“Testilerimizi Dicle’ye Dolu Götürüyoruz”

Yard. Doç. Dr. Yakup ŞAFAK Su; feyiz, bereket, temizlik, ölümsüzlük sembolüdür ve şifa menbaıdır. Şeffâflığı can gibidir. Varlığı meydana getiren 4 temel unsurdan, yani ateş, hava, su ve topraktan biri olan ve hayat kaynağımız bulunan su ve suyla ilgili hâdiseler, benzetmeler, hikâyeler Hazret-i Mevlânâ’nın eserlerinde çokça yer alan unsurlardır. Onun şiirlerinde denizler, ummanlar, akarsular en çok zikredilen kelimeler arasındadır. Bunun […]

Continue reading »

Mesnevî’de Nefis Temsilleri

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI Cehennemin âlemleri yutmasına rağmen «daha yok mu?» demesi gibi nefs-i emmâre de doymak bilmez. Çünkü cüzler küllün özelliğini taşır, nefis de cehennemin huyunu taşır. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri’nin ölümsüz eseri Mesnevî-i Mânevî’nin ana mevzularından biri, insandaki beden-ruh, nefis-kalp çekişmesinin teşhis ve tedavisidir. Dünya mülkünde, beden hapishanesinde nefsin hâkimiyeti vardır. Bu hapishanede gurbette kalmış olan, aslı yücelere ait […]

Continue reading »

Mevlânâ Gözüyle Mesnevî

Muhammed Ali EŞMELİ “Mesnevî’den maksadım sensin. Mesnevî; dalları, gövdesi ve kökü ile tamamıyla senindir. Mesnevî’nin sözlerinden maksadım; senin sırrındır. Onu meydana ge­tirmekten maksadım, senin sesini duymaktır.” diyerek Mesnevî’sine başlayan Hazret-i Mevlânâ, bu muhteşem eseri yazmaktaki gayesi etrafında mecaz yoluyla şunları söyler: “Dere derin bir yerde akıyordu. Susamış bir adam da orada bulunan bir ceviz ağacına tırmanmıştı. Ağacı silkeliyordu. Ceviz ağacından […]

Continue reading »

Semâzenler

Yard. Doç. Dr. Emin IŞIK Mevlânâ’nın adı anılınca, hemen gözümüzün önüne kelebekler gibi uçuşan semâzenler gelir. Semâ âyini, bir anda bizi, bu maddî dünyadan bir başka âleme götürür. Hazret-i Mevlânâ, gerçek kişiliği ile Mesnevî ve Dîvân-ı Kebîr’de boy gösterir. İlâhî sırları, aşk ehlinin gönlüne oradan seslenir. Ancak ne hikmetse, Mevlânâ’nın adı anılınca, hemen gözümüzün önüne kelebekler gibi uçuşan semâzenler gelir. […]

Continue reading »

İkiyüzlülük Üzerine

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ Her Ahmed’in bir Ebûcehil’i olması gayet normaldir. Anormal olan dost görünüp düşmanlık yapmaktır. İkiyüzlülükten nefret ettiği bilinen Mehmed Âkif bir gün dostlarına şöyle der: “İkiyüzlüleri sever oldum, çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım.” Bugün artık yirmi yüzlüler de tarihe karıştı ve etrafı yüzsüzler sardı. Böyle bir ortamda ikiyüzlülük konusunu ele almak bir anlam ifade eder […]

Continue reading »

Yine de Gel!

Ayla AĞABEGÜM Vatanını seven, mânevî değerlerine bağlı olan insanlar yetiştiği zaman hoşgörü uğruna, meşhur olma uğruna yazarlar yetişmeyecektir. Elif ŞAFAK gibiler bir Fransız mantığıyla düşünüp eserlerinin kahramanlarına Türk olmanın utancını yaşatamayacaktır. Orhan PAMUK’lara Nobel ödülü verilirken Türk halkı bunun sebebini bilecektir. Yine de gel… Yine de gel, ne olursan yine de gel, Hıristiyan, Mecûsî, putperest olsan yine gel… Bu bizim […]

Continue reading »

Yahyâ Kemâl’de Sonbahar Düşünceleri

Sadettin KAPLAN Sonbahar, şairin gönlünde hâkimiyetini kurmuştur artık. «Mevsimler» onu istediği, özlediği bahara bir türlü erdiremez… Hüzün dolu bir türküdür sonbahar… Rüyâ gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle Her ânını, her rengini, her şi’rini hazdan. Hâlâ doludur bahçeler en tatlı sesinle! Bir gün, bir uzak hâtıra özlersen o yazdan mısralarıyla başlar Yahyâ Kemâl’in «Geçmiş Yaz» adlı şiiri. Ömründe geçmiş yazların sımsıcak […]

Continue reading »

Mahlâs ve Mahlâs Nükteleri

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK Mahlâs, şairin sanat ismidir ve aynı zamanda şiire attığı imzadır. Güçlü şairleri korkutan asıl şey mahlâslarını kullanan güçsüz şairlerin zayıf/kötü şiirlerinin kendilerine mal edilmesidir. Türk edebiyatı geleneğinde hemen her şairin gerçek isminin dışında şiirlerinde kullandığı «mahlâs» diye adlandırılan bir şair adı vardır. Mahlâs, şairin sanat ismidir ve aynı zamanda şiire attığı imzadır. Bu anlayışla Nedim: Ma‘lûmdur […]

Continue reading »

Dâhîler Nasıl Yetişti?

Murat Selim MEHMEDOĞLU İnsanoğlunun terbiyesi kolay değildir. Uzun emek ve çile ister. Ressamdan, şairden veya bir başka sanatkârdan daha mâhirane bir sanat sahibi olmayı gerektirir. Zira eğitilenler arasından, eğitimin kalitesine göre dâhîler de çıkar molozlar da. Her işin kendine göre bir zorluğu vardır. Fakat en zor iş, insan yetiştirmektir. Çünkü hür fikre sahip olan insanoğlunun terbiyesi kolay değildir. Uzun emek […]

Continue reading »

Aah Mürüvvet!

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI Çok sağlam bir bina idi bizim Mürüvvet Apartmanı. Zamanında bu binayı inşa edenler çok muhkem yapmışlardı. Eski, fakat çok sağlam bir bina idi bizim Mürüvvet Apartmanı. Zamanında bu binayı inşa edenler çok muhkem yapmışlar. Temelini her türlü sarsıntıya göğüs gerecek derinlikte kazmış, sağlam payandalara dayanan güçlü bir temel atmışlar. Binanın malzemesinde de hiç hile hurda yapmamışlar. Ne […]

Continue reading »
1 53 54 55 56 57 60