TAHTA BEBEK

Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr Kafesli evlerde ağlar çocuklar, Odalarda akşam olurken henüz. O zaman gözümün önünde parlar, Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz. Ne vakit karanlık kaplasa yeri, Başlar çocukların büyük kederi; Bakınır, korkuyla dolu gözleri: Ya artık bir daha olmazsa gündüz? Gittikçe kesilir derken sedâlar, Gece; bir siyah el gözümü bağlar; Duyarım, içime sığınmış, ağlar, Bir ufacık çocuk, bir […]

Continue reading »

ANNE OLMAK

YAZAR : H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com Geçtiğimiz ay, Mayıs ayıydı ve her yıl olduğu gibi küçük ev âletlerinin ve büyük beden bayan kıyafetlerinin bol bol satıldığı bir aydı. Bir pazarlama stratejisi olarak, annelere dair duygu uyandıran reklâm filmleri döndü durdu. Bu satışların belki ekonomiye canlılık getirdiği düşünülüyordur ama, herhâlde hiç kimse anneliğe rağbeti artırmasını beklemiyordur. Son yıllarda ülkemizde de çocuk […]

Continue reading »

BEN YURDUMA ADANMIŞ, ÂŞIK BİR ÖĞRETMENİM!

ŞAİR : VAROĞLU (Mehmet Ali VAR) varoglu5@gmail.com Muallim Peygamber’i edinip ulvî rehber, Hizmet için adandım yurda gönüllü nefer. «Oku!» diye emretti Rabbim, ben de okurum, Bildiğimi gençliğe ilmek ilmek dokurum. İşim mukaddes ama zahmetli ve incedir, Meslekler arasında kıymeti en yücedir. Hizmet için vatanın her yerine koşarım, Kalplere dokundukça, gönüllerde yaşarım. Bir kolum en doğuda, batıda diğer kolum, İrfanla donatırım […]

Continue reading »

RÛHU YOK MU?

YAZAR : M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com İnsan için hayatta en yönlendirici olarak; ihtiyaçlar, sebepler, mazeretler ve bahaneler daima başrolde. Bir meselede ihtiyacı, sebebi, mazereti veya bahanesi olan için başka bir hakikat gerekmiyor âdeta. Fakat bu hususların kaynağı iki merkezli. Biri nefs, diğeri ruh. Zamânede ruh; ne yazık ki nefsin içinde hapsedilmiş olduğundan, ihtiyaçlar, sebepler, mazeretler ve bahaneler sadece nefsâniyet […]

Continue reading »

Hüznün Türkçesi!

ŞAİR : Servet YÜKSEL servety@t-online.de Mektep geri bırakmış, ‘okul’ çağdaş eğitmiş ! ‘Öğretmen’ muallakta, muallim çekip gitmiş. ‘Öneri’ tavsiye mi, teklif mi bilinmiyor. ‘Ne atarsak kâr’ sanma hâfıza silinmiyor… Bu ‘söylev’ karşısında nutkunuz tutuluyor. Kelime, deyim, mânâ ne varsa yutuluyor… Bir bilsen gönlümdeki hüznü, melâli, gamı … ‘Stres’ dedikçe kasvet, efkâr bastı ağamı… Ninem ‘yanıt’ı bilmez, dedem hazırcevaptı. Kelaynaklar Türkçemi […]

Continue reading »

EĞİTİCİ OLMAK
ÇOCUKLARI SEVMEK ve ONLARIN KALBİNİ KIRMAMAK

YAZAR : Ayla AĞABEGÜM aylaagabegum@hotmail.com   Efendimiz’in sevgi ve şefkat dolu bir yüreği vardı. Çocukları üzmemeyi, ağlatmamayı tavsiye etmişti. Sevgili torunları Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin -radıyallâhu anhümâ-’nın ağlatılmaması konusunda çevreyi uyarmışlardı. Onların ağladığını gördüğünde, çevresindeki büyükleri ikaz ederdi. Yalnız kendi çocukları ve torunları için üzülmezdi. Çevresindeki bütün çocuklardan da kendisini mes‘ul hissederdi. Bu davranışını görenlere de iyi bir rehber […]

Continue reading »

MODERN ÇAĞDA ÖĞRETMEN OLMAK!

YAZAR : Aynur TUTKUN aytutkun@gmail.com Görev yaptığı yeni okulunun yemekhanesindeydi. Bir süredir yemek yerken gözlem de yapma fırsatı oluyordu. Yapılan israfın, çöpe giden güzelim yemeklerin haddi hesabı yoktu. Üstüne üstlük tencerede kalan yemekler de daha önceki sû-i istimaller sebep gösterilerek görevlilerin evlerine götürmelerine izin verilmediği için çöpe atılıyordu! Bir gün yemeğini bitirmiş kalkmak üzereyken yanındaki bir öğrenci; “–Öğretmenim, siz yemeklerinizin […]

Continue reading »