LÂ EDRÎ

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr “Ey Muâviye; divitine lîka koy, kalemini eğri kes, «bâ»yı uzat, «sîn»i fark ettir, «mîm»i köreltme, Lâfzatullâh’ı güzel yaz, er-Rahmân’ı uzat, er-Rahîm’i güzel yaz, kalemini sol kulağına koy ki, kolay hatırlayıp alasın.”2 Eyüp Dayıdan bahsetmiştim. Söz Eyüp Dayıdan açılmışken; hatırladığım, dayının antikacı olan arkadaşı Allâhu a‘lem büyük bir zât idi. Sohbet için her uğradığımızda; üç kişi […]

Continue reading »

SAHİP OLMAYA MI GELDİK ŞÂHİT OLMAYA MI?

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com Necla Hanım’ın aslında pek âdeti değildi; öyle geline pek sık gelip gitmez, ama gelinini de severdi. Sorduklarında da; “Efendim, tatlı gitmek lâzım. Gençler rahat olsunlar…” derdi. Oğlu ve gelini; İstanbul’da, Kadıköy’de lüks bir semtte, yine lüks bir sitede, daha doğrusu şimdiki adıyla «rezidans»ta oturuyorlardı. Girişi, çıkışı, her şeyi akıllı, diye konuşulan sitelerde… Necla Hanım’ın evi ise Fatih’te […]

Continue reading »

DÜN, YARIN, BUGÜN!

Ali AĞIR aliagir70@gmail.com Dün hâtıra, yarın hayal, bugün ne? İki renk arası bir çizgicik pay. (Necip Fazıl KISAKÜREK) ZAMAN SERMAYESİ Zaman; Hakk’ın yarattığı günden bugüne, bir ırmak misâli güzergâhında ve hep aynı istikamete, aynı hızla akıp gitmektedir. Ezelî ve ebedî olan yalnızca Allah’tır. Bu sebeple; yaratılan her varlığın bir ömrü ve eceli olduğu gibi, zamanın da elbet bir nihayeti olacaktır. […]

Continue reading »

Hz. KUR’ÂN ve Hz. PEYGAMBER

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Osmanlıca hâlini okumak için tıklayınız… Cihan çok ağladı: –Ey Rabbimiz, devâ indir! Semâdan indi bu Kur’ân, fezâdan engindir. Şifâ ve rahmeti bambaşka içti mü’minler, Bugün koşup kul olanlar, yarın selâtindir. O’nun kitâbı bu; mânâsı, lâfzı, Allâh’ın; Uzaklaşırsak azap, yaklaşırsak âmindir! Bilip de görmeyen öz, kavramaz bu mûcizeyi, Gören bilir ki bu gerçek, yegâne hak dindir! Gören; […]

Continue reading »

MÂNÂSINA ER!

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Üç-beş kuruş uğrunda paramparça avuçlar, Ummânı mı, külhânı mı, bilmem ne avuçlar! Suçtur; bu namaz yalnız eğilmekle kılınmaz, Açlık ve susuzluktan ibâret mi oruçlar? Vezni: mef’ûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün

Continue reading »

MEVLÂ İLE SOHBET

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Osmanlıca hâlini okumak için tıklayınız… Yüceyse, Kur’ân’la yücedir semâ… Gölgesiyle «arz»a, şan veren hümâ… Okunması için, indi bu kitap: Bizzat kıraattir, isim-müsemmâ… Bu ulvî sofradan uzak durmak ne? Anlamamak nedir, kalbin mi âmâ?.. Tembelliği etme, cehle bahane, Apaçıktır kitap, değil muammâ!.. İhlâsla, takvayla, açılır sırlar; Gayretlerin şevki, feyze rehnümâ… Taş da olsa kalbin, ısrarla oku, Mermeri […]

Continue reading »

CAN MUHAMMED (S.A.S.)

SÜKÛTÎ (Hızır İrfan ÖNDER) onderirfan@gmail.com   Cânımdan çok sevdim Sen’i, Can Muhammed, yâr Muhammed (s.a.s.) Hasret yakar durur beni, Can Muhammed, yâr Muhammed (s.a.s.) Gurbet elde dövünürüm, Ümidim var, avunurum, Ümmetinim, övünürüm; Can Muhammed, yâr Muhammed (s.a.s.) Sen Allâh’ın Rasûlü’sün, Âlemlerin tek gülüsün, Hakk’ın sâdık bir kulusun; Can Muhammed, yâr Muhammed (s.a.s.) Hak; «Habîbim!» dedi Sana, Kevser’i de verdi Sana, […]

Continue reading »

SEBEBİ KİM?

Zahit GENÇ genczahit@gmail.com   Dünya döner, âlem döner, «Bilir misin sebebi kim?» Bir gün gelir hepsi söner, «Bilir misin sebebi kim?» Semâya bak; «yıldız yıldız», Güneş niçin doğar yalnız? Biz dünyada niçin varız? «Bilir misin sebebi kim?» Menekşe mor, çiğdem sarı, Balı niçin yapar arı? Kim yarattı yoktan varı? «Bilir misin sebebi kim?»< Çaresize O’dur çare, Bin bereket vermiş yere, […]

Continue reading »

TORUNUMA ÖĞÜTLER -V-

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) nejatsefercioglu@hotmail.com   Boşuna uğraşma, boşa dil dökme; Gafile ağrıyan başa yazıktır. Gördüğün her taşı yerinden sökme; Hâine değmeyen taşa yazıktır. Dertlenmiyor isen derdi olanla, Gece-gündüz gözü yaşla dolanla, Çaresiz kalıp da saç, baş yolanla; Boşa akıttığın yaşa yazıktır. Duymazsa kulağın yalan, dolanı, Görmezse gözlerin sefil olanı, Aç kalmaktan beti, benzi solanı; Karnını doyuran aşa yazıktır. Arsızla, […]

Continue reading »

ÇİĞDEM DER Kİ!..

Servet YÜKSEL servety@t-online.de Osmanlıca hâlini okumak için tıklayınız…   Kar içinde doğmuşum, baharın eşiğiyim. Uykusundan uyanan, toprağın ışığıyım. Çocukların elinde, ben bir sarı inciyim. Kuzuların müjdesi, kuşların sevinciyim. Bozkırların süsüyüm, yaylaların kızıyım. Boyun büker beklerim, bir incecik sızıyım. Beni gören çobanlar, havada cemre arar. Bulutlar coşar gelir, rüzgâr saçımı tarar. Bilmem, kim bilir kimin sevda yarasındayım. Ey yâr gel oku […]

Continue reading »
1 216 217 218 219 220 1.015