GÜZEL AHLÂK -4-

Doç. Dr. Seyit AVCI seyitavci1968@mynet.com İnsanın hayatını devam ettirebilecek ve vazifelerini yerine getirebilecek kadar lokmaya ve geçim imkânlarına sahip olması, onun yaşama hakkıdır ve bunları kazanmak için çalışmak zorundadır. Meşrû yollardan kazanılan kazançlar insanı azgınlığa ve cimriliğe sevk etmez de orta bir hayat yolunu tutar ve haramlardan sakınırsa, bu davranışlar da güzel hasletlerden biri olur. Fazlasına, azgınlığa ve günaha götüren […]

Continue reading »

Efendimiz’e İttibâda En Müstesnâ Sahâbî ABDULLAH İBN-İ ÖMER

Ömer OKUDAN okudan@yuzaki.com Bundan tam 1400 yıl önce, 610’da başlamıştı Allah Rasûlü’nün risâleti… İlk üç yıl boyunca İslâm’a davet, hususî bir çerçevedeydi. Buna rağmen Kur’ân mesajının girmediği tek bir ev kalmamıştı… Davet açıktan olmayınca, bir tepki de olmamıştı. Fakat açıktan davet emri gelince; iş değişti. «Lâ ilâhe illâllah» demek büyük bir suç oldu… Baskı ve işkenceler başladı… Hapsedildiler… Evden kovuldular… […]

Continue reading »

BESMELENİN FAZÎLETİ

İrfan ÖZTÜRK Bilinmelidir ki, Allah Teâlâ’nın kitabı Kur’ân-ı Kerîm’in başlangıcı besmeledir. Rivâyete göre diğer bütün peygamberlere gelen kitapların başlangıcı da besmele-i şerîfedir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bu konuda şöyle buyurdu: Cenâb-ı Allah -celle celâlühû- kalemi yarattığında onu yüz boğum (düğüm) yaptı. Her düğüm arasında beş yüz yıllık bir mesafe bulunuyordu. Sonra Cenâb-ı Hak, ona heybetle nazar kıldı. Kalem […]

Continue reading »

KORUNAN VE KORUYAN KUR’ÂN -2-

Enver Osman KAAN enoskaan@hotmail.com Kur’ân yedi harf üzere nâzil olmuştur. Bu yedi harften maksat, kabîlelerin birbirinden faklı lehçeleridir. Hazret-i Ömer ile Hişam bin Hakîm -radıyallâhu anhüm- arasında geçen şu meşhur olay bunun delilidir. Hişam bin Hakîm’in Furkan Sûresi’ni farklı şekilde okuduğunu duyan Hazret-i Ömer namazın sonunu zor getirir ve namaz bitince Hişâm’ın yakasından tutarak Rasûlullâh’ın huzuruna çıkarır. Hazret-i Ömer Rasûlullâh’a; […]

Continue reading »

DİNLEMEKTEN ANLAMAYA

Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr Herkes onu Ümmü Abd’ın oğlu diye çağırırdı. Fakat asıl adı Abdullah, babasının adı Mes‘ûd, annesininki Ümmü Abd idi. Daha doğrusu Abdullah bin Mes‘ûd diye meşhur olan büyük sahâbe buydu. Henüz çocuk-genç arası bir yaştaydı. Mekke vadilerinde insanlardan uzak yerlerde koyun otlatır, çobanlık yaparak geçimini sağlamaya çalışırdı. Birçok kişinin koyunlarını güttüğü gibi, Mekke’nin önde gelenlerinden Ukbe bin Muayt’ın […]

Continue reading »

«SEVGİ KORKULU ŞEY…»

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com “Ben Allâh’ı seviyorum. O kadar korkuttukları Allâh’ı… Doğru… Sevgi korkulu şey… Ben korkudan titreye titreye Allâh’ı seviyorum.” (Aynadaki Yalan, s. 72) Necip Fazıl, romanda ölümcül hastalığının verdiği rikkatle ermişleşen köylü kızı Hatçe’yi böyle konuşturur. İbrahim Edhem piyesinde ise, evlâdını kaybeden ve isyana düşeyazan balıkçının; “Ben Allah’tan korkmak istemiyorum, O’nu sevmek istiyorum!” şeklindeki sözlerine karşı, büyük velîye […]

Continue reading »

İz Bırakan Bir Şahsiyet NECİP FAZIL KISAKÜREK

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Cemiyette; içtimâî hayatı mecrâından kaydırmaya çalışan cereyanlara isyan eden, âdeta tek kişilik bir ordu gayretiyle canını dişine takıp, buna karşı duran mümtaz şahsiyetler vardır. Bunların yorulmaz çırpınışları, kendi kabuğuna çekilmiş ruhları tutuşturur; gönülleri heyecanla dalgalandırır. Bu hasbî gayretlerin semeresi olarak; nesiller, onların işaretlerine göre kendilerini ayarlama, yönlerini tayin etme imkânı bulurlar. İhtişamlı bir devrin muhteşem şairi […]

Continue reading »

NECİP FAZIL’IN RUH COĞRAFYASI…

Sadettin KAPLAN sadettinkaplan@gmail.com Necip Fazıl’ın hayatını ve eserlerini incelemeye kalkanlar; nasıl bir sahrada kaybolduklarını kısa bir süre sonra fark ederler… Onun hayatındaki iniş-çıkışlar, keskin dönemeçler ve sahradaki serap misali görünüp kayboluşları arasında kendilerini kaybederler. Biz bu hükme, «Beş Şair» adlı nâçiz kitabımızı hazırlarken varmıştık… Onun şiir ve fikirlerinin izlediği merhaleler, nesirlerindeki kelime dizilişleri, tiyatro eserlerinde kahramanlarına söylettiği alev gibi tiratlar, […]

Continue reading »

NEYİN ÇİLESİNİ ÇEKİYORUZ?

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Yaşlı bir adam, gösterişli evinin balkonunda derin bir nefes alarak koltuğuna yaslandı. Derin bir nefes almıştı, ama bu nefes titrek bir nefesti artık. Son teneffüsün nefesleriydi. Belki birkaç gün içinde sayıları tükenecekti. Farkındaydı. Düşünceli bir hâlde oğluna döndü: –Evlâdım, artık demir almak zamanı geldi. –Öyle deme, babacığım, Allah gecinden versin! –Gerçek bu, evlâdım. –Ama… –İnsan […]

Continue reading »

HAYALDEKİ VE GERÇEKTEKİ…

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Önceki yazıda; Cevaplı bir imtihanın incelikleri üzerinde durmuştum. Eğitimin kendimizde ve biz olması yönüne, cevabı içinde bir bilmeceyi açıklayarak dikkat çekmiştim. Yazıyı okuyanlara, o bilmecenin ne mânâya geldiğini sordum. Orada da belirttiğim gibi, cevabı, üstelik yazıdaki açıklamalara rağmen bazıları, yine de benden istediler. Bilmece şuydu: “Kan kırmızı, süt beyaz, fındık kabuğuna sığar, kale kapısına sığmaz!” […]

Continue reading »
1 768 769 770 771 772 1.003