Yazı ve Yazar Üzerine

Nurlan MEMEDZADE Hani zaman zaman merak etmişizdir, acaba bir yazar, bir şair nasıl yaşar, ne düşünür de sanat hârikaları koyar ortaya. Hattâ bazen asırlar sonrasına hükmeder hâle gelir. Bu gün hâlâ Nizâmîler, Fuzûlîler konuşuluyor ya. Oysaki eserlerinde geçen olaylar kendi zamanlarınca tasvir edilmesine rağmen hâlâ küreselleşen dünyada teknolojiye bu kadar önem veren çağdaşlarımız tarafından sıcak karşılanmakta. Acaba bugün her şeyin […]

Continue reading »

Necâtî Bey’den Nükteler NECÂTÎ’NİN DİRİSİNDEN AHMED’İN ÖLÜSÜ YEĞDİR

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK Âşık Çelebi ve Gelibolulu Âlî’nin verdikleri bilgilere göre bir mecliste, Ahmed Paşa ile Necâtî üzerine tartışma yapılmaktadır. Meclistekilerin bir kısmı Ahmed Paşa’nın, diğer bir kısmı ise Necâtî’nin daha büyük şair olduğunu ispatlamaya çalışmaktadır. Ahmed Paşa’nın daha büyük şair olduğunu söyleyenler: Destimi kessen kalur dâmân-ı lûtfunda elüm Dâmenün kessen kalur destümde lûtfun dâmeni beytini, «Necâtî» diyenler ise; […]

Continue reading »

Deve mi, Domuz mu? 4 (Manzum Tarihî Tiyatro)

Dr. Harun ÖĞMÜŞ [Endülüs’te Emevî Hilâfeti çökmüş, her il müstakil bir devlet hâline gelmiştir. Hâdise, 466/1074-488/1095 yılları arasında Endülüs ve Mağrip’te geçmektedir.] DÖRDÜNCÜ SAHNE (İşbîliyye’de bir sokak. Sahnedekiler: Üç İşbîliye’li. Üç İşbîliye’li aralarında konuşurlar.) Şahıslar: ÜÇ İŞBÎLİYELİ: Halkın görüşlerini yansıtırlar. 1. ŞAHIS: Gördün ya nasıl cömert emirler? Küffâra hazîneler verirler! Etsin diye şehrimizde yağmâ, Abdullâh1 anlaşıp kralla… Ücretli bir ordu […]

Continue reading »

Seferler, Zaferler ve Eserler

M.Ali EŞMELİ Yıllar geçti. Hiç durmaksızın seneler aktı. Yollarda koşturanlar, asılı levhalara göre gaza yüklendi. Levhalar, herkesi gideceği yöne doğru yönlendirdi. Bazen rüzgârlar esti, fırtınalar cirit attı, hortumlar tozu dumana kattı. Levhaların yeri değişmeye başladı. Kuzeyle güney, doğuyla batı karıştı. İyiyle kötü karıştı. Cennetle cehennem karıştı. Yolcuların çoğu bu duruma bakmadan hedeflerine doğru yine levhalara göre yarıştı, yarıştı. Ancak dere-tepe […]

Continue reading »

O BENİM CANIMI ALSIN

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK Nükte, ancak dikkat edildiğinde anlaşılan ince söz ve mânâ diye tarif edilir. Başka bir ifadeyle söz ve ibareden hususî bir dikkatle çıkarılan gizli mânâ demektir. Nükte; bazen insanların düşünmeden konuştukları, alaya aldıkları şeylerde gizli olan bilinmeyen önemli hususlara dikkat çekmektir. Nüktedan insan, basit görünen bir meseleyi tersine çevirerek onu önemli kılabilir. Nüktedan söz fırsatçısıdır. Yeri ve […]

Continue reading »

En Büyük Zafer

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI Maalesef şiir hakkında bazen bilenlerden ziyade bilmeyenler, anlayanlardan ziyade anlamayanlar yoruma hevesli. Tespitler doğru yanlış üzerinde pek durulmuyor. Hele tefekkür derinliği bazen tamamen unutuluyor. Meselâ geçenlerde bir şiir hakkında şöyle bir yoruma rastladım: “Şiirinle İstanbul’un fethi ya da Çanakkale Zaferi’ne yardımcı olmaya çalışıyormuş gibi bir hâlin var. Ama aradan çok zaman geçti. Köprülerin altından çok sular aktı.” […]

Continue reading »

Deve mi, Domuz mu? 3 (Manzum Tarihî Tiyatro)

Dr. Harun ÖĞMÜŞ [Endülüs’te Emevî Hilâfeti çökmüş, her il müstakil bir devlet hâline gelmiştir. Hâdise, 466/1074-488/1095 yılları arasında İşbîliye’de (Sevilla) geçmektedir.] ÜÇÜNCÜ SAHNE [(Yıl 467/1075) Mûtemid, devlet ricâli ve kumandanlarıyla dîvan toplantısındadır. Sahnedekiler: Mûtemid, İbn-i Ammar, İbn-i Zeydun, kumandanlar Halef Bin Necah ve Muhammed Bin Martin.] Şahıslar: MÛTEMİD: Âlim ve sanatkârları seven şair ruhlu cömert bir emir. İşbîliye emiri. İBN-İ […]

Continue reading »

İnsan Ömrü

Ahmet SEVGİ Klâsik Türk şiirinde insan ömrü değişik açılardan ele alınarak «ömür tarlası, ömür bahçesi, ömür rüzgârı, ömür sermayesi, ömür nehri» gibi birçok benzetmelere konu edilmiştir. Ancak, bana sorarsanız bu benzetmeler içinde en anlamlı olanı «ömür-nehir» ilişkisidir. Gerçekten bir nehrin kenarına oturup da ömrün bir su misali akıp gitmekte olduğunu düşünmemek mümkün değil. Kastamonulu Lâtîfî ne güzel ifade etmiş: Ömrün […]

Continue reading »

Zafer veya Hiç

Ayla AĞABEGÜM Nedense dergilerimiz Mayıs ve Ağustos aylarında dosyalar hazırlarlar; fetih, İstanbul ve zaferler gündeme gelir, heyecanla anlatırız. Gururlanmak hoşumuza gider. Sonra kendimize dönüp: «Ben ne yaptım, biz ne yaptık, eksiklerimiz neler?» sorularını sorup, verdiğimiz cevaplarla yeni projeler yapmanın gayreti içinde olmayız. Bu durumda yıllar önce kazanılan zaferler için «zafer veya hiç» mi demeliyiz? Zafer yalnız bir savaş kazanmak mıdır? […]

Continue reading »

Yazık Değil mi?

YAZAR : M.Ali EŞMELİ Kelimeler balon gibi olmaya başladığı günden beri içlerine neler üflenmiyor ki! İhtiyaç kelimesine bakın. Ne var ne yok her şey onun içine dolduruldu. Hattâ israf bile. İsrafın çılgınlığı bile ihtiyaç oldu. Neticede, israf denen sefalet gündemlerden çıkmaya, dikkat edilmemeye başlandı. Hele onu bir hastalık hâline getirenler için israf, hiçbir tehlike hissi uyandırmıyor. «Ne yapalım, alışkanlık, tutku!» […]

Continue reading »
1 49 50 51 52 53 61