Çanakkale Mahşeri

ŞAİR : Hakkı ŞENER sairimam01@hotmail.com Nasıl unuturum Çanakkale’yi, Milletin var oluş destanı vardır. Anlatmak ne mümkün bunca çileyi, Orada dertlerin harmanı vardır. Mehmet’im seferde, sefertası yok! Ayakta potini, başta fesi yok! Su içmeye vakti, matarası yok! Vatana adanmış bir canı vardır. Kimisi nişanlı, köyde sunası, Meleşiyor bir kuzuyla, anası, Kiminin başında taze kınası, Her evin bir nazlı kurbanı vardır. Vakt-i […]

Continue reading »

Bir Çanakkale Gazisi

ŞAİR : CELİL (Halil GÖKKAYA) halilgokkaya@gmail.com -Büyükbabamın şahsında bütün kahramanlarımıza- Bakışıyla çakmak çakmak çakıyor, Çakıyormuş Halil Çavuş dedemiz… Duruşuyla alev alev yakıyor, Yakıyormuş Halil Çavuş dedemiz… Tutuşmuş gönüller ilâhî közle, Bayrağa al olmak söylenmez sözle! Çanakkale denilince yaş gözle, Bakıyormuş Halil Çavuş dedemiz… İki kardeş düşmüş vatan derdine, Can olmuşlar, kan olmuşlar yurduna, Atına atlayıp köyü ardına, Takıyormuş Halil Çavuş […]

Continue reading »

Bu Cihangir Milleti Bağışla Sen Allâh’ım!

ŞAİR : Ahmet ARSLAN arslanahmet52@hotmail.com Senin ilmin en gizli işlere nüfûz eder, Bu cihangir milleti bağışla Sen Allâh’ım! Toplum hayatı bu gün ziyan olup da gider, Bu cihangir milleti bağışla Sen Allâh’ım! Dünü, bu günü bizler, ateşlerde kavurduk, Bir ömrü işte böyle yele verdik, savurduk… Şimdi pişman, perişan gelip duâya durduk; Bu cihangir milleti bağışla Sen Allâh’ım! Toplanıyor kalplerde ne […]

Continue reading »

120. SAYI TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız,   İnsanın hiç bitmeyen koşturmasını ne güzel anlatır   Necip Fazıl:   Yağız atlı süvari; koştur atını, koştur! Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.   Aslında bir kaçıştır bu. Nereye koşturursan, nereye kaçarsan kaç; yolun sonunda kabir görünüyor. Kabir bir geçit… Haşir görünüyor. Allâh’ın huzûru… Mahkeme-i kübrâ… Âhiret, iki neticeden biri…   Felâh ve nâr…   Ateşten kaçarcasına […]

Continue reading »

Gurbettesin

ŞAİR : FECRÎ (İbrahim BAZ) ibrahim.baz@hotmail.com Gurbettesin neden garip değilsin? Vatan-ı aslîne hasretin yok mu? Giyin tevâzuu, başın eğilsin, İblisten aldığın ibretin yok mu? «Belâ!» dedi rûhun bezm-i elestte, Ahde vefâ gerek her bir nefeste, Hapsetme cânını bu ten kafeste, Can veren Cânân’a rıhletin yok mu? Cennetten dünyaya inmek ibretti, Âdem’in dilinden tevbe öğretti, Halîfe eyleyip esmâ söyletti, Katresin ummâna […]

Continue reading »

Önümüzdeki Olumlu ve Olumsuz İki Toplum Modeli: OSMANLI’NIN BAŞI ve SONU

YAZAR : H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com İktisat ilminde, üretim, tüketim değişim birimleri; hane halkı, firmalar ve devlet olarak belirlenmiştir. Çünkü insanlar çoğu zaman fert olarak değil; bir çatı altında beraber yaşadığı, genellikle ailesi olan kişilerle birlikte, sarfiyat veya tasarruf yapar. Bu sebeple, iktisâdî meselelerle ailenin yapısı konusunu birbirinden ayrı düşünmek imkânsız gibidir. İstatistiklere göre; ülkemizde satın alma kararlarının çoğunda, kadınlar […]

Continue reading »

118. SAYI TAKDİM

Dede Korkut’un dediği gibi; Gelimli gidimli dünya, Son ucu ölümlü dünya… Fakat gidenler vârislerini bırakıyorlar: Bugün dünyayı kana bulayanlar; Hülâgûların, Hitlerlerin, Stalinlerin vârisleri… Makamını kaybetmemek için yüz binleri öldüren, milyonları süründürenler; Firavunların, Nemrutların vârisleri… Onlara şerri, zulmü telkin eden maiyetler; Hâmânların vârisleri… Dînî bilgisini şahsî menfaat ve fesat için kullananlar, Bel‘âmların vârisleri… Daha fazla kazanmak için her çirkinliği işleyen, altta […]

Continue reading »

Şanlı Mâzimizden Seçme Nükteler

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com ÇOBAN NELERE MUTTALÎ? Şâfiî mezhebinin kurucusu, büyük âlim ve müctehid İmam Şâfiî, 767 yılında Gazze’de doğdu. Baba tarafından soyu Hazret-i Peygamber’in büyük dedesi Abdimenâf ile birleşir. Temel eğitimini ibtidâî imkânlarla tamamladı. Etraftan topladığı kemikleri kalem yaparak ve bir devlet dairesinin atık kâğıtlarını kullanarak yazı malzemesi ihtiyacını karşıladı. Dokuz yaşlarında hâfız oldu. On üç yaşında […]

Continue reading »

MEHMED ÂKİF ARAP ÇÖLLERİNDE

YAZAR : Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com Dâr-ı Bekâ’ya irtihâlinin 78. yıldönümünde rahmetle anıyoruz! 1912-13 Balkan Savaşı yıllarıydı… Âkif Bey, maddî sıkıntı içine düşmüştü… Ailesinin geçimini bazı hatırlı kişilerin çocuklarına özel dersler vererek temine çalışıyordu. O günlerde, bir müşîrin (mareşalin) çocuğuna verdiği dersi bıraktığını duyan yakın dostu Midhat Cemal Bey; bu kârlı dersten neden vazgeçtiğini sormuş; “Geçen gün müşîrin oğlunun ağzından Peygamberimiz’in […]

Continue reading »

117. SAYI TAKDİM

  Kıymetli Okuyucularımız, Gül cezbeder. Gül; tebessüm ettirir, gönle ferahlık verir. Rengiyle, râyihasıyla, cemâliyle… Diken ise batar. Diken; yaralar, rahatsız eder, uzaklaştırır. Bizim dünyamız, Güller Gülü’nün teşkil ettiği bir gülistan idi. Onu böylesine kaktüsler çölüne dönüştüren şey ne oldu? Batı… Batı, zehirli bir kaktüs gibi istîlâ etti dünyayı. Anlayışıyla, modasıyla, kültürüyle, düşüncesiyle… Batı, kaktüs dikenleri gibi battı. Ona sarılan saplandı […]

Continue reading »
1 12 13 14 15 16 17