ELLERİMİZ ÜZERİNE BİR TEFEKKÜR

H. Kübra ERGİN hkubraergin571@gmail.com İnsan eşref-i mahlûkat olarak yaratılmıştır, yani yaratılmışların en şereflisidir. Diğer mahlûkata verilmeyip de insana bahşedilen birçok hususiyetler vardır. Bu hususiyetler arasında ilk anda akla gelmeyen bir uzvumuz vardır; el. İnsan eli, diğer mahlûkatın ön ayaklarıyla asla mukayese edilemeyecek, mûcizevî üstünlüğe sahip bir uzuvdur. Evrim iddiasında bulunanların; «insana çok yakın, benzer…» diye iddia ettiği maymungiller familyasından olan […]

Continue reading »

GÖRÜNÜYORUM, O HÂLDE VARIM!

Raif KOÇAK raifkocak@gmail.com İnsanı diğer mahlûkattan ayıran en önemli vasfın, düşünmek ve idrâk etmek olduğu sadedinde meşhur bir filozof; “Düşünüyorum, o hâlde varım!” diye bir kelâm etmiş. Lâkin, bugün bu sözün mahiyeti değişmiş ve artık insanlar varlıklarını başka şekillerde ispat etme gayretine girmişlerdir. Yaşadığımız coğrafyada, evvelce; insanlar görünmekten, tanınmaktan, meşhur olmaktan son derece rahatsız olurlar, bu duruma düşmemek için mütevâzı […]

Continue reading »

İFTİRÂKINLA EFENDİM BENDE TÂKAT KALMADI

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr Eyüp Dayıdan bahsetmiştim sizlere… Aslında babamın dayısı olan Eyüp Dayı… Ankara’dan İstanbul’a geldiğimiz yaz tatillerinde uğradığımız, Beşiktaş-Yahya Efendi’de oturan Eyüp Dayıdan bahsediyorum… Hani hâl hatırdan sonra evdeki hanımların rahat etmesi için beni de yanına alıp Yahya Efendi’den Beşiktaş’a yürüyerek Beşiktaş çarşısındaki antikacı dükkânına gittiğimiz Eyüp Dayı… Beşiktaş’taki dükkâna geldiğimiz zaman müdâvimler sanki bizim gelmemizi bekliyorlardı… […]

Continue reading »

Rasûlullah ve Ashâbının KUBÂ’ GÜNLERİ -2-

Âdem SARAÇ vardisarac@yahoo.com.tr Evs ve Hazrec kabîleleri arasında uzun yıllardır süren çok büyük bir düşmanlık vardı. O kadar ki; Hazrecliler Evslilerin diyarına, Evsliler de Hazreclilerin diyarına gitmekten korkarlardı. Bir diğer tarafta da Peygamberimiz -aleyhisselâm-’ın hicret ile Kubâ’ya geldiğini duyan Hazret-i Es‘ad bin Zürâre, O’nun yanına gidemediği için kahrından ölüp ölüp diriliyordu âdeta! Rasûlullah -aleyhisselâm-’ı her şeyinden çok sevdiği, O da […]

Continue reading »

Salgın Sonrası; YENİ HAYAT

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Salgın hastalıklar, öteden beri insanların korkulu rüyası olmuş; önemli derecede insan kayıplarıyla cemiyetleri derinden etkilemiştir. Savaşlar, kıtlıklar, tabiî âfetler gibi diğer felâketler de eklenince; bu, şüphesiz cemiyeti felç eden kargaşalara sebep olmuştur. 1918-1920 yıllarında ortaya çıkan 500 milyondan fazla kişiye bulaşan İspanyol gribi, 50 milyon civarında insanın ölümüne sebep olmuştur. Bu salgın, ülkeleri o kadar şiddetli […]

Continue reading »

TAKLİT ve NESİL EMNİYETİ

Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com Taklit mefhumunun uzun süredir toplumumuzda bir hastalık hâlinde yerleştiğini esefle görmekteyiz. Taklit hastalığının kaynağının batı âlemi olduğunu herkes biliyor. Şüphesiz batılıların ve diğer toplumların güzel yanları vardır. Fakat hiç şüphe yok ki, onların bizim değerlerimize uymayan kötü tarafları daha fazladır. Kâinâtın Sultanı Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-’dan rivâyet edilen şu mübârek sözler konuya ışık tutar mahiyettedir: “İlim, hikmet […]

Continue reading »

Muhabbet Bağının Gülü: VEFÂ

Ali AĞIR aliagir70@gmail.com İslâm, fıtrat dînidir. Hayatın ulvî değerlere göre yaşanabilmesi, insanlar arasındaki münasebetin en güzel şekilde devam edebilmesi, ancak fıtrata uygun şekilde yaşamakla mümkündür. İnsan, yaratılış gayesinden uzaklaştıkça ve özünden koptukça, insan olma vasfını da yitirmeye başlar. Güzel ahlâk, insanı insan yapan fazîletlerin bütünüdür. Îmanlı olan biri; ancak güzel ahlâklı olursa, kulluğun zirvesine vararak insân-ı kâmil olabilir. Güzel ahlâkın […]

Continue reading »

MESNEVÎ -17-

Z. Özlem ABAY o.abay@hotmail.com YÂ RABBÎ, SANA KARŞI HAYRETİMİ ARTIR! Balıktan başkası suya kandı, / Nasipsiz olanın rızkı gecikti. İlâhî muhabbete râm olarak muhabbetin kaynağını tanıyan gönüller için, Allâh’ın füyüzâtı nihayetsizdir. Bu sonsuz denizden istifade edenler üç gruba ayrılır: İlki; ilâhî feyz ile kâmil olan insanlardır ki ne kadar ilâhî feyze nâil olsalar, o kadar artmasını isterler. Hakk’ın tecellîlerine doymazlar. […]

Continue reading »

EN YAKIN, EN MÜTTAKÎ…

Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Muâz bin Cebel -radıyallâhu anh-, 603 yılında Medine’de doğdu. On sekiz yaşında müslüman oldu. Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını ezbere bilen sahâbelerdendi. Hicretten sonra Kur’ân muallimliği yaptı. Bunun yanında Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ona; elçilik, zekât memurluğu, kadılık vazifeleri de verdi. Daha sonra Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- tarafından Yemen’e vâli olarak gönderilen Muâz -radıyallâhu […]

Continue reading »

GERÇEK TAHSİL NEDİR?

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Hayat; İnsanoğlunun hayal ve zihninde tasarladıklarına göre karşılaştığı bir macera ve oyun değil, bilâkis ilâhî programın müfredâtına göre sadece hakikatlerle karşılaştığı bir imtihan sahasıdır. Bu gerçek; İnsanı, her gün bir başka çileyle de karşılaştırır. Sayısız hastalıklarla da karşılaştırır. Dermanı olan veya olmayan nice dertlerle de karşılaştırır. Türlü mazhariyetlerle de her çeşit engellerle de karşılaştırır. En […]

Continue reading »
1 155 156 157 158 159 1.015