BEN SANA KURBAN OLMUŞUM

Servet YÜKSEL Sen gelirsin akla sevgi dendi mi, Gül kokan yollara revan olmuşum. Gözyaşım sel oldu yıktı bendimi, Yunus derler, bir özge can olmuşum… Bu sevda çöllerden daha yakıcı, Kalbimi doğrarken hasret kılıcı, Bir esrarlı cilve, bir tatlı sancı, Yemen ellerinde çoban olmuşum… Var edenin Sevgilisi, Nûrusun, Gönüller incisi, can sürurusun, «Leheblerin eli, kolu kurusun», Ben Sana, ben Sana kurban […]

Continue reading »

KALPTE SIZIYMIŞ GURBET

Servet YÜKSEL Yola düştüm bir on dokuz Ekim’de, Ak alnımda kara yazıymış gurbet. Bir ney gibi inler durur içimde, Ta ezelden kalpte sızıymış gurbet. Sabah-akşam ufuklardan el eder, O toz pembe endamıyla gel eder, Peşine düşenler olmaz mı heder? Bir zalimin fettan kızıymış gurbet. Seni senden çalar haberin olmaz, Dîvâne gezersin bir yerin olmaz, Bir hasret ki dalın, yaprağın kalmaz, […]

Continue reading »

ATEŞTE AÇAN GÜL

Servet YÜKSEL Gönül eşiğinde boyun eğende, Bakışların gözlerime değende, Yalınkılıç bir aşk şahlanır bende, Gül ateşte nasıl açar Efendim? Kul dediğin her dem nâçar Efendim. Beni ne ben, ne aynalar tanıyor, Neresinden tutsam aklım kanıyor, Toprak şerha şerha, gökler yanıyor, Rüyalarım bile soldu Efendim. İnsanlığım talan oldu Efendim. Bilirim gün batmaz şefkat ülkende, Bir sırlı uykuya dalsam gölgende, Gariplerin hüznü […]

Continue reading »

Ararım…

Servet YÜKSEL Adımız okununca tarih bile hislenir, Bugün nereye baksam; «İmdat!» diye seslenir, Üç kıtada gezdiğim zamanları ararım. Onlar ki, bu toprağı tutan çınarlarımız, Gönüllerin can suyu, şefkat pınarlarımız, Ardınca yürüdüğüm sultanları ararım. Bu eğreti yapılar nasıl sabaha çıkar ? Temelinde ter olsun, harcını ihlâsla kar, Taşları adam eden Sinanları ararım. Sen ey gelinlik kızım, meleklerden güzelsin, Sancımı dindirmeye bir […]

Continue reading »

Ceplerim Ümit Dolu

Servet YÜKSEL Haydi gelin daldırın minik ellerinizi, Ceplerim şeker dolu, ümit dolu çocuklar. Aklımda çocukluğum, böyle gördükçe sizi, Her gece yüreğimi bir ince sızı yoklar. Yastığımın altında, dedemin masalları, Yıldızları tutardım, gözlerimde ufuklar. Salıncağımı kurun, işte kiraz dalları, Ninem ekmeğinize sevgi sürsün çocuklar. Yolunuzu gözleyen kuzular, kuşlar hani? Dağları kucaklayın, bu çayır çimen sizin. Boyayıp da babama sattığım taşlar hani? […]

Continue reading »

Yabanda Bir Nesil

Servet YÜKSEL Ayrıldılar gözlerinde yaşlarla, Bir zamanlar kara trenler vardı. Deli çağlarında pembe düşlerle, Gurbetin koynuna girenler vardı. Boylarını aştı zevk u safâlar, Memlekette kaldı ahde vefâlar, Kara gözlü Fadimeler, Leylâlar… Hasret yumağına çile sarardı. Gönüller incitti gül sandıkları, Gaflete götürdü yol sandıkları, Meğer bir saatmiş yıl sandıkları, Yarım asrın çoğu ziyan, zarardı. Sanki güneşini yitirmiş yüzün, Sabahı kasavet, akşamı […]

Continue reading »

Ey Zaman!

Servet YÜKSEL Sen ey zaman, hayal misin, düş müsün? Daha dün çocuktum, bugün nerdeyim?.. Sona doğru kanat çırpan kuş musun? Dem bu dem diyerek, bak siperdeyim. Her gün artar kâinatın telâşı, Ah bir kaçabilsem alıp bu başı, Kulun can evine saldın ataşı, Âhiri bilinmez bir seferdeyim… Hoyrat elin saçlarıma değende, Yaprağımı yolup, dalım eğende, Her daim kanayan yarasın bende, Batan […]

Continue reading »

GÖÇ

Servet YÜKSEL Köyümüzün bacaları tütmüyor, Her köşede göçün nabzı vurmakta. Şafak atmış, horozları ötmüyor, Bir sessizlik yankılanıp durmakta… Artık çeşmelerden hüzün akıyor, Ağaçlar kurumuş, yollar pas tutmuş. Yetim kalan evler, yürek yakıyor, Bilseniz gidenler neler unutmuş!.. Kırık camlar, yağmalanmış kovanlar, Damla damla gözlerime doluyor. Eşyadaki garipliği kim anlar? Düşündükçe insan bir hoş oluyor. Kapılardan ses yok, her yanım duvar. Burda […]

Continue reading »

Gel Ey Aşk!

Servet YÜKSEL Pervaneler kanat vursun gel ey aşk! Devran dönsün, zaman dursun gel ey aşk! Lâl olmuş dilleri söyletir misin? Yalın ayak gezdirirsin cihanı, Gönüllere koyup hüznü, hicranı… Bir kuru kamışı inletir misin? Sevdiğinde fânî olan o erler. Bir bakışa canı kurban ederler. Sır dolu sükûtu dinletir misin? Sen gelince akıl olur esirin. Ferhat’ın bahtına düşünce Şirin. Dağların bağrını sızlatır […]

Continue reading »
1 15 16 17