KİRLİ EKRANLAR!

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL)   Şerli ekranda nesiller eriyor. Gönül, ahlâklı yiğitler arıyor. Her rezil sahne günah, gözlere kir, Olmasın âileler şerre esir. Diziler, iffeti tahrif ediyor, Hem edepsizliği târif ediyor. Şehvetin dehlizi, mikroplu kutu, Neslin ahlâkını, kökten yuttu. Koca ekran küçülüp düştü ele, Tertemiz canları fırlattı sele. İşte tek gözlü bu vahşî canavar, Kulu Hak’tan koparıp nâra atar. Öyle yaklaştı […]

Continue reading »

DUÂYA DAVET

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL)   Ümit yitirme ey can! Hak affeder günâhı. Gönülden el açarsan, Sürur eder her âhı! Cefâlı her hüzünde, Her imtihanlı günde, Ağır hesap gününde; O lutfeder sabâhı! Duâ evet, zarûrî, Bırakmaz âtıl, eğri. Ak eyler alnı, Ecrî; Beyazlatır siyâhı! Cihan, akan bir ırmak, Kabirdir en son uğrak. O zor geçitte ancak, Hudâ verir felâhı! vezni: mefâilün / […]

Continue reading »

DÖRTLÜKLER ve BEYİTLER

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL)   ALDANMA! Sonu gelmez mi sanırsın bu hayâtın, gāfil! Boyamış gönlünü dünyâ malı, şöhret ve para. Kime kalmış ki bu dünyâ sana kalsın, a zelil! En nihâyet girecek her birimiz dar çukura. vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün (fâilâtün) (fa’lün)   ÇETİN MEYDAN Tartılır her amelin mahşerde, O hesap vakti çetindir elbet! Acı nârın yolu […]

Continue reading »

ZULÜM ÇARKI

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL)   Ne hazindir; yaralanmış, medeniyyet bu asır, Bombalanmış yine mânâ-yı adâlet bu asır. Bir varil petrol için bunca mezâlim oldu, Canı yaktıkça bu zâlim, daha zâlim oldu. Rolcü düşman, sırıtıp sahnede pozlar verdi, Hiç utanmaksızın ekranlara kalkıp derdi: «–Biz ki ıslah ederiz, derdimiz âlemde barış.» Görünen ortada kātil! Tek işin yıkmakmış. «–Medenîyiz!» diyerek vurdu gavur hunharca, Kustular […]

Continue reading »

DÖRTLÜKLER

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL) GÖR EY GÖZ! Küçücük damlayı ummanlara tercih etme! Cennetin ırmağı varken leşi hiç seyretme! Etmesin gözleri kör burdaki her sahte cilâ! Azığın yüklü mü Ecrî gidilen zorlu yola? vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün (fa’lün) ŞAŞMA! Süslü dünyâyı, ebed mülkü gören kör şaşkın, Servetinden ne götürdün o soğuk dar çukura? Hani şânın ve makāmın, hani […]

Continue reading »

NERDE?

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL) Sorarım nesle; hayâ duygusu, ahlâk nerde? Kuruyan yollara rağmen akan ırmak nerde? Edebin bahçesi solmuş, bugün otlar türüyor, Şimdi nâdîde çiçek, dipdiri toprak nerde? Kimse görmez diye tenhâda günah işlersin, Bir vakit dur ve düşün! Kādir-i Mutlak nerde? Nefs ve şeytan bize düşman aman Ecrî uyuma! Durmadan saldırıyor, sendeki mızrak nerde? Hep günah üzre kazandın kötü ahbaplarla, […]

Continue reading »

Mü’minlerin Annesi HİND BİNT-İ EBÎ ÜMEYYE SÜHEYL BİN MUĞÎRE EL-KUREŞİYYE EL-MAHZÛMİYYE -radıyallâhu anhâ-

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL)   Yâ İlâhî! Sana’dır kulluğumuz, yâr eyle! Bizi dosdoğru bu hak çizgide dindâr eyle! Olmasın gönlümüz enkaz, koru îmânımızı! Kurtar ukbâmızı, mahşer günü, îmâr eyle! Köhne dünyâda makam, mal, para, her şey fânî, Sen’sin ancak ebedî, lutfuna mazhar eyle! Yâ Rahîm! Sen’de inâyet, Sana muhtâcız hep, Susadık rahmete, yağmurları izhâr eyle! Zâlimin hem yakıyor hem yıkıyor kanlı […]

Continue reading »

DÖRTLÜKLER

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL) GÜLDE MUHABBET Diken yüklü dallarda bir gül açar, Düşünmez dikenden gelen zahmeti. Tevekkül edip hoş ıtırlar saçar, Ganîmet bilir hüznü, her mihneti. TOPRAĞI TEFEKKÜR Cömert hâli bir başkadır toprağın, O renk renk çiçekler veren fabrika. Zarif lâlenin, sümbülün, zambağın… Açan her gülün seyri, bir hârika! KİBİRLENME! Yukardan sakın bakma insanlara, Kibirlenme fânî bu dünyâda sen. Sarılsan da […]

Continue reading »

İLİM VAR, İLİM VAR!..

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL)   Îmânına kuvvet verecek cevher, ilimdir. Ahlâkına ahlâk katacak rehber, ilimdir. Lâkin, iyi gör! Faydası olmaz ise ilmin, İdrâkini berbâd edecek kanser ilimdir… Ruhsuz her ilim sâdece zâhirden ibâret? Ciltler taşıyan merkebi ibret ile seyret. Kaptanbaşı olsan bile ilmin denizinde, Tâ kalbe nüfuz etmeyecek ilme ne hâcet… Raflarda ilim var, kulu eyler kara câhil. Gûyâ okuyorlar, türüyor […]

Continue reading »

ÂHİRZAMAN

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL)   Bülbülün gezdiği gül bahçede, vak vak türedi, Gülü cansız bırakan kupkuru toprak türedi. Bizim ecdâdımızın izzeti göklerdeydi, Ne hazindir bu devir, bir sürü alçak türedi. Özü pak, hâli elif ruhlu nesiller nerede? Edebin kalbine, hak sözlere zikzak türedi. İki günlük okumuş, kendini deryâ sanıyor, Toz kadar bilgisi yok, meydana çaylak türedi. Güneşin söndüremez nûrunu hiçbir yarasa, […]

Continue reading »
1 2 3 4