ÂHİRET POTASINDA

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Türkiye’de altın ithalâtı şimdiki gibi serbest değildi bir zamanlar… 1979 ile 1983 yılları arasında altın ithalât yasağı vardı. Kuyumcuların da yeni ürün yapmak için, hurda altına ihtiyacı oluyordu. Müşteriden gelen hurda altınlar; küpe, yüzük, bilezik, kolye vb… ne varsa bir pota içerisinde eritilip külçe hâline getiriliyor ve İstanbul’a Kapalıçarşı’ya yeni imalât için götürülüyordu. Babamızın kuyumculuk ve sarraflık […]

Continue reading »

BİRİNCİ ÖNCELİĞİNİZ NEDİR?

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Ahmet Amca konuşkan ve bir o kadar da şakacıydı. Kendisi sabah erken çıkar; gençlerin olduğu parklara, halı sahalara özellikle gider, onları saatlerce seyrederdi. Onu tanıdıkları için kendisine takılır, hattâ birçokları gelir onunla istişâre ederdi. Ahmet Amcamız her zamanki gibi yine takım elbisesini giymiş, kravatını takmış ve yaşlı olmasına rağmen baston kullanmadan dik bir şekilde yürüyerek en yakınındaki […]

Continue reading »

VATAN CADDESİ’NDEKİ ÇÖPÇÜ

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Sabah yürüyüşü için sabah namazı öncesi -bazen de namaz sonrası- Vatan Caddesi’nin başından sonuna kadar yürürüm. Yani Fatih-Emniyet metro girişinden, Ulubatlı metro girişine kadar gidiş geliş toplam 2 kilometre yapıyor. Dolayısıyla iki tur attığım zaman yaklaşık 35 dakikada 4 kilometre yürümüş oluyorum. Hemen hemen her gün aynı saatlerde çıkarım ve aynı saatlerde de eve geri dönerim. Yürürken […]

Continue reading »

AKBABA HİKÂYESİ

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Yaşlı akbaba; yemeğini yemiş, keyif kahvesini içiyordu. Hikâye bu; niye içmesin ki, değil mi? Neyse, tam keyif kahvesini içerken; oradan geçen insanoğlu kendi kendine söyleniyordu. Kızıyor, bağırıyor, çağırıyor bir şeyler diyordu. Yaşlı akbaba; “–Hey insanoğlu! Hayırdır ne oldu? Gel hele biraz soluklan.” dedi.
İnsanoğlu, sesin geldiği tarafa baktı ve şaşırdı. Kocaman bir akbaba ayak ayak üstüne atmış, keyifle […]

Continue reading »

ELİM, NİYE TAVUK ETİ KOKUYOR?

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Mükremin Bey; düzenli olarak, sabah kalktığında, İstanbul Vatan Caddesi’nde yürürdü. Ramazan dolayısıyla, yürüyüşlerini sabah namazı sonrası yapmaya başlamıştı. Sulukule surlarına doğru geldiğinde; surların iç kısmında, kenarda, daha üç-dört günlük olan yavru köpekleri gördü. Aç oldukları belliydi. Anneleri de biraz ileride âdeta yalvaran gözlerle bakıyordu. Hiç vakit kaybetmedi, yürüyerek geri döndü ve Malta Çarşısı’na çıktı. Vakit erken olduğu […]

Continue reading »

DİBEK TAŞINDA DÖVÜLEN NE?

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Kaç gündür canı sıkkındı; şöyle sessiz, sakin bir yere gidip bayram tatilini öyle değerlendirmeyi düşündü. Şehirden, yakınlarından kaçmak istiyordu. Kafasının içi o kadar doluydu ki; eşine, çocuklarına, işine derken herkese yetişmeye çalışıyor ama kendisine zaman ayıramıyordu. Üstelik hiç kimse de memnun olmuyor, hep daha fazlasını istiyorlardı. Arabaya bindi ve tek başına şehrin dışına doğru sürdü arabayı. Nereye […]

Continue reading »

UZAKTAN KUMANDALI ARABA

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Remzi Bey, emekliliğin tadını çıkarıyordu. Uzun yıllar çalışmış nihayet emekli olmuştu. Öyle ya biraz da gezip, tozsundu canım. Artık torunları da vardı, onlarla daha çok vakit geçirmeyi plânlıyordu. İşte bu düşüncelerle Fatih’ten kalktı Eminönü’ne doğru yürümeye başladı. Orada Tahtakale’ye uğrayacak, torununa oyuncak alacaktı. Hem de gezmiş olurdu fena mı? Tahtakale’ye gelince kafası karıştı, her tarafta bir bağırış […]

Continue reading »

SÂLİH PEYGAMBER’İN DEVESİNİ BİZ DE KESTİK…

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Gençlerle yaptığımız İstanbul gezilerinden çok güzel hikâyeler çıkıyor. Gençlerimiz İstanbul’a sahip çıktıkça, inşâallah bu tarihî eserler daha nice yıllar ayakta kalır. İstanbul’u seven meraklı gençlerimizle Karaköy-Tophane-Fındıklı bölgesini gezerken lise son sınıf öğrencisi bir genç, heyecanlı heyecanlı yanıma gelerek şunları söyledi: “–Hocam! Siz hep diyorsunuz ya; Osmanlı medeniyeti aynı zamanda vakıf medeniyeti idi. Sadece İstanbul’da o dönemde yirmi […]

Continue reading »

YETERSİZ BAKİYE

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Burak Bey ünlü bir holdingin üst seviyede idarecisiydi. İşi îcâbı sık sık seyahat ederdi. Hattâ bazı zamanlar, toplantılara yetişebilmek için özel helikopter de kiralamak durumunda kalırdı. Yeter ki toplantıya zamanında yetişilsin. Bunun için ulaşım konusunda; «Sıfır mazeret!» sözünü sık sık kullanırdı. Her türlü teknolojinin ve ulaşım tekniklerinin kullanılmasının gerekliliğini, şirket yöneticileri ile yaptığı toplantılarda kendisi de vurgulardı. […]

Continue reading »

ATLAR KOŞAR AMA NİYE KOŞTUĞUNU BİLMEZ!

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Muharrem Bey, İstanbul’un en seçkin veya başka bir tabirle en zengin semtinde oturan bir işadamıydı. Hani eskilerin dediği gibi; «yatı, katı ve adalarda yalısı» olan birisiydi. Eşi ve iki çocuğu ile birlikte yaşıyordu. Gelgelelim ne çocuklar doğru düzgün babalarını görebiliyor ne de karı-koca aynı anda birlikte olabiliyorlardı. Zira ikisinin de işi başından aşkındı. Peki, çocuklar derseniz… Onlar […]

Continue reading »
1 2 3 4 5 6 7