KİMDEN İZİN ALMALI?

H. Kübra ERGİN hkubraergin571@gmail.com Geçtiğimiz aylarda bir akrabamızın evinde misafir olarak bulunuyorduk. Genç bir hanım, et yemediğini söyledi. Bu hanım kardeşimiz, liseyi imam hatip lisesinde okumuş. Ama sonra felsefe bölümünde okumaya başlamış. Hayat tarzını değiştirmiş. Bunları zaten duyduğum için sordum: “–Süt, yumurta gibi hiçbir hayvânî gıdâyı mı yemiyorsunuz, sadece et mi yemiyorsunuz?” “–Sadece et yemiyorum.” dedi. “–Sevmediğiniz için mi?” diye […]

Continue reading »

Şer‘î Kaidelerle Tasavvuf -16- İMTİHANLI YOLLAR

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM (Şâzelî meşâyıhından Ahmed Zerrûk [v. 899/1494] Hazretleri’nin; tasavvufu, usûl ve fıkıh kaideleriyle anlattığı Kavâidü’t-Tasavvuf ve Şevâhidü’t-Taarruf adlı eserinin tercüme ve şerhine devam ediyoruz.) NEYİN SAHTESİ OLUR? Yirmi Beşinci Kaide: “Varlık âlemine gelen bir hakikat yoktur ki; •Onun benzeri olduğu iddiasıyla karşına çıkanlar oluşmasın. •Onun hakikatine dâhil olmayan şeyleri ona katmaya çalışanlar olmasın. •Ve onu yalanlayanların varlığı […]

Continue reading »

KUR’ÂNÎ TÂLİMATLAR -40- RAMAZÂN-I ŞERÎF’İ RAHMET İNSANI VASFIYLA İHYÂ

Yazar: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi İCÂBETİN ŞARTI Çölden gelen bir bedevî Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e şöyle sordu: “–Rabbimiz bize yakın mıdır? Yakın ise O’na içten sessizce yalvaralım. Yoksa uzak mıdır? Öyleyse O’na yüksek sesle nidâ edelim.” Bu suâle cevap olarak Allah Teâlâ, şu âyet-i kerîmeyi inzal buyurdu: وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِۙ فَلْيَسْتَج۪يبُوا […]

Continue reading »

DÜNYAYA KARŞI ZÂHİD OL!

Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com BİR HADİS: عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ السَّاعِدِيِّ قَالَ : أَتيَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَجُلٌ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللّٰهِ دُلَّن۪ى عَلَى عَمَلٍ إِذَا أنَا عَمِلْتُهُ أَحَبَّنِي اللّٰهُ ، وَأَحَبَّنِي النَّاسُ ، فَقَالَ : « اِزْهَدْ فِي الدُّنْيَا يُحِبَّكَ اللّٰهُ ، وَازْهَدْ ف۪يمَا أَيْدِي النَّاسِ يُحِبُّوكَ » Sehl bin Sa‘d es-Sâidî’nin naklettiğine göre Nebî […]

Continue reading »

Şânlı Mazimizden Seçme Nükteler – HAZIR MISIN?

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Zâhid, sûfî ve muhaddis İbrahim bin Edhem bin Mansur -kuddîse sirruhû-, Belh şehrinde doğdu. Nesebi Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’a dayanır. Önceleri hükümdar olan İbrahim bin Edhem Hazretleri, daha sonra zühd ve takvâ hayatına yöneldi. İlim tahsil edip İmâm-ı Âzam Hazretleri’nin sohbetinde bulundu. Şu hikmetli sözler kendisinden rivâyet edilmiştir: “Lokmayı helâlden temin edebilmek için uğraşmak; […]

Continue reading »

LEYÂL-İ AŞR…

ŞAİR : TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Bir iç seyâhate dâvetliyiz bu günlerde… Leyâl-i aşra eriştik, açıldı nur perde… Günâhın âdemi dünyâ çölünde yol alıyor, Ne yanda, cennete tekrar dönen sefer nerde?.. Cidâli koy, pür edep ol, itâat üzre yürü, Yokuşta, düzde lisânın bu meşki ezberde… Helâl nefesle de: «Lebbeyke lâ şerîke leke!..» Buyur eder mi harâmîyi, Rab bu mahşerde?.. Hatırla […]

Continue reading »

HİÇLİĞE DAİR

YAZAR : Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Hiçlik… Medeniyetlerin turnusol kâğıdı gibi. Her medeniyet kendi anlayışıyla içini doldurmuş «hiç»in. En doğuda Nirvana, en batıda Nihilizm… Merkezde, bizde ise «fenâ», fânî oluş… Fenâ ve nefy… Aynı harflerin sıralamasını değiştirerek, yokluğu, yok oluşu, yokluğu iddia edişi ifade eder. Lâ ilâhe… «Nefy»dir ve arkasından «isbât» yani; «İllâllah!» gelmese küfürdür. Doğu ve batının hiçlik iddiaları, […]

Continue reading »

Ramazan

ŞAİR : Bekir İsmet ÇİÇEK bekirismetcicek@gmail.com Başımıza düştü rahmet gölgesi, Fazla sürmez, çıkar gelir Ramazan. Verir cehennemden âzad belgesi, Benlikleri, yıkar gelir Ramazan. Görülünce akşam nazlı hilâli, Tatlı telâş kaplar, ehl-i iyâli, Uygun olmaz, sahurların ihmali, Şafak, şafak söker gelir Ramazan. Geldiğinde on bir ayın sultanı, Nûru ile aydınlatır vatanı, Gece-gündüz ışık kaplar her yanı, Kandilleri, yakar gelir Ramazan. Gelişiyle […]

Continue reading »

ŞİİR DİLİYLE HADİSLER -10-

ŞAİR : TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) tali@yuzaki.com مَنِ ازْدَادَ عِلْمًا وَلَمْ يَزْدَدْ زُهْدًا لَمْ يَزْدَدْ مِنَ اللّٰهِ إِلَّا بُعْدًا “Kim ilmini artırır da (ona müsâvî olarak) dünyada zühd ü takvâsını artırmazsa, (o ancak) Allâh’a olan uzaklığını artırmıştır…” (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, II, 169; ayr. bkz. Müslim, Zikir, 73) «Bir kulun zühdünü artırmayan ilmin sonucu… Olur -Allah korusun- Hak’tan uzaklaştırıcı…» Faydasız bilgiden Allâh’a […]

Continue reading »