SÖZ ULUNUN SU KİÇİĞİN*

YAZAR : Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com “Allâh’ın nûru; insanın hekimi olursa, ona ihtiyarlıktan, hararetten hiçbir eksiklik gelir mi?” (Hazret-i Mevlânâ, Mesnevî) Toplumlar sanayileştikçe; bu durumun dayattığı batı tipi modernleşme ve şehirleşme sebebiyle, yaşlıların toplum içerisindeki yerleri konusunda, sıkıntılar baş göstermeye başladı. Bu gibi toplumlar; klâsik toplumlara göre, daha fazla nüfus ve göç hareketlerine maruz kaldığından ve aile yapıları geniş […]

Continue reading »

Ebedî Hayatın Kapısında; ÖMRÜN SON DEMLERİ

YAZAR : B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Kâinatta, canlı-cansız her şey, hikmetine binâen fânî; «bâkî» olan ise, sadece onu yaratan Allah Teâlâ -celle celâlühû-. İnsan mahlûkat içinde «ilâhî nefha»ya mazhar olarak, en şerefli ve en güzel kıvamda yaratılmış bir varlık. Bu fevkalâde yüksek vasfı dolayısıyla; bütün mahlûkat kendisine musahhar kılınarak, yüce Yaratıcı’nın yeryüzündeki halîfesi olma gibi son derece mes‘ûliyetli bir vazife […]

Continue reading »

Son Yaprak Düşünce
HANGİ MEVSİM GELECEK?

YAZAR : M.Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com İnsanoğlu; göremediği zaman çok tuhaf, görebildiği zaman bambaşka bir varlık. Gözünü açsın diye verilen ömrün can yaprağı, dünya tozuyla dolup da onu âmâlaştırdığı zaman; yüce hakikati anlatabilmek, sadece o yaprağın düşmesine bağlı. Peygamber oğlu olanlar için bile böyle olmuş. Son yaprak düşmedikçe, hangi mevsimin başına geleceğini anlayamamışlar, gaflet zebûnu olarak yaşamışlar. Sonları eyvahla bitmiş. […]

Continue reading »

ÖMRÜN SON FASLI ve…

YAZAR : Hadi ÖNAL hadional23@gmail.com Belli bir yaştan sonra insan, dönüp bakıyor da ardına; içerisinde güzelliklerin olduğu kadar acıların da saklandığı bir sürü kırık dökük yıl… Adına ömür denilen doğumdan ölüme varoluş süresi… Yûnus Emre’nin; Geldi geçti ömrüm benim şol yel esip geçmiş gibi… Hele bana şöyle geldi şol göz yumup açmış gibi… diye tanımladığı; Yahya Kemal BEYATLI’nın; Fânî ömür […]

Continue reading »

Ömrün Dört Mevsiminde de İSTİKAMET ÜZERE BİR HAYAT

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi GAFLET EN BÜYÜK DERT Rivâyete göre İsa -aleyhisselâm-; teni alacalı ve iki şakağı da çökük, hasta bir adama rastladı. O şahıs, üzerindeki hastalıklardan âdetâ habersiz bir hâlde kendi kendine şöyle şükrediyordu: “–Yâ Rabbî! Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun ki, insanların pek çoğunu müptelâ kıldığın dertten beni halâs eyledin!..” İsa -aleyhisselâm-, muhatabının idrak seviyesini […]

Continue reading »

BU ÂLEM FÂNÎ!

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK Asr-ı saâdetten bir kıssa. Hissemizi alarak ibret ile okuyalım, dinleyelim. Hâne-i sâadette her zamankinden farklı bir hâl vardı. Efendimiz suskun ve durgundu. İçeri girmek için izin isteyen kimseye izin verilmiyordu. Sonra Hazret-i Ebûbekir ve Hazret-i Ömer müsaade isteyince, onlara izn-i nebevî verildi ve içeri girdiler. Peygamberimiz oturuyordu, etrafında ezvâc-ı Nebî… Ses yoktu… Fakat Efendimiz’i bu ağır […]

Continue reading »

KORKMA YAKLAŞ!..

YAZAR : Ahmet ZİYLAN Malûmunuz; Bu köşede yayımladığımız Hayat Notlarımızı; «İki Çift Söz Yeter» ve «Yücelerde Bir Bardak Çay» başlıklı iki kitapta topladık. Elhamdülillâh; halkımızdan, okuyucularımızdan güzel yansımalar aldım. Yüzakı Yayıncılığın kendine mahsus; resimli, spot cümleli, güzel mizanpajı da kitabı okutan bir başka unsur oldu. Eline alan çoğu kimse; “Ben kitap okuyan bir adam değilim. Fakat bunu elime alınca elli-yüz […]

Continue reading »

SEVİNÇ ÇIĞLIKLARIYLA DEĞİL SÜKÛNETLE…

YAZAR : Aynur TUTKUN aytutkun@gmail.com Yeni yıl geldiğinde neden sevinilir, sevinç çığlıkları atılır? Neyi kutlar insanlar? Garantisi yokken bir yıl daha yaşayacak olmayı mı? Havaî fişekler altında neyin çığlığı atılır? Bir yıl daha yaşlanmış olmanın bilincinde olanlar zannımızca daha bir sükûnetle karşılar yeni yılları. “Eski yılda olmadı ama yeni yılda her şey daha güzel olacak!” beklentisiyle daha çok ve güzel […]

Continue reading »

Şânlı Mazimizden Seçme Nükteler – NAKŞÎ – MEVLEVÎ

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Ali Behcet Efendi, 22 Ekim 1727’de (Hicrî 1140) Konya’da doğdu. Dedesinin yanındaki ilk tahsilinden sonra Karamanlı Abdullah ve Abdüssamed Efendilerden ders okudu. Daha sonra Afyonkarahisar’a giderek Mehmed Alâeddîn Çelebi’den Mesnevî-i şerif, Mektûbât-ı Rabbânî gibi temel tasavvuf eserleri okudu. Ali Behcet Efendi, çeşitli illerde kadılık yaptıktan sonra 1813’te tekrar Afyon’a giderek Seyyid Burhâneddîn Mehmed Emin […]

Continue reading »

ŞİİR DİLİYLE HADİSLER -24-

ŞAİR : TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) اَللّٰهُمَّ طَهِّرْن۪ى بِالثَّلْجِ وَالْبَرَدِ وَالْمَاءِ الْبَارِدِ ، اَللّٰهُمَّ طَهِّرْن۪ى مِنَ الذُّنُوبِ وَالْخَطَايَا ، كَمَا يُنَقَّى الثَّوْبُ الأَبْيَضُ مِنَ الْوَسَخِ. “…Allâh’ım beni kar, dolu ve soğuk suyla temizlet. Beni günah ve hatalardan, beyaz elbisenin kirden paklandığı gibi tertemiz eyle.” (Müslim, Salât, 204) Kötülükten soğutup hayra ısındır kalbi, Tertemiz karla, soğuk suyla arındır kalbi… Bembeyaz elbisenin […]

Continue reading »
1 201 202 203 204 205 272