O, DİKENE DEĞİL GÜLÜNE MUHTAÇ!..

Ahmet ARSLAN arslanahmet52@hotmail.com Maslahatı varsa onu tez gider, Olmasa gelmezdi çuluna muhtaç… Komşusu olmayan acep ne eder? «Komşu, komşunun o külüne muhtaç.» Düz gibi bir anda çıkılmaz bayır, Aç mı, tok mu gözet, komşunu kayır. Malından, «komşuluk» hakkını ayır. Ola ki kalmıştır, çalına muhtaç!.. Hasta komşumuzu, hoştur ziyaret. Hayırlı işini, ilk sen tebrik et. Ölünce; koşarak cenazeye git. Verdiğin omuzla, […]

Continue reading »

82. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız, Hazret-i Mevlânâ dendiğinde akla gelen ilk hususlardan biridir: Şeb-i Arûs… 17 Aralık 1273 tarihinde Hazret-i Mevlânâ Hakk’a yürümüştü. O büyük ruh, bu geceye şeb-i arûs, yani düğün gecesi dedi. Bir başka ifadeyle: AŞKIN BAYRAMI… Vefatı esnasında son sözleri olarak «Yüce Dost’a» diyen Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ise, şeb-i arûs vasfında bir ölümün sırrını, hayatın içinde gösterdi: […]

Continue reading »

ŞEB-İ ARÛS (Düğün Gecesi) VARLIĞIN SIRRI: MUHABBET

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Varlığın temelinde muhabbet vardır. Cenâb-ı Hak, kâinâtı muhabbetle donatmıştır. Bu muhabbet; istîdatları nisbetinde her şeye, her varlığa intikal etmiş, hayatın medârı olmuştur. Muhabbet olmasaydı; hiçbir mahlûk arkasından gelecek nesle bakamazdı, yetiştiremezdi. Ancak muhabbet sayesinde bir anne kedi; kendisi aç da kalsa yavrularına sütünü verir, onları temizler, muhafazalı bir yere taşır, canı pahasına tehlikelerden korur. […]

Continue reading »

İHLÂS OLMAZSA!..

Hüdâyî ÜSKÜDARLI Bu yazı dizisi, hayalî bir roman tekniğiyle değil, cemiyetin içinde yaşadığı hâdiseler ve ulvî hakikatler etrafında oluşan gerçekleri ve meseleleri canlandırma, tasvir, konuşma ve sohbet üslûbu ile kaleme alınmıştır. Bir yanda zulmet ve onun hüsran dolu ahvâli, diğer yanda ezelî ve ebedî nûrun nimet ve bereketli ahvâli. Bu ikisinin arasında zulmetten nûra açılan bir hidâyet penceresi… Yûnus Dede’nin […]

Continue reading »

İlâhî Muhabbet ve Mârifetin Şartı HELÂL DAİREDE BİR HAYAT

Sami GÖKSÜN İnsanoğlunun yaratılış gayesi, yüce Allah -celle celâlühû-’yu kalpte tanıması ve O’na lâyıkıyla kulluk etmesidir. İnsanın aklını vahiyle, düşüncelerini duyguyla yoğurarak melekleri bile kıskandıracak bir hayat sürmesi ancak; yüce Allâh’ın emir ve yasaklarına uymasıyla mümkün olabilir. Helâller, yüce Allah’ın emirleri; haramlar da, yasakları çerçevesindedir. Yaşarken hayatımızın her safhasında karşımıza çıkan helâller ve haramlara bir ömür boyu dikkat etmemiz gerekir. […]

Continue reading »

ÖMÜR, ÖLÜM VE ÖTESİ…

İrfan ÖZTÜRK Bir cenazenin başında dikilen kişiye yaklaşıp, sormuşlar: “–Neden öldü?” Cevap çok kısa olmuş: “–Doğduğu için…” Demek ki doğmak, ölmenin habercisi… Kim ki doğdu dünyaya geldi… Bir müddet sonra ölecek demektir… Hepimiz dünyaya geldik. Bir gün vatanımıza döneceğiz… Dönüşün günü, saati belli değil… Ama bir gün mutlaka döneceğiz… Geliş ve dönüş arasına ömür diyoruz. Bize pek uzunmuş gibi gelse […]

Continue reading »

EĞİTİM, AKILLICA ALDANMAK…

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Fatih Sultan Mehmed Han, tahtında. Etrafında vezirler. Yıllık bütçe müzâkere ediliyordu. Çağ kapatıp çağ açan Fatih Han, medreseler için büyük bir meblâğ ayırdı. O kadar ki, maliyeden mes’ul vezirin nefesi tıkandı. Yutkundu. Bir an konuşacak gibi oldu. Fakat sultanın celâdetine bakınca sessizliği tercih etti. Onun bu hâli, basîretli padişahın gözünden kaçmadı. Sordu: ‒Maliyeden mes’ul vezirsiniz. […]

Continue reading »

Tabiatta Âhengin Sırrı MÜCADELE Mİ, YARDIMLAŞMA MI?

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Allah Teâlâ -celle celâlühû- âlemi tahayyül edilemeyecek derecede ince ölçülerle ve yine fevkalâde hassas bir denge üzere tanzim buyurmuştur. Bu teessüs eden nizamda, bir zincirin halkaları mesâbesinde birbirlerine bağlı olarak yaratılan her varlığın hayat hakkı vardır. Ancak; «ilâhî takdir» muktezâsınca, «fânî»lik bütün yaratılmışların ortak bir hususiyetidir. Aksi takdirde, çevre buna kâfî gelmez; dünya, üreyen bir canlıya […]

Continue reading »

HİCRET AYDINLIĞINDA BULUŞALIM

Aydın TALAY aydintalay@gmail.com Hicret; kelime ve ıstılah olarak uzaklaşmak, sakınmak, yönelmek ve bırakıp gitmek anlamına gelir. Kâinatın Sultanı Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hicretinde ise sadece Mekke’den Medine’ye göç değil, derin mânâlar ve hayat iksiri mevcuttur. O’nu bahşeden Mevlâ’ya sonsuz hamd ve senâ ederiz. Çile adamı merhum Necip Fazıl KISAKÜREK şöyle seslenir: Baktığımız her ufkun öte yanına hasret, Bir ömür […]

Continue reading »

YAKIN AKRABALARI DAVET -1-

Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr İslâm güneşinin doğuşundan bu yana üç yıl geçmişti. Bu üç yıl boyunca Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- başta olmak üzere ashâb-ı kirâmın münferit gayretleriyle îman halkası bir hayli genişlemişti. Bir yakınının daha İslâm’ı tercih edişine şahit olan yahut kendi kapısı çalınıp da îmâna davet edilen veya Kureyş’in şaşkınlık dolu bakışıyla ve yerli yersiz tepkisiyle karşılaşan birçok […]

Continue reading »
1 691 692 693 694 695 1.011