Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’ın TAKVÂ HASSÂSİYETİ

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-; Irak’a İslâm ordusunu gönderip, kısa zamanda Allah Teâlâ’nın yardımıyla zafer kazandılar. Sağ sâlim ve ganîmetlerle döndüler. Hazret-i Ömer’in huzûruna vardıklarında halîfe, İslâm ordusuna hiç bakmadı. «Ne yaptınız?» diye sual bile sormadı. Halîfe’nin bu muamelesi, ashâb-ı güzîne çok ağır geldi. Hazret-i Ömer’in oğlu Abdullâh’ı mescidde görüp Halîfe’nin onlara karşı alâkasızlığından şikâyet ettiler. Hazret-i […]

Continue reading »

HAKKI SÖYLEYEN DİL OLABİLMEK

YAZAR : Hayrettin DURMUŞ hayrettindurmus@gmail.com Yüreklerimiz buz tuttu, kaskatı. Merhamet dersen bize uzak, çöl gibi, kardeşliğimizden haber sorarsan birbirimize olduk el gibi. Her şeyin «bir insanı sevmekle» başladığını unuttuk. Balıklar gibi yüzer, kuşlar gibi uçarken, kardeşçe yaşamaya hasret kaldık. Kâinattaki her şey avazı çıktığı kadar birliğe çağırır, vahdeti ünlerken… «Ölüm Allâh’ın emri» der kabulleniriz de ayrılığa bir türlü alışamayız. Dereler, […]

Continue reading »

İçtimâî Dertlerimizin Devâsı; MEDÎNE-İ MÜNEVVERE HUZURU

YAZAR : B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Mübârek hac mevsiminin ardından, umre mevsimi başladı; Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere, dünyanın her tarafından akın akın ziyaretçilerle dolup taşıyor. Birçoğu maddî ve bedenî yetersizlikleri aşıp, sadece Allah Teâlâ’nın ve Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in aşkıyla bu mübârek beldelere gelebilen insanlar, mâşûka kavuşmanın huzuru ile dolular. Bu mübârek beldelerde Allah Teâlâ ve Rasûlü -sallâllâhu […]

Continue reading »

ÖFKELİ ÖMER

YAZAR : Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr İslâm güneşi her geçen gün daha fazla aydınlatıyor, karanlık kuytulara varıncaya kadar uzanıyordu. Aydınlığı sevmeyen karanlık düşünceli insanlar; İslâm nûruna sırtlarını çevirmişler, karanlıklar içinde bocalayıp duruyorlardı. Diğer yandan da, İslâm nûrunu söndürmek için sürekli yeni usuller geliştiriyorlardı. Peygamberimiz -aleyhisselâm- başta olmak üzere bütün sahâbîler; yolunu kaybeden insanlığın kurtuluşu için, canla başla çalışıyorlardı. Buna rağmen, nasipsiz […]

Continue reading »

NÂBÎ’DEN İKİ ESER

YAZAR : Yusuf ÖZBEY y-ozbey@hotmail.com (İKİNCİ) «ZEYL-İ SİYER-İ VEYSλ 17. asır klâsik Türk edebiyatının en önemli sîmâlarından biri olan Nâbî; günümüze kadar yapılan akademik çalışmaların çoğunluğunda, şairlik yönüyle ele alınmıştır. Nâbî; eserlerinde nâsirlik ve münşîliğini göstermek için Münşeât’ın yanı sıra Siyer-i Veysî’ye iki zeyl1 de yazmıştır. Nâbî; mutlu bir hayata sahip olduğu bir zamanda, Veysî’nin Bedir Savaşı’na kadar yazılmış Siyer’ini […]

Continue reading »

İŞİNİ SEVMEK ve HAK’TAN RÂZI OLMAK…

YAZAR : Ahmet ZİYLAN İşinde kabiliyetli, iyi iş yapan bir meslektaşıma uğramıştım. İşlerden şikâyet etmeye başladı. Mesleğinden bıkmış gibi ifadeler kullandı. Hâlbuki işini seven bir insandı. Hemen aklıma geldi ve sordum: “–Sen bu aralar çok kârlı bir arsa işi filân mı yaptın?” “–Evet, nereden anladın?” dedi. Anlattı. Arkadaşları; «Bir arsa alacağız, gücümüz yetmiyor, sen de ortak ol da alalım.» demişler. […]

Continue reading »

NİCEYE BİR BU KÖTÜ İŞLER?

YAZAR : Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com Dünya hepimizi tedirgin eden ve giderek artan şiddet olayları ile karşı karşıya. Günümüz insanı; artık kendisini gündelik işlere adamış, kendi öz yapısından kopmuş, ilişkilerine, dünyaya ve hayata karşı yabancılaşmış durumda. Yani; «Ben kimim?», «Hayatımın gayesi nedir?» gibi temel sorulara bile cevap veremiyor. Akıl, ahlâk ve mâneviyatını kaybetmiş olan bu insan; varlık oluşumunun alt […]

Continue reading »

Hayat Yolculuğunda UNUTAMADIĞIM KARELER -13-

YAZAR : Mehmet MENCET BASİT ZANNEDİLEREK DÜŞÜLEN BÜYÜK FÂCİALAR Bir kıssa vardır: “Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş. Keyfi yerinde olan şeytan, sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ve ineğini sağan genç bir kadını uzaktan izlemiş. Şeytan; kadını epeyce izledikten sonra, yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş. Buzağı bu, az ötede annesinin sütünün […]

Continue reading »

ACIYI EN İYİ «ANA»LAR ANLAR

YAZAR : Raif KOÇAK raifkocak@gmail.com Anacığım; erken göçtün dünyadan… Sen gideli koskoca yirmi yıl olmuş, yeni fark ettim. Ama hem yerin, hem de yaran hâlâ belli. Bilir misin? Koca adam olduk! Evlât sahibi olduk ama birisi yanımda; «Anne!» deyince içimde bir tufan kopuyor anne… Bazen düşünüyorum, içim acısa da, dilim söylemeye gitmese de; «İyi ki erken gitmişsin.» diyorum anne. Böyle […]

Continue reading »

ESKİ BİR SARIK

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Nakşibendî şeyhlerinden Ubeydullah Ahrâr -kuddise sirruhû-, 1404’te Taşkent’te doğdu. Nakşibendî geleneğinde Hâce-i Ahrâr diye tanınır. Çocukluğunda hem mektebe devam etti, hem de ziraatla uğraşan babasına yardımcı oldu. Yirmi iki yaşına geldiğinde ilim tahsili için Semerkant’a gitti. 1431’de Nakşibendî şeyhi Ya‘kûb-i Çerhî -kuddise sirruhû-’ya intisâb etti ve şeyhinden hilâfet alarak Herat’a döndü. Yâkûb-i Çerhî -kuddise […]

Continue reading »
1 480 481 482 483 484 1.015