O’nu Dinlemek

ADEM SARAÇ Peygamber Efendimiz’i dinlemek ve O’na itaat etmek… Dünya ve âhiret hayatımızı kurtarmanın tek yolu bu… Sahâbe-i kiram efendilerimiz böyle kurtulmuşlardı. Bunlardan biri de Hazret-i Habbâb bin Eret -radıyallâhu anh- idi… Demirci ustası olan Hazret-i Habbâb -radıyallâhu anh-, İslâm ile şereflenmiş, başkalarının da şereflenmesi için elinden geleni yapıyordu. Bir yandan da işini en iyi bir şekilde yapmaya çalışıyor, müşterilerini […]

Continue reading »

Yarım Kalmış Kitapların Sonu

YILMAZ KISA Ömür yolcuğunun ne zaman sona ereceği bilgisinden elbette yazarlar da mahrumdur. Eserin biri biter biri başlar. Bir de bakarsınız ki vakit gelmiştir, emanet alınmıştır, gül cemal solmuştur. Bu yazımızda “İrtihal eden yazarların başlanmış eserleri varsa sonu ne olmuş?” merakından yola çıkarak bazı bitirilememiş eserlerin sonlarını yazmaya çalışacağız. Bazı eserler bazı kişileri hatırlatır: Mesnevî denilince Mevlânâ, Mevlid denilince Süleyman […]

Continue reading »

Tanıtım – Bediüzzaman’dan İhtiyarlık Dersleri

“İhtiyarlıktan beli bükülmüş yaşlı bir adam, bastonuna dayanarak güçlükle ilerliyormuş. Arkasından gelen ve babasının elinden tutarak yürümekte olan küçük bir çocuk, insanoğlunun günün birinde belini dik tutmasının bile başarılması güç bir iş olduğunu bilmediğinden, onu yerde bir şey arıyor sanmış, babasına dönerek: «Baba, bu dede yerde ne arıyor?» diye sormuş. İhtiyarın neyi kaybettiğini çok iyi bilen babası: «Gençliğini arıyor yavrum!» […]

Continue reading »

Rûhî

SABİHA TAK Bağdatlı Rûhî, Dîvan edebiyatının en zirve şahsiyetlerinin yetiştiği bir dönemde; 16’ncı yüzyılda yaşamış bir şairdir. Babası Kanunî’nin Bağdat’ı fethinden sonra buraya yerleşmiş; Rûhî de Bağdat’ta h. 941 (m. 1534-1535) yılında dünyaya gelmiştir. Eğitimini Bağdat’ta tamamlamakla beraber birçok Osmanlı paşasının maiyetinde çalıştığı için hayatı boyunca farklı yerlerde bulunmuştur. Zaten şair seyahat etmekten hoşlanmaktadır. Bağdat civarındaki Necef ve Kerbelâ gibi […]

Continue reading »

Mekke’de Bir Ev – III

ALİ HÜSREVOĞLU (Özet: Müslüman oldukları için oğullarını evde hapseden Süheyl Bin Amr, Bedir Savaşı’na katılmış müşrüklerin mağlup olduğu harpte esir düşmüştü.) Süheyl, kısa sürede Mekke’ye döndü. Önü alınmaz bir hınç, yenemediği bir öfke, kırılmış bir gurur onu yakıp kavuruyordu. Oğlu Ebû Cendel evinde onu karşıladı. Birkaç zaman önce Halid bin Velid’den ve Ebû Süfyan’dan hakaret gören Ebû Cendel, babasına karşı […]

Continue reading »

Hırs

YAZAR : Hadi ÖNAL hadional23@gmail.com Açgözlülük, şiddetli istek, aşırı derecede tutkunluk olarak tarif edilen hırs; insan fıtratında var olan bir davranış biçimidir. Aklın kontrolünde kullanılmadığı zaman, gemi azıya alan; hasetle birleştiğinde canavarlaşan bu duyguyu yenmek ya da onu iyiye, doğruya yöneltmek büyük bir eğitim ve irade gerektirir. Doyumsuzluğun olduğu yerde elbette ki mutluluktan söz edilemez. O yüzdendir ki hırs ile […]

Continue reading »

Din Kültürü Dersinin «Zorunluluğu»

H. Kübra ERGİN Son günlerde yeni anayasa tartışmalarıyla birlikte din kültürü ve ahlâk bilgisi derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması konusu yeniden gündeme geldi. Geniş bir kesim, mevcut din derslerinin yetersiz olduğunu düşünürken, bu derslerin idarecilerin inisiyatifine kalmış, yok olmaya mahkûm bir seçmeli ders hâline getirilmesi teklifi elbette tartışmalarla karşılandı. Biz de bu tartışma vesilesiyle eğitimle din arasındaki bağı yeniden gözden geçirmeyi […]

Continue reading »

Eğitimde Zihniyet Meselesi

YAZAR : B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Devleti devam ettirecek, milleti yaşatacak nesillerin her bakımdan mükemmel olarak yetiştirilebilmeleri için; maddî ve mânevî, ne fedakârlıklar yapılsa sezâdır. Tarihte geniş coğrafyalara yayılmış büyük imparatorlukların, onu taşıyacak nesillerin yeterli ihataya sahip olarak yetiştirilememesi veya çeşitli zaaflarla malûl bulunmaları gibi sebeplerle dağılıp gittikleri bilinen bir husustur. Bunun içindir ki; bugünün dünyasında, tarihî hâdiseleri iyi tahlil […]

Continue reading »

İki Günlük Misafir…

AHMET ZİYLAN Misafir deyince… Herkes bir bakıma misafir. Çünkü dünya misafirhane. Buna işaretle şair ne güzel söylemiş: Ne Kārun’a kaldı ne Süleymân’a… Bakın tarihe; saltanat, mal-mülk, zenginlik vesâire ne şuna kalmış, ne buna kalmış. Bu dünya, içindeki nimetlerle beraber her doğan insana şunu söylüyor: «Ey insan! Unutma ki sen de misafirsin!» Bu sebeple ben, bütün insanları hep misafir olarak görürüm. […]

Continue reading »

«Kuşak Çatışması Olmamalı!» mı?

AYNUR TUTKUN Kimi geç kimi erken gelen aile fertleri akşam sofrasına beraber oturamamış olsalar da nihayetinde aynı çatı altında toplanmayı başarmışlardır günün sonunda. Anne mutfakla meşgulken baba televizyonun karşısında, kumanda elinde gün boyu izleyemediği haberleri ya da siyasî meseleleri kanallar arasında gezinerek yakalamaya çalışmaktadır. Ekonomik refahın neticesi olarak çocukların da kendi odalarında kendi televizyonları olduğu için onlar da istediği diziyi/maçı […]

Continue reading »
1 913 914 915 916 917 1.002