyaya olan aşırı bağlılıkları beni ürkütüyor. Abdülk?dir […]

Continue reading »

Osman Kemâlî Efendi ve MEHMED ÂKİF’İN GÖZYAŞLARI

Dursun GÜRLEK dursun.gurlek@mynet.com Mimar Sinan’ın çıraklık eserim dediği Şehzâde Câmii’nin bitişiğinde yer alan medreselerden birinin adı; «Âmâlar Medresesi» idi. Kanunî Sultan Süleyman zamanında gözleri görmeyenler için vakfedilen bu medresede vakfiye gereğince âmâlar yiyip, içiyorlar ve diğer birtakım ihtiyaçlarını gideriyorlardı. Son zamanlarda vakfın şartlarına uyulmadığı için bu zavallı insanlar mağdur duruma düşmüşlerdi. Yıllar hem de yüz yıllar sonra yine âmâ bir […]

Continue reading »

MERHAMET

Hadi ÖNAL hadional@mynet.com Rahmân ve Rahîm, yüce Allâh’ın Kur’ân-ı Kerim’de en fazla geçen adlarındandır. Rahmân, acıma ve şefkati fazla olan; Rahîm bütün yaratıkları esirgeyen, bağışlayan, şefkat ve merhamet edendir. Merhamet; her iki adın da dokusunda yer alan, Yaratan’ın yaratılana en büyük hediyesi, yaratılanın da başta gelen ihtiyacıdır. Merhamet; sevgidir, şefkattir, acımadır, esirgemedir, korumadır. «Merhametlilerin en merhametlisi» olan Allah, ismi ile […]

Continue reading »

Aldatan Çok da; İFLÂH OLAN YOK!

Ahmet ZİYLAN Sene 1958. Yirmi üç yaşındaydım. Askerden yeni gelmiştim. Ismarlama ayakkabı yaparak geçimimizi sağlıyorduk. İşler pek tatlı değil. Ödeyen oluyor, ödemeyen oluyor. Bayrama yakın günler, babamın arkadaşının kardeşi, benden on beş yaş kadar büyük Bahattin DERTLİ adında biri geldi. Bir oğluna, bir kızına ayakkabı sipariş etti. Biri 33, diğeri 30 liradan 63 lira tutuyor. Âdetimiz kaparo alırız, onu da […]

Continue reading »

«RAHMET» YAĞIYOR ÜZERİMİZE!

Aynur TUTKUN aytutkun@gmail.com Evimizin senelik temizliğini yaptık mı hanımlar? Yataklar-yorganlar havalandırıldı; mutfak dolapları silindi; gardıroplardaki çamaşırlar elden geçip, ayıklandı mı? Gerekli idiyse boya-badana işleri de olmuştur herhâlde! Ya siz beyler, arabanızın yıllık bakımını yaptırdınız mı? Kaportasının olmasa da motorunun bakımı, yağ değişimi ilh. önemlidir sanırım? Aman ha boş vermeyin, kim bilir nerelere ne canlar taşıyorsunuz! Ya siz gençler! Defterlerinizi, kitaplarınızı, […]

Continue reading »

BELÂYI DEĞİL, RIZÂYI İSTE!

Handenur YÜKSEL 1318’de Buhârâ yakınlarında bir köyde dünyaya gelen Bahâeddin Nakşibend, daha üç günlük bir bebek iken, dedesinin mürşidi Muhammed Semmâsî tarafından mânevî evlât kabul edildi. Küçük Bahâeddin; Semmâsî Hazretleri tarafından, mürîdi Emir Külâl’in yanına verilerek onun terbiyesinde yetişti. Nakşibend, uzun yıllar süren çok yönlü müridlik devresini tamamladıktan sonra, doğduğu köye giderek hizmete başladı. İkisi hac için olmak üzere Buhârâ’dan […]

Continue reading »

Osmanlı’yı Mâzîdeki Kudretine Kavuşturan Kahraman FÂZIL AHMED PAŞA

Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com GİRİT’E BEZİRGÂNLIĞA GELMEDİK! Köprülü Mehmed Paşa’nın büyük oğlu Fâzıl Ahmed Paşa, 1635 yılında Vezirköprü’de doğdu; babası tahsil görmemiş, tecrübe mektebinde yetişmiş bir devlet adamıydı. Fakat oğlunun genç yaşta ilim ve irfan sahibi olmasını istediğinden; daha yedi yaşında iken, onu İstanbul’a getirtip medrese eğitimine başlattı. Ahmed; tanınmış ilim adamlarından ders gördü, çalıştı, çabaladı ve kısa zamanda büyük gelişme […]

Continue reading »

Mâzîde Kalan Tatlı Bir Hâtıra OSMANLI

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com 4 atlıdan, 6 yıl şanla-şerefle hüküm süren bir cihan devleti çıkarmanın sırrı nedir? Osmanlı, başlangıçta «zor»a tâlip olmuştur. Mefkûresini «nizâm-ı âlem» üzerine oturtarak, «Çöle İnen Nûr»u hâle hâle dünyaya yaymıştır. Bu cümleden olarak; Osman Gazi; “Bizim dâvâmız kuru bir cihangirlik dâvâsı değildir; «i‘lâ-yı kelimetullah»tır.” diyerek, bu esası, kendinden sonrasına vasiyet olarak bırakmıştır. “İslâm tarihinin, sahâbe devrinden […]

Continue reading »
1 831 832 833 834 835 1.028