MÂNEVÎ HASTALIKLARIMIZ -3-

Ali ÖZBEK aliozbek1997@outlook.com RİYÂ Sözlükte daha çok ikiyüzlülük, gösteriş olarak ifade edilen riyâ kelimesi; kişinin dünyevî maksatlarla kendisinde üstün özellikler bulunduğuna başkalarını inandıracak tarzda davranması olarak ifade edilir. Aslında riyâyı «-mış gibi yapmak» şeklinde de özetleyebiliriz. Meselâ; bir başkasına gösteriş veya dünyevî bir çıkar için namaz kıldığımızda aslında namaz kılmış olmuyoruz, namaz kılıyormuş gibi yapıyoruz. Bundan dolayıdır ki Efendimiz -aleyhisselâm- […]

Continue reading »

TOPRAKLA İMTİHANIMIZ

Raif KOÇAK raifkocak@gmail.com İnsanoğlu; beşikten mezara kadar devam eden, sürekli bir imtihana tâbîdir. Bu imtihanlar; insanın ömrü boyunca karşılaşacağı problemlere karşı nasıl tavır alacağı ve bunlara karşı göstermesi gereken sabır konusunda onu yetiştirmek, aynı zamanda kimin daha güzel amel edeceğini, güzel davranışta bulunacağını denemek için yapılmaktadır. (el-Kehf, 7) İnsan; yaratıldıktan sonra ilk mekânı olan cennette, her türlü nimetin bol olduğu, […]

Continue reading »

ON BEŞ TEMMUZ’DA!

SÜKÛTÎ (Hızır İrfan ÖNDER) onderirfan@gmail.com   Karanlığı azık, silâhı yoldaş, Edindi hâinler, on beş Temmuz’da! Kâfirleri yâren, iblisi hâldaş, Edindi hâinler, on beş Temmuz’da! Bâtılı doğru yol, yâd eli diyar, Yedi düveli dost, kahpeliği yâr, Zilleti bir onur, gafleti şiâr; Edindi hâinler, on beş Temmuz’da! İffetsizliği huy, hâinliği kart, Vehmini karîne, takiyyeyi şart, Köpekliği meslek, cehennemi yurt; Edindi hâinler, on […]

Continue reading »

FELSEFENİN ÇIKMAZLARI

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi AKLIN VERİLİŞ GAYESİ Cenâb-ı Hak, insana akıl nimetini lutfeylemiştir. Çünkü Hak Teâlâ; insanı bir imtihan dershânesi olan dünyaya, «mârifetullah» tahsili için göndermiştir. Yani Rabbinin insana bahşettiği akıl kuvvesinin gayesi, O’nu okumaktır. Bu sebeple Fahr-i Kâinât Efendimiz’e nâzil olan ilk âyet-i kerîme; “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (el-Alak, 1) emri olmuştur. İnsan; kendini, kâinâtı ve Rabbinin […]

Continue reading »

KUR’ÂN’DAN İKTİBAS İLHAMLAR -12-

ŞAİR : TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Fâiz, iblis sillesi, Tâğutun taş güllesi! Çarpılır fâiz yiyen, Çarpılır câiz diyen.1 Almayın: Lâ tazlimûn, Vermeyin: Lâ tuzlemûn. Dinlemezsen va‘di var: Hak Teâlâ harp açar!2 Mahveder Allah onu, Elbet, iflâstır sonu. İşte Mevlâ’dan nidâ: «Yemhakullâhu’r-ribâ!»3 vezni: fâilâtün / fâilün ______________________________ 1 “Fâiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hâl […]

Continue reading »

FERYAT

ŞAİR : Hadi ÖNAL hadional23@gmail.com Az emek, tatlı rant, açılır meydan, Ahlâktır, şereftir, ardır satılan, Bir de nutuk atılır ki ardından; Sakın ha! Aldanma göz boyanıyor, Hedefim, hayalim, hâlim yanıyor. Umut hicret etmiş kapalı kapı, Adâlet hükümsüz, yıkılmış yapı, Dolaşır madrabaz elinde sapı; Akıl küfre teslim; vicdan kanıyor, Kovanım, peteğim, balım yanıyor. Çirkef bu, içinde hakkı arama, İsterse vursunlar atlastan […]

Continue reading »

Azılı Düşmanımız : ŞEYTAN

YAZAR : Yard. Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com BİR HADİS: عَنْ أَنَسِ ابْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «…إِنَّ الشَّيْطَانَ يَجْر۪ي مِنَ الْإِنْسَانِ مَجْرَى الدَّمِ… » Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh-’ten rivâyet edildiğine göre Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “…Şeytan insanın vücudunda kanın akışı gibi dolaşır… ” (Ebû Dâvûd, Savm, […]

Continue reading »

İMTİHAN

ŞAİR : GÜNBEYLİ (Mahmut TOPBAŞLI) mahtopbasli@hotmail.com Yaşananlar sır değil, İbretle dolu cihan… Hakk’ın önünde eğil! Kolaylaşsın imtihan. Yaratılış sırrında kendini görür insan, Kābil’in Hâbil ile sınanması imtihan. Bilinmeyen bir dertle, Bazen malla, servetle, Daima de has niyetle, Sabra sığınır lisan… Tek ilâcı sabırdır, sabra sarılır derman, Eyüb’ün bedeniyle sınanması imtihan. Rızık için koşmalı, Belki dağlar aşmalı, Nefisle savaşmalı, Ki taze […]

Continue reading »

ÇAĞLAYANLARA DÖNELİM!..

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) İnsâna secde etmeyen iblîsi kovdu Hak, Her bir melek eğildi o ân, erdi şanlara… Bizler bu zirveden niye düştük şu yerlere? Tekrâr o Arş için dönelim çağlayanlara!.. vezni: mef’ûlü / fâilâtü / mefâîlü / fâilün

Continue reading »