O (SAV) HEP «ÜMMETÎ!» DEDİ… YA BİZ?..

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Doğdu; “Ümmetî…” dedi. Büyüdü; “Ümmetî…” dedi. Peygamber oldu; “Ümmetî…” dedi. O’nun olmadığı zamanlarda insanlığın en vahşî duygularla perişan ettiği, en canavar muamelelere maruz bıraktığı âciz, zavallı, çaresiz kölelere, yetimlere, kimsesizlere; “Ümmetî…” dedi. Diri diri gömülen kız çocuklarına; “Ümmetî…” dedi. Hidâyet pınarından içen herkese; “Ümmetî…” dedi. Mîrâca çıktı; “Ümmetî…” dedi. Aynı sebeple yere döndü; “Ümmetî…” dedi. […]

Continue reading »

ÇİÇEĞE DURDU AĞAÇLAR…

Sadettin KAPLAN sadettinkaplan@gmail.com Mart kapıdan baktırsa da, pencereden görünüyor… Çiçeğe durdu ağaçlar… Önce cemreler düştü, sonra başı döndü kelebeklerin gündönümüyle. Kuşlar çığlık çığlığa bir müjdeyi astılar eprimiş bulutların salkım-saçak dantellerine: “Bahar geliyor!..” Kimin umurunda?.. Gönüllerin nevâ tellerine vuran tezeneler beyhûde telesiyorlar. Duygu çağlayanının sesi aklın hiçbir makamına uymuyor. Salkımsöğütlerin taze yaprakları arasından süzülen meltemler, gönül yaralarına merhem olurken; kabuk bağlayan […]

Continue reading »

YAKIN DÖNEM HİLYELERİ -2-

Prof. Dr. İsmail ÇETİŞLİ icetisli@pau.edu.tr Kalemini Hazret-i Peygamber hakkında kullanan hemen hemen bütün şairler gibi, M. Fehmi GERÇEKER de O’nu bütün incelik, derinlik ve yücelikleriyle anlatmanın mümkün olmadığını bilir ve daha hilyesinin başında aczini itiraf eder. Zira O’nun kemâli lâfza, cemâli hâfızaya sığmadığı gibi yüceliğinin de bir hududu yoktur: Lâkin beni farz edip de gāfil, İmkân-ı kemâl-i vasfa kāil. Zannetme […]

Continue reading »

O’NU SEVMEK VE ANLAMAK

H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com Geçtiğimiz günlerde tasavvuf hakkında şüpheleri olan bir hanımla konuşuyoruz. Şüphe dediğim, dillerde dolaşan malûm itirazlar… Tasavvufun, Kur’ân ve hadislerde bahsedilen; «Allah için muhabbet etmek» çerçevesinde anlaşılması gerektiğini söylüyorum. “–Allah’tan başkasına bu kadar hürmet ve muhabbet etmek doğru mu?” gibi itirazlarını sürdürüyor. Ben de; “–Biz Allah için olan muhabbete, Allah’tan başkasına olan muhabbet nazarıyla bakmıyoruz.” diyorum ve […]

Continue reading »

HÜZÜNLÜ TEBESSÜMLER…

Ahmet ZİYLAN “Büyük lokma ye, fakat büyük konuşma” diye asırların tecrübesi bir atasözümüz vardır. İnsan, bir an «ben» deyip, başarısını, zenginliğini, zekâsını… kendinden bilir, bu cesaretle iddialı bir söz söylerse, demek ki «gayretullâh»a dokunuyor, insan o sözüyle mutlaka imtihan ediliyor. Bu sebeple mütevâzı olmak lâzım, kendimizden bilmeyip «Allah lutfetti» demek lâzım… «Ben başarılı ve varlıklıyım, bunları çalışmakla yaptım.» diye böbürleneni […]

Continue reading »

JAPONLAR, HANGİ ÜMMETTEN?

Asım UÇAROK 11 Mart 2011 günü, Japonya’da tarihin bilinen en büyük depremlerinden biri yaşandı. Depremin ardından tsunami, ardından nükleer reaktörlerden birinden başlayan radyasyon sızıntısıyla Japonlar; Başbakanlarının deyimiyle, II. Dünya Harbi’nden bu yana tarihlerinin en zorlu günlerini yaşıyorlar. Ülkemiz de, Japonya kadar dehşetli olmasa da önemli bir fay hattında bulunuyor. 99 depreminden sonra «Deprem Dede»nin bize öğrettiği şu olmuştu: “Depremle yaşamaya […]

Continue reading »

O, BİZE GÜVENİYORDU!

Handenur YÜKSEL Zâhir ve bâtın ilminde zamanının en meşhur âlimlerinden ve büyük velîlerden olan Muhammed bin Hafîf, 889 yılında Şîraz’da doğdu. Künyesi Ebû Abdullah, lakabı İbn-i Hafîf’tir. Kettânî, Yûsuf bin Hüseyin, Hallâc-ı Mansur ve Cüneyd-i Bağdâdî gibi büyük âlimlerin sohbetlerinde bulunmuş; onlardan feyiz almıştı. Tasavvufta yetişmesini şöyle anlatır: “Karşılaştığım ve elinde tövbe ettiğim ilk zât, Ahmed bin Yahya Hazretleri’dir. Önce […]

Continue reading »

MEKKE-İ MÜKERREME’YE GETİRİLEN SU!

Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com KANUNÎ’NİN BİRİCİK KIZI MİHRİMAH SULTAN’IN BÜYÜK HİZMETİ Osmanlı devrinde, başta saray hanımları olmak üzere; vezirlerin, valilerin ve imkân sahibi zenginlerin hanımları ellerinde mülk olarak bulunan malları vakıflaştırmış, nakit servetleriyle de hayır-hasenâta koşmuşlardır. Pek çok fukarâ hanımı da, bu yarıştan geri kalmamıştır. Kanunî’nin sevgili kızı Mihrimah Sultan da, Allâh’ın rızâsına nâil olma, Peygamber’in şefâatini kazanma, içinde bulunduğu Osmanlı […]

Continue reading »

FATİH VE İSTANBUL’UN FETHİ

Ahmet MERAL ahmetmeral61@gmail.com ÇAĞ AÇIP ÇAĞ KAPATAN VE ZİRVENİN YOLUNU AÇAN LİDER Osmanlı Devleti, Fatih’in işbaşına gelmesiyle beraber 150 yıl sürecek bir yükseliş dönemine girdi. Bu dönemde her bakımdan dünyanın en üstün ve kudretli imparatorluğu hâline geldi. Ön Asya, Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika’da dört yüz yılı aşkın süreyle nüfûz ve aktifliğini devam ettirdi. Şüphesiz II. Mehmed’i «Fatih» yapan, İstanbul’u […]

Continue reading »

O (S.A.S) GELMEDEN ve GELİNCE…

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Hudâ, bilinmeyi takdîr edince vakt-i ezel, Yarattı Nûr-i Muhammed denen hilâli özel. Sırayla Âdem’i halk etti şânı hürmetine, Yarattı sonra da Havvâ’yı, koydu cennetine. Buyurdu: «Şart-ı mihirdir nikâh için salevat.» O Can Muhammed’e onlar, üçer kez etti salât. El açtı Hazret-i Âdem, düşünce cennetten: “Muhammed aşkına Yâ Rab, bağışla bizleri Sen!” Hudâ buyurdu: “Muhammed ki olmasaydı […]

Continue reading »
1 736 737 738 739 740 1.019