-Ebced Değeri 92 Olan «Muhammed» İsm-i Şerîfine 92 Beyit- Hazret-i Peygamber’in Yüce Vasfı Şânında AŞK KASÎDESİ

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ)

Önce âşık bülbülün kalbinde fermân oldu aşk,
Sonra Güller Şâhı’nın şevkiyle îlân oldu aşk!..

Duydu hiç yokken, o an, var oldu bin bir kâinat,
On sekiz bin âlemin tahtında sultân oldu aşk!..

Rûhu, rûhundan cemâlin, aldı bir kutsî nefes,
Ölse topraktan bedenler, ölmeyen cân oldu aşk!..

Kâkülünden, gamzesinden, oldu zâhir en güzel,
En güzelden doğdu sevdâ, câna cânân oldu aşk!..

Tüm melekler kaldı âciz sevginin târîfine,
Verdi esmâdan haber, varlıkta insân oldu aşk!..

Tâ ezelden tâ ebed, bir yolculuktur başladı,
Şâhidiz; «kālû belâ»dan gözde al kan oldu aşk!..

Terletirken cilveler; yıldız, güneş, ay damladı,
Döndü etrâfında her gün yâre devrân oldu aşk!

İşvekâr oldukça cânan, «ben» denen bir hâl ile,
Gün yüzünden dâimâ akşam-sabah zan oldu aşk!

Aklı mağlûb etti, mecnûn etti kirpik temreni,
Sanki yaydan fırlayan oklarla akrân oldu aşk!..

Çattı kaşlardan duvar, zorlaştı bakmak göz göze,
N’eylesin cennette Âdem, gönle hicrân oldu aşk!..

Ayrılık, âh ayrılık; dünyâyı zindân eyledi,
Âşığın gönlünde her gün mum ve şamdân oldu aşk!

Çıktı yangın; nâr-ı gurbet yakmasın, sönsün diye,
Sönmeden pervâneler, kül etti, volkān oldu aşk!..

N’eylesin, hıçkırdı, gül derdiyle yer-gök durmadan,
Hem bulutlar, hem pınarlar taştı ummân oldu aşk!..

Testi bayrâm etti bundan, tüm kadehler doldu hep,
Bir yudum sarhoş ederken kendi mestân oldu aşk!

Daldı meclis, bir ömür efsâneden efsâneye,
Artık anlatmakla bitmez, dilde destân oldu aşk!..

Her kalem, her hokka, her kâtip, onun emrindedir,
Yâre dâir söz için tuğrâ çeken şân oldu aşk!..

Dendi aşk ufkunda olmaz başka bir tâcın işi,
Arş’a dek, her rütbenin üstünde unvân oldu aşk!

Çünkü mâşûkuydu Hakk’ın Can Muhammed Mustafâ,
İnciler yağdırdı gökten, çölde nîsân oldu aşk!

Lâleler yetmez deyip sümbül, karanfil, yâsemen,
Hem gelincik hem de nergis hem de reyhân oldu aşk!

Hak katından öyle rahmet oldu Cennet Goncası,
Yemyeşil bağlar kurup bin bir gülistân oldu aşk!

Yer ve gökler açtı pancur, Gül için gündüz gece,
Hem güneşten hem de aydan çifte seyrân oldu aşk!..

Baktı, tekrar baktı, tekrar baktı, tekrar baktı ve,
Misli aslâ yok deyip, hep baktı hayrân oldu aşk!…

Sonra ashâb oldu candan, her nefes Sıddık gibi,
Hem Ömer, Osmân, Alî nâmında kurbân oldu aşk!..

Bir alâmet olsa lâzım, yağdı Hak’tan mûcize,
Kalbi tam tatmîn için binlerce burhân oldu aşk!

İsmi, hâs ismiyle Allâh’ın yazılmış yan yana,
Arş’a müstesnâ şahâdet, arza îmân oldu aşk!..

Vedduhâ, Tâhâ, Elif-Lâm-Mîm’i çöz, Yâsîn oku,
Her muammâdan sekiz kat ilme irfân oldu aşk!

İşte rahmet! Sardı Peygamber garîbin gönlünü,
En zayıf idrâk için en güçlü iz’ân oldu aşk!..
Ey Nebî, Sen burda yokken, kardeşin Nûh ağladı,
Ağlatan küffâr için bir anda tûfân oldu aşk!

Sen duâ oldun Halîlullâh’a, derhal söndü nâr,
Ey Habîbullâh o gün, gülzâr-ı Rahmân oldu aşk!..

Oldu hikmet bahçesinden bir güzellik Yûsuf’u,
Duydu Güller Şâhı kimmiş, bir bezirgân oldu aşk!..

Can verir uğrunda her varlık Züleyhâ’dır Sana,
Göz denen Yâkûb için feryâd-ı Ken’ân oldu aşk!

Oldu illâ yâri görmek isteyen Mûsâ-yı Tûr,
Sonra şânından Sen’in, Dâvud, Süleymân oldu aşk!..

Hem Zebûr olmuştu anlatmak için ey Gül, Sen’i,
Hem de Tevrât oldu, İncîl oldu, Kur’ân oldu aşk!..

Yükselip Allâh’a göz göz Sen ki oldun en yakın,
Kutlu ardından Sen’in mîrâca kervân oldu aşk!

Ey tabîbim, hasretindir can yakan tek hastalık,
Başka hiçbir gam-keder yok, çünkü Lokmân oldu aşk!

Çünkü ey Mutlak Devâ, âlemde Âdem’den beri,
İçti feyzinden Sen’in her derde dermân oldu aşk!

Müjdeler saçtın, ümitsizlik boğarken ruhları,
Tevbekâr oldukça kul, bambaşka gufrân oldu aşk!

Kâ‘b için hattâ, ne devlet oldu methetmek Sen’i,
Hem ne devlet, şâirin omzunda kaftân oldu aşk!..

Na’t elinden buldu derman Bûsirî bir felç iken,
Böyle ulvî bir şifâdan yol ve erkân oldu aşk!..

Lafza sığdırmak ne mümkün mâverâî vasfını,
Şerh için, tefsîr için insâna ihsân oldu aşk!..

Bunca dillerden, lügatlerden, şiirlerden öte,
Bir de Allâh’ın özel methiyle dîvân oldu aşk!..

Kışta dil dil lâl edip âhir zamân ağlatsa da,
Sen tebessüm eyledin Ravza’nda handân oldu aşk!..

Ellerinden öpmenin şevkiyle yangın ümmete,
Beş vakit Sen’den su serpen bir şadırvân oldu aşk!..

Kubbelerden taştı… aşkın her makāmından ezân,
Secdeden yükseldi, câmîlerde eyvân oldu aşk!..

Her gönül, aşkınla ey Gül, bir muazzam Kâbe ki,
Köşk-i cennetten dahî on kat mutantan oldu aşk…

San’atından hissedardır muhteşem mâmûreler,
Başka hiçbir harcı yoktur, Sen’le umrân oldu aşk!..

Canda aşk olmazsa her şey dilde bomboş lâf olur,
Çünkü Ahmed mührüdür, gökten hükümrân oldu aşk!

Var ve yokluk bir izâfettir, bütün varlıklara,
Hakkımızdan pay değil, lutfunla imkân oldu aşk!

Öyle kıymetlendi ey Öz, bastığın taşlar bile,
Olduğun yer, inci-cevher doldu, dükkân oldu aşk!..

Meyli hep sonsuzdu ancak Sen ki geldin burlara,
Geldi derhâl ey Nebî, en önce mihmân oldu aşk!..

Dardı dar dünyâda ilkin, sonra Sen varsın diye,
En mübârek, en geniş, en canlı meydân oldu aşk!..

Gökte gezgin, yerde seyyah, gezdi tek tek varlığı,
Her mekândan ayrılıp kalbinde iskân oldu aşk!..

Dün Sen’in nûrunla ey Yâr, âdetâ bir renk idi,
Şimdi gurbet mevsiminden, onca elvân oldu aşk!..

Tek rüyâmızdın bizim, gördük, uyandık uykudan,
Hamdülillâh ey Efendim, Sen’de âyân oldu aşk!..

Zor geçitler var diyorduk burda lâkin, çok şükür,
Merhamet öğrendi Sen’den gönle vicdân oldu aşk!

Durmadan dönmekte dünyâ, ey Ziyâ, sevdâ ile,
Sohbetinden; dosta yâver, yâre yârân oldu aşk!..

Sen ne söylersen, ne istersen hemencek cân atıp,
Önde hizmet etti, her takdîre şâyân oldu aşk!..

Hürmetindendir bu rahmetler bu nîmetler bütün,
Acze düştük dâimâ minnet ve şükrân oldu aşk!..
Her hümâ çırpar kanat, çevrende, ankālar uçar,
Hüdhüd üslûbunda, bülbül tarzı aksân oldu aşk…

Koştu; cânından aziz dost oldu ey Cânan Sana,
Öyle sonsuz bir muhabbet tattı, ihvân oldu aşk!

Ektiğin münbit başaklar etti zümrüt her yeri,
Bin verip her tâneden, eylülde safrân oldu aşk!

Sundu âşık son hasat vaktinde can mahsûlünü,
Yâ Rasûlâllah, Sen’in uğrunda harmân oldu aşk!

Âh Efendim, aktı gözler, öyle çok yaş döktü ki,
Bağrı çöllerden beter, nemsiz beyâbân oldu aşk!

Âh Efendim, kimse bilmez mahşerin ahvâli zor,
Orda Sen’den ayrılık korkuttu, giryân oldu aşk!

Yâ Rasûlâllah şefâat, yâ Habîballah medet,
Yâ Nebiyyallâh aman, hasrette efgān oldu aşk!..

Sen ki etmezsen nazar, nâçâr olur kullar yarın,
Burda zâten yandı âşık, yandı külhân oldu aşk!..

Ey Nebî, tatmak nasîb olmaz mı vuslat hazzını?
Biz harâb olduk bu sahrâlarda vîrân oldu aşk!..

Sen demişsin müjdeler olsun gariplerden yana,
Sardı her yandan gariplik, bir garîbân oldu aşk!..

Âh Efendim, söylemek her hâli bilmem doğru mu?
Sustuğum an, âh u zârımdan perîşân oldu aşk!..

Ey Süreyyâ, yükselip yerden kavuşsam tam diye,
Ben buhûr oldum, tamâmen bir buhurdân oldu aşk!..

Her pınâr, ey Gül, kerem kıl, dallarından çağlasın,
Çağlayan şebnemlerinden bir gülâbdân oldu aşk!

Kâtip olmak bir şeref, yazdır Efendim şâire,
Kimse aslâ sanmasın yalnız gazelhân oldu aşk!..

Aynalar nûrunla parlar, nûru seyrân ettirir,
Nûra erdirmekte artık, baş danışmân oldu aşk!..

Mor karanlık içre hurşîd oldu aşkın mü’mine,
Sırt dönen kâfir için nûr içre zindân oldu aşk!..

Tâc edip bilmek ve bildirmekte yüksek kadrini,
Rûhu çarpık, yan bakan düşmâna düşmân oldu aşk!

Sen Bedir’deyken, hemen gökten melekler yağdırıp,
Şirki mağlûb etti, etrâfında kalkān oldu aşk!..

Sen Uhud Harbi’nde zor anlar yaşarken ağladı,
Fırlayıp meydâna derhal zulme tırpân oldu aşk!..

Çıktı Hendek Harbi, düşman geldi işgāl etmeye,
Anda bir şahlandı, müthiş bir küheylân oldu aşk!

Hayber’in fethinde tam Haydar kesilmiş bir emir,
Mekke’nin fethinde meşhur bir kumandân oldu aşk!

Çok çetin, zor bir Tebük derdiyle ettin imtihân,
Nefsi mağlûp eyleyip emrinde hâkān oldu aşk!

Yâ Nebî, emrinde, şefkatten fetihler başladı,
Sevgisiz dünyâ için en mûteber hân oldu aşk!

Hakk’a her an büktü baş, mensûb olup ahlâkına,
Nerde bir mâsum ve mazlum duysa biryân oldu aşk!

Hor-hakirlikten tutup çektin bütün insanlığı,
Her yetîmin titreyen göğsünde yorgan oldu aşk!

Bir denî dünyâya tutsak olmasın kullar, dedin,
Her kulun, âzâd için boynunda urgan oldu aşk!..

Bağlılık Allâh’a ancak bağlı olmaktır Sana,
İşbu gerçekten sapan isyâna isyân oldu aşk!..

Çok günahkârız, hatâmız çok, Efendim, rahmet et,
Öyle mahcûbuz ki, bizden fazla pişmân oldu aşk!..

Mûtenâ, hoş bir gönül sunmak için ey Gül Sana,
Hem dokuz kat gökle hem toprakla yeksân oldu aşk!

Bastığın sonsuz eşikten yer öpüp geçmek için,
Her fedâkârlıkta maksat buydu, candan oldu aşk!

Bunca sözden yâ Rasûlâllah murâdım ilticâ,
Yoksa hâlâ en güzel vasfında noksân oldu aşk!..

Zâten âcizdim Efendim, âcizim hâlâ yine,
Gönlü bülbül eyleyip ancak duâhân oldu aşk!

Başka irfânım ve ilmim yok, garip Seyrî gibi,
Âşığım, sevdâlıyım, rûhumda mîzân oldu aşk!

Sen ki doğdun kalbe ey Gül, oldu can-ten hep fedâ,
Başka bir mânâ değil en tatlı bir ân oldu aşk!..

Vezni: fâilâtün / fâilâtün / fâilâtün / fâilün