118. SAYI TAKDİM

yuzaki_kapak_SAYI_118

Dede Korkut’un dediği gibi;

Gelimli gidimli dünya,
Son ucu ölümlü dünya…

Fakat gidenler vârislerini bırakıyorlar:

Bugün dünyayı kana bulayanlar; Hülâgûların, Hitlerlerin, Stalinlerin vârisleri…

Makamını kaybetmemek için yüz binleri öldüren, milyonları süründürenler; Firavunların, Nemrutların vârisleri…

Onlara şerri, zulmü telkin eden maiyetler; Hâmânların vârisleri…

Dînî bilgisini şahsî menfaat ve fesat için kullananlar, Bel‘âmların vârisleri…

Daha fazla kazanmak için her çirkinliği işleyen, altta kalanın canı çıksa umursamayanlar; Kārunların vârisleri…

Bunca şerre karşı; hayrın, iyiliğin, takvânın, adâletin, fazîletin vârisleri de bir silsile hâlinde mücadele etmekte… İbrahimî tevhid, İsmailî teslîmiyet, Eyyûbî sabır, Yûsufî iffet, Mesîhî zühd de vârisleriyle devam etti. Dünya tarihi, peygamberler ve muârızlarının mücadelesi şeklinde hulâsa edilebilir.

Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi; bütün fazîletleri, bütün üstün ahlâk unsurlarını tamamlamaya geldi. Sözüyle, fiiliyle ve ashâb-ı kiram tatbikatıyla; hayrı, ilmi, irfânı, cömertliği, cesareti, nezâketi, zarâfeti mîras bıraktı.

Hak Dostları…

Peygamberimiz’in Gerçek Vârisleri…

Zulm ehline adâleti, küfür ve dalâlet ehline hidâyeti, fücur ehline ıslahı, marazlara sıhhati onlar taşıdılar. Tarihin her dönemecinde ilâhî bir ikram hâlinde onlar var.
Çünkü onlar;

O’nun Zamana Yayılmış Zirve Temsilcileri…

Şeb-i Arûs ile hatırlanan Aralık’ta, dosya mevzumuz; Hak Dostları…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; Hak dostlarının yeryüzünde adâletin, insanlığın, îmânın teminatı olduğunu belirterek, onların bâriz vasıflarını ortaya koydu:

“Malûm;

Tarihten bugüne kaç kez;

Tartılar bozuldu.

Allah onları, sâlih kullarıyla düzeltti.

Adâletin ayarları zulüm çarkı hâline geldi.

Allah, sâlih kullarıyla düzeltti.

Yeryüzünü küfrün karanlığı çepeçevre kuşattı. Ehl-i îmâna hayat hakkı tanınmadı. Azgınlık her şeyi kuruttu.

Allah, sâlih kullarıyla düzeltti.”

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; Peygamber Efendimiz ve ashâb-ı kirâmın nurlu izinden giden Ömer bin Abdülazizleri, İmâm-ı Gazâlî, Edebâlî, Hüdâyî, İmâm-ı Rabbânî şeklinde devam eden silsileyi «Mukaddes Emânetin Vârisleri»ni kaleme aldı.

Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncileri’nde ise, Rûhun Kanseri: Benlik ve Kibir ve şifâsına dair büyüklerin hikmetli tavsiyeleri yer aldı.

Dosya yazarlarımız, 14 asrın birçok köşesine ışık tuttular. Bâtınî tehlikesini bertarâf eden İmâm-ı Gazâlî, Moğol yarasına Mesnevî’siyle merhem olan Hazret-i Mevlânâ. Son asırlarda işgallere ve cehâlete karşı direnişi Şeyh Şâmiller ve Senûsîler, hidâyetlere vesile olan cömertliğiyle Ebu’l-Hasan Harakānîler, bugün sancılı bir bölgede irşadda bulunan Tâha’l-Hakkârîler…

Mânevî irşad ile sarılmayan sosyal yaraların; umulmadık patlamalara yol açabildiği, tasavvufun sevgi, gönüllülük ve müsamaha esaslarının kaybolmasının şiddeti meydana çıkardığı, tasavvufî düşüncenin âlem tasavvurumuza ciddî katkılarda bulunduğu gibi tezler de dosyamızda…

Şiirler…

Altun Kol Silsilesi’nin ardına düşen mısralar…

Hak Dostları kervanı bizi nereye götürür?

Elbette Hak Dostluğuna…